Öncelikle merhaba sayın kişi, adınızı bilmiyorum ama bu mektubu okuyorsanız eğer, az sonra söyleneceğim haykırışların sahibini temsil ediyorsunuz; insanlığı.
Neyse, neyse. 'Bir deliden de bu beklenir ancak' diye düşünmeden başlayayım en iyisi...
Biliyor musun ademoğlu? Ben deliymişim de haberim yokmuş. İlginç, insanlar tiyatro oynayan oyuncular gibi saniyeler içinde yüzlerce farklı role bürünürken benim rol yapamam mı zorlarına gitmişti?
Sayın ilgili, ben şiir yazabiliyorum! Ve sana küçük bir sır daha vereyim; galiba yazdığım şiirlerde ki gerçekliği kabullenemedikleri için buradayım!
Ben kolay kolay herkese de şiir yazmam aslında, hoşuma gitti mi yazarım. Ama sana yazasım geldi bak. Dur yazacağım taktım kafaya!
Mor sümbüllü eski ev
Bir ev gördüm yâr rüyamda,
Boyası eski ama,
Dün gibi aklımda.
Sümbülleri sarkmış penceresinden.
Ah, şu duvarlar konuşaydı,
Ah, şu basamakların dili olaydı,
Neler anlatırdı sana bana, ey yâr!Boyası krem beyazı,
Çatlaklar var hâlâ.
Ama bir cenneti andırıyor,
Belki de cennetin ta kendisi.Acı ama gerçek, sevdiğim,
Elbet bir gün yollarımız ayrılacak,
Ve biz,
Penceresinden sümbüller sarkan o krem beyazı eski evin sokağından geçeceğiz,
Her şey bize anlamsız gelecek,
Hisler anlaşılamaz olacak,
Gözlerimizle aşkımızı anlatırken şu an,
O gün geldiğinde destan yazsak, konuşsak,
Neye yarar?O gün geldiğinde sevdiğim,
Her şey anlamsız gelecek,
Ve o gün,
Tükeneceğiz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mısraların Altında | DÜZENLEMEDE
Poetry'🕊 Bir delinin mektuplarında yazdığı şiirler, hiçbir zaman ulaşmamış sahibine. Belki de deli değildir o adam, sadece insanlık bunu anlayamayacak kadar kördür? Belki de tüm insanlık delidir, sadece deli dediklerimiz akıllıdır... | Kitap düzenlemede...