çöplük•grindeldore

96

Ariana Dumbledore: Daha çocukken 3 muggle'ın saldırısına uğrayıp ömrü boyunca insanlardan uzak bir evde hasta bir şekilde kapalı kaldı. Abisinin eve getirdiği yabancı bir erkek yüzünden 14 yaşında öldü.

Kendra Dumbledore: Kocası sırf onlar için Azkaban'a gitti, onlardan uzak öldü ve o kızına sahip çıkmaya çalışırken öldürüldü. Üstelik katili kendi kızıydı.

Percival Dumbledore: Daha genç sayılabilecek bir yaştayken sırf kızının intikamını almak ve ailesine zarar gelmesini önlemek için bile bile azkabana gitti. Orada yalnız öldü. Üstelik ailesi onun öldüğünü uzun bir zaman öğrenmedi bile.

Aberforth Dumbledore: Hayatını sadece evine ve kız kardeşine adadı. Ariana için okula gitmekten bile vazgeçti. Hiç arkadaşı yoktu. Değer verdiği tek şey keçileri ve Ariana'ydı. Ancak abisi göze soka soka eve yabancı birini soktu, Aberforth'tan en değer verdiği şeyi, Ariana'yı aldı. Abisi "evrenin en güçlü ve en ünlü büyücüsü" olarak anılıp şatafatlı bir şatoda yaşarken o küçük bir barda garson olarak çalıştı. Büyücülük dünyasında abisinin ismini bilmeyen bir kişi bile yokken o sadece bir garsondu.

Albus Dumbledore: Müthiş bir zekaya, olağanüstü yeteneklere sahipken ondan evde oturup temizlik yapılması ve kardeşinin kaba sözlerini dinlemesi istendi. Hayatı boyunca çok yalnızdı, tek bir arkadaşı oldu. O da annesi ölünce onu bırakıp dünya seyahatine çıktı. Hayatı boyunca tek bir kişiyle yakınlaştı, o da sonradan Voldemort'tan sonra tarihin en büyük kara büyücüsü oldu. Hayatı boyunca hep kullanılmanın utancını yaşadı ve kız kardeşinin katilinin kendisi olduğunu düşündü. Her ne kadar aşağı yukarı herkes tarafından tanınsa ve saygı görse de kimseye bir dost olmadı. Herkes tarafından sadece "plan yapan zeki ve çatlak adam" olarak görüldü. Kardeşi tarafından aileden reddedildi, hiç evlenmedi ve en sonunda büyücülük dünyası için öldü. Erkek kardeşi ölümünün ardından ondan "domuz" diye bahsetti.

Şimdi o oldukça zor oyunumuzu oynuyoruz. "HanGi DuMblEDoRe daHa tRaJik"

Edit: Ben mi kaçırdım bilmiyorum ama Aberforth'un Albus'un ölümünden sonra ondan domuz olarak bahsetmesine hiç rastlamadım. Tumblr'dan alıp çevirdiğim için biraz kafam karıştı. Belki de Türkçe baskısında yoktur ya da farklı çevrilmiştir. Bilemiyorum.