Sabah sabah kankam Damla' nın attığı mesaj sesiyle uyandım. Kesin dün ona anlattığım olay yüzünden beni sorguya çeken bir mesaj atmıştır. Açtım telefonu baktım mesaja;
- Kanka hemen kalk güzelce giyin ve okula gel o çocuğu bulmamız lazım.
Sanki ben okula gelmeyeceğim güzel giyinirim giyinmem ona mı kalmış hem kime güzel giyineceğim ki bu kız da bazen beni sinir ediyor. Kalktım dolabımı açtım ve formamı giydim üzerine hırkamı da giydim ve ayağıma da converselerimi giyip aşağıya indim. Yine masada beni bekliyorlardı. Arkamdan bağırmalarına rağmen hiç umursamadım ve kapıyı sertçe vurup çıktım. Otobüse koştum ve bindim. Yarım saat sonra okula gelmiştim. Kapıdan girdim ve karşımdan koşa koşa gelen bir Damla gördüm. Ne diyeceğini bildiğim için kaçmaya çalıştım. Ama maalesef yakalamıştı beni. Sınıfa girdik. Ama kolumdan nasıl tutuyordu. Sanki kaçacaktım. Sıraya oturduk. Başladı sorguya;
- Neden senin adını öğrenmeye çalışıyordu?
- Nerden bilebilirim? Hayatımda ilk defa gördüğüm bir insan o bana bu konuda soru sorma lütfennnnn.
- Elbetteki soracağım sen böyle giderse sap sap gezeceksin ortalıkta sana arkadaşlık yardımı yapıyorum sadece.
- İstemiyorum senin arkadaşlığını filan.
- Sana soran olmadı zaten ben sana yardım edeceğim.
Gerçekten bu kıza hiç bir zaman laf anlatamayacaktım. Bu yüzden pes ettim ve
- Tamam ne ediyorsan et dedim.
- Heh işte böyle. Bak şimdi ilk başta sen bana olan herşeyi anlatacaksın her zaman ne olursa.
- Tamam sanki bişey olacakta sadece bir tesadüftü öylesine yanına oturdum ve ismimi sordu bişey yok yani.
- Sen o kadar emin olma benim içimde tuhaf hisler var.
- İyi öyle olsun karışmayacağım.
Gerçekten bişeyler olacağı yoktu ama Damla' nın içinde bi his varsa kesin vardır öyle bi şeyler.
- Tamam Damla sana herşeyi anlatacağım ama şimdi gitmem gerekiyor.
- Tamam git hadi.
Artık böyle sorgulanmadan sıkılmıştım. Biraz dışarıya çıktım hava almaya. Damla'ya herşeyi anlatmak istemiyordum. Zaten anlatacak bir şey yoktu ki... Bazen gerçekten çok meraklı oluyor yaa.
Yürümeye devam ettim. O çocukla tanıştığım yere doğru götürdü ayaklarım beni. Gittim oraya onunla karşılaşmayı istemiyordum tabi ki. Ama ben her zaman ne kadar şanssız biri olduğumu söylerim. Evet orda ki bankta oturuyordu yine. Beni görmemesini umarak tam arkamı dönüp kaçacaktım ki şapkamdan tutan birinin buna engel olduğunu hissettim. Daha çok kaçmaya çalıştıkça daha da sıkı tutuyordu. Tabi çocuk maşallah kaslı maslı. Ne diyorum ben yaaa saçmalama Masal. Kendi iç sesimle savaş içindeyken birden bire arkamdan sarıldı. Ben bile ne olduğunu anlayamadım ama içimden hiç karışmak gelmedi. Neden bende bilmiyordum. Ama sarılması hoşuma mı ne gitmişti bilmiyorum ki. Ama hayır yaa hoşuma filan gitmedi sadece çok kaslı olduğu için karşı çıkıp kendimi yormak istemedim. Evet evet böyle. Ben kendi kendime konuşurken birden beni kendine doğru döndürdü ve aramızda çok kısa bir mesafe kalmasını sağladı. Ben kendimi geri çekmeye çalışırken daha da dibime girdi. Ve şu sözleri söyledi.
- Beni hala tanıyamadın mı?
Nerden tanıcaktım ki ilk defa bankta otururken görmüştüm. Zaten böyle yakışıklı bir çocuğu ben nerde görebilirim ki. Ne diyorum ben yine yaa yakışıklı filan noluyoruz Masal. Bu çocuğa bir cevap vermem gerekiyordu galiba artık. Çünkü daha fazla bu kadar yakın durmak istemiyordum.
- Nerden tanıyabilirim. İlk defa o gün bankta otururken görmüştüm. Başka bir yerde gördüğümü zannetmiyorum. Hemde artık rahat bırakabilir misin beni.
Dedim ama biraz sinirlenmiş gibiydi böyle konuşmakla hatamı etmiştim acaba. Olsun yaa bu kadar yakın durmasın o da. Benim sözlerime karşılık olarak.
- Rahat bırakmamı mı istiyorsun? Se nasıl bir kızsın başka kızlar bu durumda olmak için can atıyor biliyor musun?
Hıııhh can atıyolarmış. Allah'ım ya banane o kızlardan. Bu seferde beni sinirlendirmişti ve tam gözlerinin içine bakarak konuşmaya başladım.
- Bak ben senin bildiğin o tip kızlardan değilim böyle saçma bir durumda olmak için neden can atacakmışım? Sen nesin ki? Yeter artık o gün canım gerçekten çok ama çok sıkılıyordu ve gelip oraya oturdum orası da zaten benim yerimdir seni hiç umursamadım sadece yalnız kalmaya ihtiyacım vardı sayende onu da yapamamıştım zaten. Neyse bir daha karşıma çıkma. Tekrardan seni görmek istemiyorum.
Dedim ve kendimi var gücümle çekiyordum ki bir anda beni kollarının arasında sıkıştırdı ve kulağıma eğilip şunları fısıldadı.
- Bak ileride beni hatırladığında bu söylediklerine pişman olacaksın ve bir daha bana böyle saçma şeyler söylersen çok kötü olur sakın bana bir daha terslenme.
Dedi ve arkasını dönüp gitti. Beni orada öylece bırakıp gitti. Banane ya giderse gitsin çok meraklı değildim zaten ama hiç bir şey söylemeden öylece gitti. Bende arkasından beş dakika öylece baktıktan sonra sınıfa doğru ilerledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vişneli Meyve Suyu
Teen FictionHayatınızda görebileceğiniz en sıkıcı hayatın tek bir kişinin girmesiyle değişmesi...