Başladığınız saati buraya bırakın -*Bölüm şarkısı: Lorde - Team
İyi okumalar :)
İnsanlar çok tuhaf varlıklar. Bazıları onlardan üstünü yokmuş gibi davranıyorlar. Bazıları kendilerini yerin dibine sokuyorlar. Ama tanıdığım hiçbir insan bana acımadan ve kendini üstün görmeden bakmadı. Kim zenginse fakire öyle bakardı. Kim normal ise değişik olana öyle bakardı. Onlar birbirlerini kabullenmek yerine aralarında uçurum yarattılar. Kimi ten rengini üstün gördü diğerinden, kimi parasını, kimi düşüncesini , kimi ise kendisini...
Hastalığım yüzünden arkadaşlık kurmamıştım. Ailem ile düzgün bir ilişkim yoktu. Hatta hiç yoktu. Beni olduğum gibi kimse sevmedi, ben de değişmek istemedim. Şizofreni tanısı konduğunda 14 yaşındaydım. Ben hastaydım ama sebebi ben değildim. Küçük yaşımdan beri nefret ediyordum insanlardan ve onların çok sevdiği kibirden. Bu yüzden beynim kendisi başka biri yaratmıştı zihnimde. Onunla konuşuyordum tekce. Her şeyimi ona anlatıyordum. Doğrusu pek de şikayetçi değilim. Kim istemezdi onu her zaman anlayan ve küçük görmeyen birisini?
Beni küçük gören insanlar bilmiyordu aslında ne kadar şanslı olduğumu. Ben o bakışları üzerimde her hissettiğimde aslında onlara acıyorum. Çevreleri yüzünden üzerilerinde tonla baskı vardı. Olduğu kişi gibi davranamıyorlardı. Sahte düzenin sahte kurbanlarıydı. Çoğunun hedefi vardı ama kendisinin değildi. Daha çok şey sayabilirim.
Ben evde eğitim gören 19 yaşında bir gencim. Tehlikeli olduğum düşüncesiyle okula gidemiyorum. Çok şikayetçi değilim açıkçası. En azından Soojin Noona'nın izni varken dışarı çıkabiliyorum. Hem evde eğitim daha rahat oluyor.
Soojin Noona...
Belki de insanları birazcık sevmemin tek nedeni onun gibi insanlar. Ama maalesef ki çok azlar.
Beni annemlerin elinden alıp ağlaya ağlaya evine getirdiği günü dün gibi hatırlıyorum. Ben ağlamamıştım ama o ağlamıştı. Annem ve babam beni akıl hastanesine göndereceklerini söylediklerinde karşı çıkmıştı onlara. Ağlaya ağlaya savunmuştu beni ama çok da güçlüydü gözümde. Küçükken ne kadar korkusuz olduğunu düşünürdüm hep. Onun gibi birisi olmak isterdim. Şimdi ise onunla yaşıyorum. Benimle yaşıt ölen bir oğlu olduğunu söylemişti bana. Küçükken bana onu anlatır gözleri dolardı. Onun gözleri dolunca ben de üzülürdüm. Keşke burda olsaydı diye dua ederdim. Soojin Noona ne zaman oğlunu anlatsa minik arkadaşımın da gözleri dolardı. Size onu anlatmadım değil mi?
Minho kendimi bildim bileli vardı.. Ben ona isim falan vermemiştim. Kendisi bana demişti ismim Minho diye. Bana onun gerçek olmadığını söylediler. Onu hissediyor, görüyor ve duyuyordum. Ne söylerse söylesinler o bana hep gerçek geliyordu. En önemlisi benimle büyüyordu o da. Ne olduğunu bilmiyordum ama hissediyordum onu.
Beni her zaman anlardı. Sinirliysem, sevinçliysem veya üzgünsem her zaman ne yapması gerektiğini bilirdi. Ruh eşi tanımı ona tam uyuyordu. Bazen düşüncelerimi okuduğunu düşünüyordum.
Onunla çok konuşmazdık çünkü her hareketimizle birbirimizi anlayabiliyorduk. Minho benim için karmakarışık bir tanımdı ama onu seviyordum. Bana her zaman destek olmuştu sonuçta. Kendimi hatırladığım her anımda o da vardı. Soojin Noonam'dan bile yakındım onunla. Bir aileden de fazlasıydı benim için. Bu yüzden iyileşmek (!) istemiyordum.
Soojin Noona'ya onu anlattığımda bana destek çıkmıştı ama içten içe iyileşmemi istediğini biliyordum. Minho konusunu ne zaman açsam yüzü düşüyordu çünkü. Onu suçlayamazdım, beni oğlu gibi gördüğü için iyileşememi istiyordu. Normal bir yaşam süreyim istiyordu. Ama ne olursa olsun ilaçları almam için zorlamamıştı. Ona minnettardım. Hem ben söyleyesiye kadar kimse şizofreni olduğumu anlamıyordu zaten.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
engelgeister [minsung]
Fantasy[ tamamlandı] 'Küçük yaşta ölen çocukların neredeyse hepsi melek olurlar. Ama bir efsaneye göre Engelgeister denilen bir ırk vardır. Ölen çocukların çok azı dünyadaki ruh eşlerine yardım etmek için cennete uçmaz.' Bildiğinizi sandığınız hayatınız a...