Jim Moriarty × Sen
__________________________________
Birlikte ateşli dakikalar geçirdiğiniz duştan, iyice arınmış bir şekilde çıkıyorsun.
Beyaz yumuşacık bornozunu ıslak bedenine yerleştiriyorsun.Saç havlunu dolarken sevgilinin hala duşakabinden çıkmadığı aklına geliyor ve duşakabine bakarken söylüyorsun.
"Jim, orada mı kalmayı planlıyorsun?"Oradan duvara yaslanmış ve masumca sana bakan surata karşı dayanmaya çalışıyorsun. Kafanı hafif indirdin ve daha kibar bir mizaç oluştu.
Ama hala duşun içinde bekleyen sevgiline yaklaşıyorsun ve ellerinle tutup çıkarıyorsun. "Gel buraya."
Ne yaparsa yapsın, asla kıyamıyorsun. Jim'in ayakları banyodaki gri yumuşak halının üzerine basıyor.
Elini kibarca bırakıp onun bornozunu açıyorsun ve ona tutuyorsun.
Bu davranışın o kadar hoşuna gitmiş olmalı ki, dakikalar önce yaşadıklarınıza kıyasla çok yumuşaktı. Kollarını bornozdan geçiriyor ve dönüp havluyla bedeninin kalanını sarıyorsun.
Sevgilinin işini hallettikten sonra aynanın karşısına geçiyorsun ve dolabı açıp kozmetik ürünlerinle takılıyorsun.
Cilt bakımını yaparken hayatının anlamının, ne yaptığını görmek zor değil, gözünü aynanın sağ kısmına getirdiğinde arkadaki kumaş sandalyeye oturmuş hayran bir şekilde seni izliyor.
Bu adamın İngiltere'nin en azılı suçlusu olması ne kadar da enteresan.
Cildine sürdüğün serumlardan sonra yüzüne yedirirken aynadan bakıştığın sevgiline sesleniyorsun.
"Bebeğim, gel maskeyi seç."Jim bunu bekliyor olmalıydı ki kalkıyor ve hemen çekmeceye yöneliyor. Haftada iki kere maske rutini yapıyorsunuz.
Onunla yaşamaya başladığından beri kuralların onun da hoşuna gitmiyor değil.Çekmeceyi açıyor ve içi tamamen doldurulmuş ürünlerle karşılaşıyor. Yağı cildine yedirmeyi bitirdin, şimdi maskeler arasında parmaklarını gezdiren partnerine bakıyorsun.
Maskeleri yerinden çıkarıp bakmaya başlıyor.
"Bu hologramlı, hayır geçen sefer yaptık."Maske paketini yerine geri koyup sıradaki kutuya bakıyor.
"Kömür, yaptık." yine yerleştiriyor.
Bir paketi alıyor.
"Ballı?.. Tanrım balı sevmiyorum." yerine sertçe yeleştirip sıradakine geçiyor.Bu iş uzun süreceğe benziyordu, ama asla sıkılmıyorsun.
Kararsızlığı bile mükemmel...Paketi yine göz hizasına getiriyor. "Aloe vera, daha çılgın bir şey yok mu?" Yerine yerleştiriyor.
"Maskenin çılgını, hiç görmedim." O sırada gri bir yuvarlak kap alıp inceliyor.
Ekliyorsun. "Sözümü geri almalıyım."
"Oksijenli??" Kafanı sallıyor ve kutuyu alıyorsun.
"Aynen öyle." karşılık verdikten sonra silikon fırçayı alıp maskeyi sürmeye başlıyorsun. "Ne gibi bir sürprizi var?.."
"Kaşınabilirsin hayatım." Fırçayı sürmeye devam ediyorsun. Gri renkte parlak maske sevgilinin yüzünde şekilleniyor.
Çok geçmeden mimiklerini oynatıyor. "Gıdıklanıyorum (s/a)."
Gülüyorsun. "Dedim bebeğim, ama kıpırdama süremem yoksa."
Seni zar zor dinliyor ve fırçayı yüzünden çektiğinde aynaya bakıyor. Gülmeye başlıyor.
"(s/a) bu ne? Panda gibi olmuşum, Tanrım!"
Hazırlıksız yakalandığı için birkaç saniye daha gülmeye devam ediyor.
Maske sevgilinin yüzünde aşırı kabarmış. Aşırı tatlı gerçekten. Gülmesini bitirip kendine geldikten sonra fırçayı elinden alıyor.
"Hadi sıra bende. Panda olmaya hazır mısın?"Gülümseyip gözlerini kapatıyorsun ve hazır olduğunu anlayıp profesyonelce kullandığı fırçanın yüzüne soğuk masaj yapmasına izin veriyorsun.
___________________________Bu bölüm çok tatlıydı. Okurken yumuşacık hissettim.
"Okurken" diyorum çünkü bu harika bölümün sahibi, maidenlie
Teşekkür ederim kraliçem!♡Ve sevgililer gününüz kutlu olsun. Jim ile birlikte kutlamış oldunuz.
(*˘︶˘*).。*♡Bir sonraki karakterimiz, John Watson...♡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sherlock Bbc Hayal Et
Fanfiction"Sherlock Bbc" dizisinin çoğu karakteri ile ilgili kısa kısa ve birbirinden bağımsız hayal et kurguları. İçeriklerin bir çoğu bana ait değil, ingilizce kurgulardan çeviridir. (s/a)=senin adın (s/s)=senin soyadın vb. ✧ Sherlock Holmes, John Watson...