Bölüm şarkısı : Elsa & Emilie - Ocean
İyi okumalar :)
Derin bir nefes alıp gözlerimi açtım. Yakıcı ışık gözüme batarken elimi yüzüme siper edip yattığım yerden doğruldum. Bakışlarımı etrafımda gezdirdim. Evimizin bahçesindeki çimenlikte oturuyordum. Ama garip olan şey evin şuanki halinden çok farklı olmasıydı.
Ayağa kalıp etrafı inceledim. Her şey normalden farklı görünüyordu. O sırada gözüme balkonda çiçeklerini sulayan Soojin Noona takıldı. Çok genç duruyordu. O sırada küçük bir çocuk eteklerini çekiştirdi. Soojin Noona gülümseyerek onu kucağına aldı. Çocuğa baktığımda simasının çok tanıdık geldiğini fark ettim. Beni göremiyorlardı. Balkonun kenarına geldiğimde çocuk beni işaret ederek ellerini çırptı.
B-bir dakika o Minho muydu?
" Orada bir şey yok bebeğim neyi işaret ediyorsun? "
Çocuk gülerek bana bakıyordu. Hiç bir şey anlayamıyordum. Minho Soojin Noona'nın ölen çocuğu muydu?
Çocuk ellerini bana doğru uzattı. Minik elleri bana dokunmaya çalışıyordu. Ellerimi minik ellerine dokunmak için uzattım. O sırada yerde bir yarık açıldı ve beni içine çekmeye başladı. Küçük çocuk birden ağlamaya başladı. Ellerini uzattı ve yakaladım. Onunla beraber siyah boşluğa doğru çekildik.
Nefes nefese uyandığımda yanımda Soojin Noona vardı. Gözümü açar açmaz gözyaşları içinde başıma öpücükler kondurdu.
" Jisung iyi misin bebeğim? Noldu? Anlat bana. "
Doğrulmaya çalıştığımda beni durdurdu. Kolunu uzattı ve kolundan destek alıp doğruldum. Boğazım yanıyordu.
" Su verir misin Noona? "
Mutfağa su almaya gittiğinde gözlerim Minho'yu aradı. Ama hiçbir yerde yoktu. Ara sıra kaybolduğu zamanlardan birisiydi sanırım. Veya soracağım sorulardan kaçıyordu. Bilmiyordum.
Soojin Noona suyu getirdiğinde kurumuş boğazımı serin suyla ıslattım. Buna ihtiyacım vardı.
" Beni çok korkuttun meleğim. Geldiğimde yatakta öylece yatıyordun, ilk başta uyuduğunu sanmıştım ama sabah yine uyanmadın. Tam doktora gidecektim ki uyandın. "
Başım feci şekilde ağrıyordu. Ama onun dışında bir şeyim yoktu. Anlık olan bir şeyi büyütmek istemiyordum.
" Bişeyim yok Noona sadece uyuyordum. Dün yolu biraz uzattım yorulmuşumdur ondan dolayı duymamışımdır. "
Endişeli gözleri solgun yüzümde gezindi.
" Emin misin meleğim? "
" Evet Noona bişeyim yok. "
Kararsız kaldı ama başını salladı. Saçımı okşayıp odadan çıktı.
Çıkar çıkmaz yataktan kalkıp üstümü giyindim. Minho hala gelmemişti. Saate baktım. Öğleni biraz geçiyordu. Üstüme paltomu giyip kütüphaneye adımlamaya başladım.
Minho gelmeden yapmam lazımdı. Eğer aklımdakiler doğruysa o kitap ve Minho'nun bir ilişkisi vardı. Kaç gündür aklımda dolanan dizeleri tekrarladım.
" Küçük yaşta ölen çocukların neredeyse hepsi melek olurlar. Ama bir efsaneye göre Engelgeister denilen bir ırk vardır. Ölen çocukların çok azı dünyadaki ruh eşlerine yardım etmek için cennete uçmaz. '
Sonunda kütüphaneye vardığımda Jongin amca yine masasında sakince kitabını okuyordu. Hemen yanına bir sandalye çektim ve ellerini masaya koydum.
" Jongin amca sana bir şey sormak istiyorum. "
Gözlüklerinin üstünden gülümser bir bakış attı ve başını salladı.
" Dün okuduğun kitap hakkında bilgi almak istiyorum. "
Yüzündeki ifadeden hiç bir şey okuyamıyordum.
" Engelgeisterlar mı? "
" Evet. "
" Yoksa onlardan birisine mi sahipsin? "
Şaşırmıştım. Evet tahminim o yöndeydi.
" Eğer anlatırsanız anlayabileceğim. "
" Bunu sana benim söylemem uygun olur mu bilmiyorum. Eğer cidden onlardan birine sahipsen üstüne kocaman bir yük binecek evlat. "
" Bilmek istiyorum. "
Karşımdaki yaşlı adam derin bir nefes aldı. Kararsız gibiydi ama sonunda konuşmaya başladı.
" Engelgeister küçük yaşta ölen çocukların dünyadaki ruh eşlerine yardım etmek için büründüğü form. Ruh melek arası bir vücutları olur ama sadece sahiplerine insan vücuduyla gözükürler."
" Yani diğer insanlara gözükmüyorlar mı? "
" Evet. Ama eşyalara dokunabilirler ve yerlerini değiştirebilirler. Onlara dokunduğun zaman çevrendeki insanlara bir ilizyon yaparlar. Mesela sen ona sarılıyorsundur ama onlar seni otururken görürler. "
" Nasıl yani? "
" Şöyle düşün. Mesela kalemi eline aldın. Ama insanlar kalemi elinde görmüyor masada dururken görüyor. İlizyon gibi bir şey. "
" Anladım. Başka nasıl özellikleri var? "
" Ruh eşlerinde kalıcı huzur bırakırlar. Onları günahlardan korumak için araftan cennet çiçekleri toplarlar ve gözleriyle ruh eşlerinin kalplerine yerleştirirler. O yüzden cennetteki çiçekler gibi kokarlar. Temas halinde fiziksel acıyı da hafifletebilirler bazen. "
Jongin amca anlattıkça aklıma anılar doluşuyordu. Başımı okşadığında ağrımın geçmesi, zamanın nasıl geçtiğini anlamadığım uzun bakışmalar, kokusu...
" Ruh eşi çocukken ölen her insan engelgeistera mı sahip oluyor? "
" Hayır... Tarihte bilinen yalnızca 8 tane var. "
Şaşırmıştım. Çok az bir sayıydı bu.
" Ama neden? "
Yaşlı adam duraksadı ve yüzü düştü.
" Çünkü-"
" Jisung ! "
Minho?
_____________________________________________________
Ehehe çok süper yerde bıraktım Allah beni kahretmesin slzşşzşxşzpzlz
ŞİMDİ OKUDUĞUN
engelgeister [minsung]
Fantasy[ tamamlandı] 'Küçük yaşta ölen çocukların neredeyse hepsi melek olurlar. Ama bir efsaneye göre Engelgeister denilen bir ırk vardır. Ölen çocukların çok azı dünyadaki ruh eşlerine yardım etmek için cennete uçmaz.' Bildiğinizi sandığınız hayatınız a...