Aslında her okur, okuduğu esnada kendi kendinin okurudur. Yazarın eseri, okura sunduğu bir görme aygıtına benzer; Okur'un o kitap olmasa kendinde belki fark edemeyeceği şeyleri görmesini sağlar.
Yakalanan Zaman, 215 Marcel ProustAslında her insan bir kitaptır. Özelde her yazar ve şair ayrı birer kitaptır. Elbette her kitabın kalitesi bir olmadığı gibi her yazarın kalitesi de bir değildir.
Burada biraz da tercihleri okurun kalitesi ve meyilleri belirler. Okuma, insan kendini okuduğu zaman gerçek okuma olur. Ve bana beni okutan kitaplar gerçek kitaptır.
Yazarın yazdığı kitap, bizim göremediklerimizi görmemiz için bir gözlük ve farkında olamadıklarımıza bir cihaz olur da biz bu gözlük ve cihazla yıllardır yanımızda taşıyıp da varlığını bilemediğimiz nice duyguyu böylece idrak ederiz.
Mesela Kutsal kitabımız Kur'an, bize hem ahiret hem de duygularımızın haritasını çizer. Bu uzağı yakınlaştıran gözlükle şimdiden cenneti rasat eder, hangi duyguların bizi etki altına aldığını da böylece bilebiliriz.
"Yakalanan Zaman" serisini okuduğumda şunu gördüm:
İnsan ve zaman ilişkisini anlamada bu kitap ve yazarı adeta bu kavramı büyüten bir mercek oldu. Akarken duyulmayan bu soyut devasa nehrin ruhtaki şırıltılarını duymak için bir kulaklık oldu bu kitap.Hiç yazar ayrımı yapmadan, (kaliteli olmak şartıyla) hangi ideolojiye sahip olursa olsun ben kitaplara böyle bakıyorum.
Aziz Nesin, Zülfü Livaneli, Necip Fazıl, Peyami Safa, Samiha Ayverdi, Proust, Tolstoy, Dostoyevski, Fernando Pessoa ve daha birçok yazarın yazdığı kitaplar, edebiyat laboratuvarında bize yepyeni şeyler gösterirler.
Biz bu aygıtları ve gözlükleri kullanarak aslında kendimizi okuruz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kendimce
Non-FictionAçıklama kısmına ne yazsam bilemedim. Ancak tek diyeceğim "Okumak Aydınlanmaktır"