Part 2:

145 20 1
                                    

   İçim içime sığmıyordu. Aria ile barışmıştık ya artık beni hiç birşey üzemezdi. Tabiki ufak bi ses yükselmesinden sonra tatlıya bağladık sonuçta ikimizde haksızdık. Uzun bi konusmanin sonunda kahkahalarla kapattık telefonu. Gülümsüyordum. Uzun bi aradan sonra iyiydi bu. Birşeyler hissettiğimizin göstergesiydi gülümsemek , ölümü bize unutturan, anı yaşamamız hatırlatan ufacık bir mimikti sadece.

   Aklımdan bunları geçirirken camdan dışarıya, dalmış gitmiştim. Ta ki 17-18 yaşlarında siyah saçları rüzgarda dalgalanan, siyah renk gözleriyle ürkek bakışlar atarak gülümseyen çocukla karşılaşana kadar. Bana gülümsüyor gibiydi. Önce biraz utandım gözlerimi kaçırdım kızardığımı hissediyordum ama kolay kolay kızaran bir insan olmadığım için sıkıntı yapmama da gerek yoktu. Tekrar çocuğa baktım, bana bakmaya devam ettiğini görünce bende ona bakmaya devam ettim. Ben pes etmem özellikle keskin bakışlarım olduğu için korkmuyorum. Çoğu arkadaşım tanışmadan önce benden korktuklarını söylerler. Nedenini sorduğumda ürkütücü bakışlar attığımı söylemiştiler. Sınavda kopya çekiyosun diye bakan öğretmene aynı şekil ben baktığimda hoca pes edip kafasını çevirmişti.
    İyice bakmaya devam ederken çocuk gözlerini kaçırmıştı. Şaşırmıştım. Halbuki pes etmesini beklemiyordum. Biraz daha dikkatli bakınca kızardığını farkettim. Yine şaşırtmıştı. Böyle iyi giyimli kötü çocuk havalarında takılan insanlar genelde yüzsüz olurlar. Demek ki bu farklı yada rol yapıyor. Alışkındım zaten insanların sanki doğaçlama tiyatro çeviriyormuşcasına anında yalan söylemesine , yapmacık hareketlere... Alışmıştım.
    Ve otobüs hareket etmeye başladı. Bir yakışıklı çocuğu bir daha görmemek üzere arkamda bırakıyordum.

    Derken otobüs ani bir frenle durdu. Herkes sarsılmış, ne olduğunu anlamaya çalışıyordu ki otobüsün kapısı açıldı ve içeri "o çocuk" girmişti. Gerçekten o muydu ? Evet o'ydu.

Fark eder farketmez kafamı çevirdim. Göz ucuyla bakınca geldiğini farkettim ve yine gözlerinin içine bakıyordum. Gözler insanın karakterinin aynasıdır derler ama bu çocuk ya ustaydı ya da gerçekten utangaç bir kişiliğe sahipti. Simsiyah gözleri içimdeki toplam siyah sevgisinden bile koyuydu.

   Yavaş ve temkinli adımlarla bana doğru geliyordu. Yanım boştu. Önümde boştu. Ve beni bu sefer şaşırtmadan yanıma oturdu. Ellerini saçlarının arasından geçirdi , boğazı temizlemek için ya da dikkat çekmek için yapılan bir refleks olan "Ihım" şeklinde ses çıkardı ;

    VE

  "Selam ben Rüzgar." dedi çocuk.

*******

İSİMSİZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin