Bölüm 5

1.3K 125 257
                                    

Bu bölümde sizin dilinizden v(◦'ωˉ◦)~♡

****************************************

Göz kapaklarımın arasına girmeye çalışan güneş ışınları, resmen gözlerime baskı uyguluyor ve gözlerimi açmak istiyordu. Ama ben üzerimdeki yorganı daha fazla yüzüme çektim ve güneş ışınlarını kovmak istermişçesine gözlerimi daha sıkı yumdum. Ama güneş ışınları resmen pes etmiyordu.

Üzerimdeki yorgana rağmen, her nasıl başardılarsa hala göz kapaklarıma süzülmeyi başarabilen güneş ışınlarını ittirmek amacıyla debelenip etrafa bir iki tekme attım. Bunun çok aptalca bir hareket olduğunu anlamam biraz süremi aldı...

-Kalk seni gerizekalı velet!

Birisinin sırtımı tekmelemesiyle homurdandım ve hışımla üstümdeki yorganı atıp doğruldum. Beni tekmeleyen g*t lalesini görmek için gözlerimi açtığımda, güneş ışınlarıda beni kör etme muradlarına ulaştılar.

-İki dakika uyutmadınız, dedim gözlerimi ovuşturarak.

-Yaaa öyle mi! Kalk hadi lan yorma ben-

Ama başucumdaki adam daha cümlesini tamamlayamadan, birden dilini ısırıp yanımda yere yığıldı.

-......heh?

Ben gözlerimi kırpıştırarak ona bakarken, arkasında kısa turuncu saçlı bir kız homurdandı ve elindeki katlanmış yorganı yere bırakıp hala dili dışarıya sarkan ve yerde yatan adamın ensesinden tutup, homurdanarak onu odanın dışına sürükledi.

-Lanet olası Oluo, buldun kendine acemi bi kız. Hemen patronluk tasla demi, gerizekalı.

Onların arkasından bakarken, birden arkamda Armin belirdi.

-Günaydın (S/A)-san, dedi gülümseyerek, eğer uyandıysan yorganı versene katlayıp yerine koyayım.

Ayağa kalkıp başımı iki yana salladım.

-Ben katlarım, nereye koymam gerekiyo?

Hafiften kızarıp, odanın kenarındaki, herkesin kendi yorganlarını katlayıp üstüste koyduğu köşeyi gösterdi.

-O zaman ben mutfağa gidiyorum. Lavabo şu kapıdan çıkınca karşına çıkan koridorun sonunda. İşin bitince sende gel, kahvaltı yapıcaz.

Kısık bir sesle "tamam" diye mırıldandım. Dışarıdaki güneş kuvvetine bakarsak, saat en az bi 8 felandı.

Yorganla yastığı yerlerine yerleştirirken, odadaki çoğu kişinin hala uyanmadığını gördüm. Bir çok kişi, aynı benim az önce güneş ışınlarına karşı debelendiğim gibi oraya buraya dönüp duruyor, yorganları başlarına çekiyorlardı. Güneş ışınları her sabah millete açtığı savaşı her zamanki gibi kazanmak üzereydi anlaşılan.

Esneye esneye lavaboya gittim. Eski ve biraz paslı felan olmasına rağmen, acaip derecede temizdi. Öyleki çıkmadan önce her şeyi tekrardan silme dürtümü bastıramadım.

Lavabodan çıktıktan sonra, Armin'nin bana mutfağın nerde olduğunu söylemediği aklıma geldi. Homurdana homurdana etrafıma bakındım.

Yolu gösterebilecek tonla kişi vardı elbet ama, soğuk doğam gereği genellikle işim olmayan insanlarla konuşmazdım.

{ Yazar Notu: kişiliğiniz şöyle ki, genellikle insanlarla konuşmaz, ama bir bağlandı mı iyice bağlanır. Soğuk değildir. Yanlızca neredeyse hiç bir hissettiğini yüzüne yansıtma yanlısı değil. Hani eğlenir şaşırır felan ama bunu çok belli etmez. Ayrıca insanlara karşı tavırları da hani Levi ya da Jean gibi değil. Daha çok... of anlatamadım iki saattir amk. Haikyuu izleyeniniz varsa Kenma gibi diye açıklayayım.

Okyanusun Dibi/ Armin x ReaderHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin