Hava sıcaklığı -10 derece.
Ellerim kurumuş ve çatlamış. Akan burnumun ucu fazladan alınan şaraptan ve soğuğun verdiği etkiyle kıpkırmızı bir hâl almıştı.
Hızlı adımlarla eve kısa zamanda varmayı planlıyordum.Bir elim cebimde bir elimde son 3-4 nefeslik sigaram ile son yokuşu çıkıyorum.
Başım belki şarabın etkisiyle dönüyor.Ama bu gece, sayın okuyucu, seni bilmem ama, benim dünyam o kadar hızlı dönmüyor.Sırf normal insanların dünyasının hızına yetişebilsin diye bu kadar alkolü tüketiyorum belkide.Bir yetmişlik vücuduma gösterdiği saygı ile geceme anlam katıyordu.
Yaşım kırk olmuş, bir kırklık devirmiştim. Yıllar ise saygısızca yıpratıyordu bedenimi.
Eve doğru emin adımlarla giderken bir yandan düşüncelere dalmıştım.Hayatta ne kadar kaybettiğimi düşünüyordum. İlk kaybedişimi doğduğum an yaşadım; yokluğuma dair ne varsa kaybettim; varlığım, tüm yokluğumu almış götürmüştü.Bu zamana kadar bir hiç gibi yaşayan ben, belkide sessiz sedasız kimsenin haberi olmadan yine bir hiç gibi öleceğim.
Kim senaryosunu bilmediği bir filmde oynamak ister ki? Ben istemem; ama aldığım her nefes aksini kanıtlamakta ısrarcıydı.
Ve açık konuşmak gerekirse sayın okuyucu; bu film çok kez boka batıyor.Tam birşeyler kazandım derken iyice kaybeder oluyorum.Kadere inandığımı söyleyemem. İşin doğrusu neye inandığımı bile bilmiyorum.Sadece tek emin olduğum bu bok çukurunun içinden kolay kolay kurtulamayacağım.
Adrenalin bağımlıları için yarın neden yeterli değildir ki?Neler olacağını bilememek kadar riskli ve korkutucu bir şey daha olabilir mi?Bence olamaz.Bilinmezlik kadar sikindirik birşey yok bu yaşamda.Gerçi bu yaşamda şartlar hep aleyhine olduktan sonra diğer yaşamda gitse ne olacak.Zaten başka bu hayata veda ettikten sonra başka bir yaşam olacağına da inanamıyorum.
Sigaramdan son bir nefes daha alıp atarken yola doğru, bir yavru köpeğin o soğukta titrediğine şahit oluyorum.Her ne kadar da inançsız ve hayata karşı umutsuz bir vaka olsamda o yavru köpeği bu soğukta dışarıda bırakmak insanlık sayılmaz benim için. Köpeğin yanına gidip paltomu üzerine örttüğümde,köpek hem korkmuş hemde tutunacak bir dala muhtaç olduğu için ürkek bir tavırla kendini bana bırakıyordu.Belki uzun zaman sonra üşümeden uyuyabileceğini ve karnının doyacağını hissetmişti kim bilebilir ki.
Elimi cebime attığımda sadece bir şarap almaya yetecek kadar param kaldığını gördüğümde bir köpeğe bir de benim halime baktım. ''Ulan'' dedim kendi kendime bugünlük alkol sınırımı yeterince doldurdum ve herşey bu kadar kötüyken bari bu yavruya kötülüğüm olmasın diye kendime kızarak köşedeki bakkalın yolunu tutmaya başladım kucağımdaki köpekle.
Bakkala girer girmez, yavru köpek hissetmiş olacak ki biranda gözünde parlaklık belli oluyordu.Bir paket sigara 3 paket süt 2 ekmek ve yettiği kadarla da salam alarak evin yoluna tekrar koyuldum.
Hiç sevemedim şu soğuk havaları sayın okuyucu.Durumum kötü olmasada iyi de değil fakat sıcak bir yuvam var en azından.Soğuğu neden sevmiyorum biliyor musun? Soğukta dışarda yaşamaya çalışan hayvanlar ve insanların durumu görmek içimi parçaladığı için.Tanrı neden soğuğu yaratma gibi bir saçmalık yapmış olabilirki.Kafamdan bu ve bunun gibi soruları atamıyorum biliyor musun okuyucu.Ve her akşam kafamı yastığa koyduğumda gereksiz bir hüzünle uykuya dalıyorum.Ve şunu bilmelisin ki pek sayın okuyucu; moralin bir kere bozuldumu, radyoda çalan müzikler daima hüzünlüdür.......
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kendim ile Muhabbet
ChickLitTamamen hayal ürünü bir kurgu, karışık konu bağlantısı pek olmayan halüsinatif yaşam derlemesidir.