Günler geçiyordu.. Artık kemoterapiye başlanmıştı. Kardeşim de rahatlamaya başlamıştı. Ama bu duruma aldanmamak lazımdı tabi. Doktorun da dediği gibi kışın güneşli havaya aldanılmaz!
Furkan çok yorulmuştu. Çok yıpranmıştı. Kemoterapi gören insanlar çok iyi bilirler ki;bir gününüz bir gününüzü tutmaz. Ya iyisinizdir ya kötü. İğnelerle ilaçlarla yaşarsınız hep.
Yine bir gün Furkan ağrılar içinde. Ağrı kesiciyi aldıktan sonra canım, ne kadar yorulduysa bir an önce daldı uykuya.
Annem çoğu zaman sık sık dışarıya çıkar hava alır. Diğer odalardaki hasta yakınlarıyla konuşur. Bense yalnız kitap okumakla geçiriyordum zamanı. O gece elimde kitap uyuya kalmışım. Annemde kitabı elimden almış üzerimi örtmüş kendiside uykuya dalmıştı.
Furkan'ın da uyanması ve rutin tedavisinin de görülmesiyle artık bizde kahvaltımızı yapabilirdik. Kardeşim iyi ve kötünün arasından iyi seçmişti. Durumu iyidi. Ses tonuda gayet güzel geliyordu. Fakat her zamankinden biraz farklıydı. Bizi kahvaltıya göndermeden ikimizede birden seslendi.
"Anne,abla"
"Efendim yavrum, Furkanım söyle canım benim"
"Ben namaz kılmak istiyorum anne!"
Bu da nereden çıkmıştı şimdi? Biz ailecek namaz nedir bilmezdik. Güya müslümandık. Evet kimlik kartımızda da 'Müslüman' ibaresi vardı ama biz namaz kılmadık ki hiç..
Annem,
"Oğlum Buda nereden çıktı şimdi?"
"Bilmiyorum anne. Beni 14 yaşıma kadar hiç böyle bir duygu sarmamıştı. Çok garip bir his,garip bir duygu. Kendimi alamıyorum bu durumdan. Ruhumu,kalbimi,aklımı esir aldı sanki. Bir an önce başlamak için can atıyorum! Ama bilmiyorum ki kılmasını.. Anne bana namaz öğretin. Binmiyorsanız öğrenin,öğretin. Kitaplar getirin öğrenmek üzere. Ben namaz kılmak istiyorum. Benim bu isteğimi asla geri çevirmeyin ne olur!"
İnanılır gibi değil. Neden daha önce hiç bahsetmemişti bu konuda bize? Yahut ne olduda bu kararı verdi? Acaba korkunç bir rüya mı gördü de ani bir kararla namaz kılmak istedi? Bu soruları ona da sordum ama "Bilmiyorum abla" demesinden başka bir cevap alamadım.
Bunda da bir hayır vardır diyerek ertesi gün 'Namaz hocası' adında bir kitap aldım. Furkan'ın kendini iyi hissettiği anlarda onu yormadan namaz kılmayı öğretebilecektim artık. Çok azimliydi. İlaçlarını içmekten,hayata tutunmaktan daha azimliydi namaza olan azmi. Önce abdest almaktan sonra surelerden başladık tabi. Sureleri ezberlemesi pek bi zaman almadı. Daha sonra uygulamalı olarak namaz kılmayı gösteriyordum. Tabi onunla beraber bende öğrenmiştim artık. Çok gariptir ona namazı öğretirken benimde içim huzur doluyordu. Annem ise bizi izler sürekli o da duygulanır gizli gizli ağlayıp duruyordu. Kardeşim hasta olduğu ve ayakta duramadığı için uygulamalı olarak yapamıyordu ama yine de azimliydi. Bu durumu yakınlardaki bir camide görev yapan imama danıştım o da "Yeter ki istesin oturarak da namaz kılabilir. Bizim dinimiz kolaylık dinidir. Yeter ki isteyelim islam da çare asla tükenmez" diyerek beni ve aynı zamanda kardeşimi de mutlu etmişti.
Furkan uyuyor.. Bir haftadır namaz öğretiyorum. Çok yoruldu canımın içi. Asla pes etmedi ama hastalık bitap düşürüyordu işte. Furkan o gece çok uyumuştu. O çok uyudu ama biz hiç uyumadık. Gece saat 02.45 de uyanır uyanmaz bise seslendi.
"Anne, Abla artık toparlanıp oturarak namaz kılabilecek duruma geldim. Beni sabah namazına kaldırır mısınız? Lütfen.."
Annem son zamanlarda çok duygulanıyor konuşur konuşmaz ağlıyordu. O yüzden Furkan ne dese ben atılıyordum söze.
"Canım,tabiki kaldırırız. Hadi sen şimdi yat uyu. Biz buradayız. Ezanı takip edeceğim. Mutlaka kaldırırız seni. Olur mu?"
"Tamam ablam. Allah senden razı olsun. Sizleri çok seviyorum biliyorsunuz değil mi?"
"Biliyoruz tabi ki canım. Rabbim senden de razı olsun. Hadi uyu şimdi."
"Tamam abla."
...
Nasıl kaldıracaktık onu? Nasıl kıyabilirdik onun tatlı uykusuna? Zaten uyku problemleri vardı. Uyuyamıyordu bir türlü. Fakat söz vermiştik. Furkan bu işin üzerine çok düşmüştü. Eminim sabah uyanınca kızacaktı bize. Kırılacaktı onun narin kalbi. Bunları da düşünerekten kararımı verdim kaldıracaktım onu namaza.