Yüzüme vuran ışık göz kapaklarımdaki kılcalları küçük birer solucana çeviriyor. Vücudum uyuşuk ama sıcacık şimdi. Sus çizgim, göz altlarım ve şakaklarım terli. Hissedilesi bir an, hafif boğucu ama sıcacık. Hatta belki de biraz hüzün bile var derim ben. Hangi anda olmuyor ki biraz hüzün?
Yanımda bana sokulup uyuyan, tek kişilik yatağın neredeyse tamamını kaplayan Hyunjin. Ayağının teki yataktan sarkmış, annesinin ona yaptığı yer yatağına değiyor. O gece uyuduğumuz köhne yerden ve uyuduğum hatta uyandığım tüm anlardan farklı bir an gibi bu an.
Hyunjin'in ilginç bir sevgi açlığı var bana kalırsa. Onu gördüğüm ilk andan beri düşündüğüm en net şey bu. Sarhoş dokunuşlarında, arsız gülüşlerinde ve körpe heyecanında aç bir sevgisiz yatıyor sanki.
Belki ben de donuk ve renksiz kısa hayatıma girmesine bu yüzden izin verdim. Hyunjin de benim gibi varlığı somutlaşmamış her şeye bağımlı gibi. Sevgi ya da nefret; önemli değil. Ben Hyunjin'de kendimde göremediğim şeyleri görme cesareti bulduğum için şu an onun yatağındayım sanırım.
Gözlerimi açıp da Hyunjin'in yatağında olduğumu bütün bu ruhsal hengamenin arasında fark ettim ben de. Güneş yenice aydınlatıyordu odayı. Saat erken olsa gerek diye düşündüm.
Yavaşça kımıldamasıyla dikkatim yanımda uzanan çocuğa yöneldi.
Şiş gözlerini açmaya çabalarken birbirine girmiş sarı tutamları da yüzünden uzaklaştırmak için üzerime attığı uyuşuk kolunu devreye soktu.
Oldukça salak görünüyordu. Hakaret olarak değil ama cidden salaktı sanki Hyunjin. Salak olmak da kötü bir şey değil bana kalırsa. Keşke çoğu şeyi özümsemesem ben de.
Kendine gelmesiyle gözleri ilk gözlerimi buldu. Sonra küçük çizgiler gözlerini süsledi ve Hyunjin; bana gülümsedi.
"Günaydın."
"Günaydın."
Sessizce uzanmaya devam ederken Hyunjin varlığının üçte birini üzerimden çekmeyi akıl etti sonunda.
O doğrularken ben de uzandığım yerden kalkıp hafifçe kollarımı açtım. Uyuşmuş bedenim kendine gelirken Hyunjin çekincesizce beni izlemeye devam ediyordu.
"Ne oldu?" dedim bakışlarımı ona dikip.
"Hiç." dedi sadece.
Hiç.
Ama bakmaya devam etti.
"Sadece-" dedi sonrasında kendini tutamayıp.
"Sadece?"
"Sadece, neden bu kadar kapalı olduğunu düşünüyordum."
"Kapalı mı?" dedim kaşlarımı anlamazca çatarken.
"Yani, dün o kadar yakındık." dedi gözlerini kaçırıp.
"Uyuduk falan."
"Evet." dedim omuzlarımı silkip.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rasputin 7inch. hyunsung
Short Storyhayat trajik bir homoseksüeldir bence bütün homoseksüeller adonistir biraz çünki bütün sarhoşluklar biraz freüdün alkolsüz sayıklamalarıdır [hyunsung]