Rasputin 7inch. hyunsung

Romantik Şizofren.

tw: cinsellik.

(Yıldızdan sonrası tamamen benzer içerikle devam ediyor. Ayrıntılı değil hatta bence oldukça yüzeysel ama tw tw'dir. Fjdkdkdks karakterlerin yaşları ve deneyimsizliklerini ön planda tutarak okumayı deneyin. not: hyunsung değil.)

"Of var ya sızım sızım sızlıyor bacaklarım." dedi Changbin yanımda sızlanarak yürürken.

"Anladım." dedim sızlayan bacaklarımı görmezden gelip.

"Jisung sen neden bu kadar rahatsın?" dedi Changbin aniden yolun ortasında durup.

Yüzüme bakıp bir cevap bekliyordu.

"Sanki başımıza gelmeyen şey." dedim nefes verip. Canımı yediğim dayaktan daha çok yakan şeyler olduğunu söyleyemedim o an.

Biz postaneye giden yolda dikilirken yanımızdan geçen çocukla göz göze geldik.

Uzun sarı saçları terden yüzüne yapışmış çocuk merak içinde yüzüme bakarken ister istemez yavaşladı.

"Selam." dedi Changbin'e bakıp.

"Selam Hyunjin, babanın yanına mı?" dedi Changbin ellerini cebine atıp.

"Aynen."

"Sana da selam?" dedi bu sefer bana bakarak.

"Jisung."

"Jisung."

Beni tekrar edip adımı söylerken istemsizce titremiştim.

Çocuk bizi geçip postaneye doğru yürürken içimde yankılanan sorulara karşı koyamayıp Changbin'e döndüm.

"Kim bu?" dedim çocuğun arkasından yavaşça yürürken.

Adımları beni hipnotize etmişti ya da uzun sarı saçları emin değildim.

"Postane müdürünün oğlu hani şey diyorlar ya-" dedi lafını yarıda kesip düşünürken.

"Hah!"

"Prens."

"Prens mi?" dedim çocuğun yüzünü tekrar düşünüp. Sarı dağınık saçları küçük yüzüyle sanırım başka bir unvan saçma olurdu.

"Aynen prens." dedi Changbin gülüp.

"Ama daha çok ibne prens."

Yüzümü buruşturup Changbin'e bakarken o da ne var dercesine omuzlarını kaldırdı.

"Ya aşağılamak için demedim." dedi anlayışlı bir ifadeyle.

"Jeongin var alt dönemlerden, bir ara onunla takılıyorlardı da adı öyle kaldı gitti. Ama iyi çocuktur."

"İyidir kesin." dedim gülüp.

Changbin'e kalsa herkes iyiydi.

Sesimi kesip yolu arşınlamaya devam ederen postanenin sokağa dönük camında gözlerimiz tekrar çarpıştı.