--Amanda’nın bakış açısı—Super Junior’un, diğer bir değişle yeni ev arkadaşlarımın, kalanıyla tanışmak için Siwon’un arkasından yavaşça oturma odasına doğru ilerledim. Çoğu koltuklarda oturuyorken, bazıları da köşedeki sandalyelerdeydi. Bana tuhaf ve merakla bakışları değil ama bir şeyler rahatsız ediciydi. Sanki birisi eksikmiş gibi hissediyordum.
Göz temasından kaçınarak tişörtümün kenarlarıyla oynamaya başladım. Birisi boğazını temizleyince hepimiz sert ifadeli Leeteuk ve arkasındaki kızarmış Eunhyuk’un durduğu koridora baktık. Tuhaf bu durumu tanımlamak için yetersizdi.
Leeteuk bana baktı ve Korece konuşmaya başladı. Söylediği tek kelimeyi bile anlamadığımı bilmiyor muydu gerçekten? Tanrı’ya şükür ki Siwon beni kurtarmaya geldi ve Leeteuk’la konuşmaya başladı. Leeteuk kafasını beceriksizce sallarken ağzı küçük bir “o” halini aldı. Siwon yanlış bir şey söylememek için yavaşça İngilizce konuşmaya başlayınca dikkatimi ona verdim. “bu Leeteuk, liderimiz. Senin Korece konuşamadığını bilmiyordu, üzgünüm. Biz Kore’deki müzik gruplarından biriyiz, Super Junior. Kimin kim olduğunu bilmediğini düşündüğümden hızlı bir tanıtım yapıcam.”
O sırayla hepsini göstererek saymaya başlayınca kafamla onayladım. “soldan sağa kanepedekiler Kibum, Heechul, Hangeng, Sungmin, Donghae ve Shindong. Orada, köşedekiler Yesung, Ryeowook ve Kyuhyun. Burada Eunhyuk, Leeteuk ve ben”
Tekrar saçma bir şekilde kafamı salladım. İsimlerini zaten biliyordum… Bunu neden yapmak zorundaydık ki?
Hala uyandığımdan bu yana geçen şu son yarım saatte olanları hazmetmeye çalıştığımdan, Siwon diğerleriyle Korece konuşurken kendime bir ara verdirdim.
--Sungmin’nin bakış açıs--
“işte millet… bu Amanda, yeni ev arkadaşımız. Buraya iki hafta önce Amerika’dan geldi ve o zamandan beri Sora’ya burada yaşıyordu” diye açıklama yaptı Siwon. “gerçekten mi? Bir kız! Neden bize daha önce söylemedin peki?” diye kükredi Heechul yanımdan. “bize söylemesi neyi değiştirirdi ki? O hala kız!” diye tersledim. Bu adam gerçekten… “ama yine de eğer biliyor olsaydık Eunhyuk çıplak bir şekilde dolaşmaz ve ben de saçma sapan hareketler yapmazdım” dedi sinirle. Ve o an herkes dondu.
“Eunhyuk, onun yanına gittiğinde çıplak mıydı?” dedi Donghae şok olmuş bir halde. Leeteuk’un arkasında duran kıpkırmızı Eunhyuk “yarı çıplak” diye mırıldandı. Ryeowook, Yesung’la birlikte kanepeye doğru yürürken “yine de, onu gör-“ dedi ve cümlenin yarısında durdu. Kyuhyun da onu takip ederek yanıma lap diye oturdu ve “yine de en azından tamamen çıplak değildi” diye mırıldandı. Liderimize merakla bakarak “ee, şimdi ne yapacağız?” diye sordum.
İç çekip, alnını ovdu ve düşünmeye başladı. Onu dışarı atmazdı herhalde, değil mi? Eğer fanlarımız evimizde bir kızla yaşadığımızı öğrenirse dorun çıkabilirdi ve ayrıca kimse heyecanlanmışa da benzemiyordu. Ama yine de o kadar da kötü görünmüyor.
“sanırım şimdilik idare etmeliyiz ama kendi kendine idare edebilecek hale gelince taşınmalı. O zamana kadar dayanmalıyız yani.”
Heechul “ama…” diye itiraz etmeye yeltendi ama Siwon, Ryeowook ve benden gelen bakışlardan sonra sustu. En azından o kızı destekleyen tek kişi olmadığımı biliyordum.
“çocuklar, kavga etmeyin. Size onunla evlenmenizi söylemedim. Sadece bir süre burada kalmasına izin vericez” dedi Leeteuk, “sanırım kuralları belirlememiz lazım… önerisi olan?”
“odalarımıza girmek yok!”
“banyonun kapısı kilitli olacak!”
“düzgün kıyafetler!”
“OYUNLARIMA DOKUNMAK YOK!” Kyuhyun? Gerçekten mi?
“temizlik!”
“Yemek”
“HEY! O HİZMETÇİNİZ DEĞİL, EV ARKADAŞINIZ! YANİ BİRAZCIK SAYGILI OLUN!” diye bağırdı Leeteuk. “her neyse. Siwon, ona kurallardan bahset. Ben odama gidiyorum” dedi ve koridora yöneldi. Kyuhyun doğrudan “onu kızdırdık” dedi. hadi ya, Sherlock!
--Donghae’nin bakış açısı--
Neden bu kadar gürültü yapıyorlar anlamıyorum. Acaba yeni kız ne konuştuğumuzu anlıyor mudur? Onu inceleyince kendi kendime kıkırdadım. Siwon’un arkasında kaşları hafifçe çatık bir halde boşluğa bakıyordu. Bizi tamamen unutmuş gibiydi.
Ayağa kalktım, ona doğru yürüdüm ve önünde durdum, aramıza dönmesini bekledim. Sonunda gözlerini bana çevirdi ve şok olmuş bir şekilde baktı. Sırıtıp, tanışmak için elimi uzattım ve “Donghae” diye belirttim.
“A…Amanda” diye kekeledi elimi sıkıp hemen bırakırken.
Gruptakilerin gürültüsünü ardımızda bırakıp, bileğini tuttum ve onu koridora çektim. Bana çarpmasına neden olarak birden bire koridorun ortasında durdum. Belki de çok hızlı gidiyordum? Bir dakika? Ben şu an ne yapıyorum?
Ahh, tabi! Tur! Sahiplerinin isimlerini söyleyerek kapıları gösterdim. “Shindong, No, Eunhyuk, Yesung, Ryeowook, Kibum, Heechul, Hangeng, Leeteuk, Henry, Zhoumi, Sungmin, Siwon, Na, Kangin~”
“no? Na?” diye tekrar etti.
Ahh! Korece konuşamadığını unutmuşum! İki kapıyı göstererek İngilizce olarak tekrar denedim.
“sen? Ben?”
İngilizce çok bilmiyordum ama ona anlatabildiğimi umut ediyordum. Şansıma kafasını salladı ve gülümsedi. İlk kez gülümsüyordu ve beni de gülümsetmişti. Sanırım o kadar da kötü değildi.
çevirmen notu: evettt, sonunda yeni bölüm geldi. Bir sonraki için de bu kadar bekleyecek miyiz dediğinizi duyar gibiyim. son iki aydır olağanüstü hallerde olduğumdan bu kadar gecikme yaşandı. Yavaştan normal düzene dönerken yeni bölümleri de eklemeye devam edicem ;) takipte kalın :) :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Life with Super Junior ~~Orjinalden Çeviri
FanfictionAmanda anne ve babasının ölümünden sonra büyükanne ve büyükbabasıyla yaşamaya başlamıştır. ama bir gün onu Kore'ye bir arkadaşlarının yanına yaşamaya yolladıklarında, ev arkadaşı olan kişiler SuperJunior'dan başka birisi değildi. (konuk gruplar Shin...