5)PARFÜM |GL.

1.4K 79 98
                                    

Sen × Greg Lestrade
_________________________________

Nişanlının gelişini sabırla beklerken parmaklarınızı tahta masaya vuruyorsun.

Saat 6: 38'i gösteriyor. Tabii ki neden söylediği saatten 8 dakika geç kaldığını merak ediyorsun...

Sonunda ön kapı anahtar sesi ile açılıyor ve sen doğruluyorsun ama sanki Greg'i hiç umursamıyormuşsun gibi görünmek için kitabını açıyorsun.

Yanağına bir öpücük konduruyor, kirli sakallı yanakları seninkine değiyor.

Hareketsiz kalıyor, bir kasını bile hareket ettirmiyorsun.

Fark etmiyor, artık hiçbir şey fark etmiyor zaten.

Soğukkanlılıkla
"Günün nasıldı?"
diye soruyorsun ama sesindeki çatlıyor.

Bunun üzerine endişeyle
"İyi misin tatlım? Boğaz ağrın mı var?" soruyor.

Sadece ona sor. Sadece ona sor. Sadece ona sor. Lanet sorunu sor. Sadece sorman gerekeni sor-

"(s/a), iyi misin?"

Yanına oturmak için gelip sıcak elleriyle buz gibi olmuş yanaklarını nazikçe okşuyor.

Kahverengi gözleri kalbini eritiyor. Sadece bir bakışı... Ve yeniden aşık oluyorsun, öfken bile geçiyor. Ama kendine tekrar tekrar onun tuzağına düşünemen gerektiğini hatırlatıyorsun.

"Dilini kedi mi kaptı?"
diyerek şaka yapıyor ve gülerek devam ediyor.
"Oh biliyorum, bu senin oyunlarından biri. Tahmin etmem gerekiyor değil mi?"

Yüzünü inceleyerek ona bakıyorsun.

Senden başka biriyle de ilişkisi olmasına şaşmamalı, koyu yüz hatları ve gümüş rengi saçları herkesi büyüleyebiliyor. Mizahı hoş ve her zaman ne söyleyeceğini biliyor.

Ancak o senin ne düşündüğünü bilmiyor, bu yüzden esprili halinde konuşmaya devam ediyor.

"Pekala, beni analiz ediyormuş gibi bana bakıyorsun. Sherlock?"

Bakmaya devam ediyorsun. Bunun bir oyun olduğunu nasıl düşünebilir?
İlişkinizin bir oyun olduğunu düşündüğü gibi mi?

"Tamam bana bir ipucu ver, lütfen, sadece bir tane!"

"BAŞKA BİRİYLE İLİŞKİN Mİ VAR!?"

Sözcükler sanki etrafında yankılanıyor ve söylememiş olmayı diliyorsun. O son sözden sonra artık ilişkinizin aynı olamayacağını biliyorsun.

Düğün yok. Mutlu aile yok.
Hiçbir şey yok.

Greg'in gözleri derin bir düşünceye kilitleniyor, muhtemelen bundan nasıl kurtulacağını merak ediyor.

Sonra saçma bir şekilde aniden parmaklarını şıklatıyor,
gözleri parlıyor.

"Anladım! 'Kalem ve Kağıt' filminden, bir replikti. Bir hafta önce izlediğimizi hatırlıyor musunuz?
Büyük bir hayranı değildin, neden bunu taklit etmeyi seçtiğini bilmiyorum."

Yanağına bir tokat attıyorsun.

Bir an şok olmuş gibi görünüyor,
ona sert bir şekilde acı bırakacak kadar sert bir tokat attın ama parmak izlerin anında kayboluyor.

"Başka biriyle ilişkin mi var?"

Zaman donuyor ve etrafınızdaki hiçbir şey hareket etmiyor.
Gözlerin onunkilerle kilitleniyor. Onun da kalbinin kırıldığını görebiliyorsun.

Nefes nefese "Ne?" diye fısıldıyor.

"Greg, eve her gece geç geliyorsun. Geç saatlere kadar çalışman gerektiğini, ne kadar tehlikeli bir işin olduğunu söyleyip duruyorsun? Düğünümüzü bile umursamıyorsun. Ne zaman düğünümüz hakkında konuşsam, konuyu değiştiriyorsun. Sonra salı günü senin evine geldim ve kadın parfümü kokuyordu.
Ve hayır, kıyafetlerini koklayarak dolabından koklamaya gitmedim elbette.
Eve geldiğimde buram buram kadın parfümü kokusu aldım ve sen bana sarıldığında da aynı kokuyu aldım. Tam boynunda.
Bir ilişki yaşıyorsan
saklamakta çok beceriksizsin."

Greg'i geçip ayağa kalkmaya çalışıyorsun ama o seni durduruyor. Gözlerini arıyor, ne arıyor?

"(s/a) (s/s)" diye nefes aldı.
Baktın, onun bakışları seni hasta ediyor. Gözlerini kaçırıyorsun.

Adını tekrar söylüyor, bu kez sesi çatlıyor.
"Bana bak lütfen." diyor.
Yukarı bakıp gözlerini deviriyorsun.

Ama sonra onun gözlerinde gözyaşlarını görüyorsun. Yüzünde gözyaşları var.
Kafasını sallıyor. Onun asla ağlamadığını biliyorsun. Bu güne kadar...

"Seni seviyorum. Seni aldatmıyorum. Seni seviyorum. Seni seviyorum... Lütfen (s/a), bunu bilmelisin.
Son zamanlarda pek iyi bir nişanlı olmadığım için üzgünüm.
Düğün hakkında pek bir şey bilmiyorum.
Ama deneyeceğim, söz veriyorum daha çok deneyeceğim.
Bana ne söylersen yapacağım. Ama lütfen, inan bana, hayatımdaki tek kişi, sadece sensin."

Soğuk bir şekilde "Parfüm ne olacak?" diye soruyorsun. Ses tonuna ürperiyor.

Sonra kıkırdayarak samimiyetle
"O benim annemindi."diyor.

Yanakların kızarıyor, sonra yüzünü omzuna bastırıyorsun. Greg de sana sarılıyor.

"Üzgünüm."

Seni "Üzülme," diye temin ediyor.

Yüzüne bakıyorsun, seni hafifçe öpmek için eğiliyor.

Bu adamın böyle bir yanlışı yapabileceğine inandığın için deli olduğunu düşünüyorsun.
___________________________________

Sanırım gerçekten ben olsam yine de güvenmezdim ama sizi gerçekten aldatmıyor.

Çeviri bir bölümdü.

Bir sonraki bölümde karakterlerimiz Philiph Anderson (senin arkadaşın) ve Sherlock Holmes (Sevgilin) olacak ve o benim kurgum olacak :))

Bölümü beğenmiş olduğunuzu umuyorum...

Sherlock Bbc Hayal EtHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin