Burada oturmaktan artık sıkılmıştım kulaklıklarımı cebime tıkıştırıp ayağa kalktım. Bugün burada olanları unutmak istiyordum. Demir GÜNAY isminin bana neden bir şeyler çağrıştırdığını düşünmem gerekiyordu. Bu çocuğun bana neden böyle davrandığını çözmem gerekiyordu. Ama bugünlük bu kadar düşünmek yeter hatta fazla bile bana... Normalde uyumayı,yemek yemeyi ve müzik dinlemeyi düşünen bir insan için fazla... Çantamı sırtıma taktım ve yürümeye başladım. Okulun önüne geldiğimde kimsenin kalmadığını gördüm. En son matematik dersinden ''müdür çağırıyor'' bahanesiyle çıkmıştım daha doğrusu çıkarılmıştım. Yürümeye devam ettim rüzgarın saçlarımı savurmasına ve yüzüme sert bir şekilde çarpmasına izin verdim. Ama biraz da üşümüştüm sabah ne kadar güzeldi hava ama şimdi iliklerime kadar işliyordu soğuk. Kollarımı vücuduma sararak hızlandım. Herkesin okuldan çıktığından emindim ama benim ayak seslerimden başka bir ayak sesi daha vardı arkamda... tam peşimde... çok yakınımda... Ve kendi kollarımın dışında beni saran bir çift kol daha... Bu kolların sahibini biliyorum. Bu koku... Asla unutamayacağım bu kokuyu tanıyorum hemde adım gibi eminim DEMİR... Sıcak vücudu biraz da olsa ısınmamı sağlamıştı ama en son bana bağırarak yanımdan uzaklaşmıştı. Yani biraz sinirliydim. Hiç arkamı dönmeden üşüyen ellerimle kollarına uzandım ve vücudumdan uzaklaştırdım.Önce kollarını sonra kendimi çektim ondan ama yüzüne bakmak istemiyordum. Arkamı dönüp yine o çimen yeşili gözlerinde ki çaresizliği,umudu ve üzüntüyü görmek istemiyordum. Bu yüzden kollarımı kendime daha çok sararak hızlıca ondan uzaklaşmaya çalıştım. Bu hareketime karşılık bir tepki vermedi. Yine öküzlüğünü konuşturup kolumdan sertçe çekmesini bekliyordum ama yapmadı. Şu anda yüz ifadesini tahmin etmekte zorlanmıyorum. Benim ona bir şey söylememi bekliyor ama bunu yapmak istemiyorum. Rüzgar, ben hızlandıkça daha sert bir şekilde yüzüme yüzüme vurduğu için biraz yavaşladım. Belkide bana yetişmesini mi bekliyordum. Hayır tabiki de öyle bir isteğim yok. Ama şu anda bir çocuğun annesini gözleri önünde öldürüp arkama bakmadan kaçıyormuş gibi hissediyorum. Ben bu kadar karmaşık duygular yaşayan bir insan değildim Demir mi beni değiştiriyor böyle.Şu anda peşimden gelmediğine göre orada öylece duruyordur ve onun yüzüne bakmamı bekliyordur. Tuhaf hissediyorum. Arkama dönüp bakmak istiyorum ama...
Aması filan yok ben bu kadar duygusuz bir insan değilim. Arkamı döndüm ve döndüğüm gibi çimen yeşili gözleriyle buluştu gözlerim. Her şey tahmin ettiğim gibi. Yüzü... Gözleri... Öylece durup beklemesi...
Birbirimize uzakta olsak şu anda gözlerindeki tüm tonu görebiliyorum. Ayaklarım benden habersizce bir adım attı. İkinci adım... Üçüncü adım... Derken Demir ile aramızda bir adımlık mesafe kaldı. Öylece durduk ve gözlerimizin içine baktık. Neden böyle davranıyor ben ne yaptım ki ona? En az iki dakika öylece durduk ve hava gerçekten soğuktu tenimin renk değiştirdiğine eminim şu anda. Sonunda dayanamayıp :
- Neden gitmedin?
Diye sordum.
Aslında bu soruyu neden ben sordum haberim bile yok ama neyse en azından bi konuya bağlayıp giderim buradan. Saçma bir istek biliyorum ben geri döndüm değil mi buraya.
Gerçekten sıkıldım ama bir cevap dahi vermiyor. Neler oldu buna böyle iki üç saatte? Hiç bir şeyi hatırlayamıyorum diye mi böyle yapıyor? Böyle içimde sorularımla boğuşurken söze başladı :
-Seni bir kere daha görebilirim diye düşündüm.
Dedi.
Neden beni görmek istiyorsun bir sebep söylesene bana be çocuk demeyi isterdim ama şu anda bu kadar sert çıkışmak istemiyordum. Boğazımı temizledim ve en yumuşak sesimle :
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vişneli Meyve Suyu
Teen FictionHayatınızda görebileceğiniz en sıkıcı hayatın tek bir kişinin girmesiyle değişmesi...