00:29

670 74 24
                                    

Donghyuck Mark'ın omzuna yaslı olan kafasını hafifçe oynatarak biraz daha sokulmuştu sevgilisine. Mark da elini iyice beline sardı Donghyuck'un.

Saat 23.41 idi. Donghyuck bir anda özlem dolarak Mark'ı parka çağırmıştı. Bir sonraki gün okul olmamasının verdiği rahatlıkla buluşmuşlardı. Hatta o kadar rahattılar ki buluşmaları yetmemiş, Donghyuck evlerinde kalması için Mark'a kıyafet getirmesini söylemişti.

"Sonunda istediğimizi yaşıyoruz Hyuck. Sen ve ben değil de biz olduk zor da olsa. O kadar garip olaylar yaşandı ki... Neredeyse delirecektim." dedi Mark. Elinin biri hâlâ Donghyuck'un beline sarılıydı. Diğeri ise koyu mor saçları okşamak ile meşguldü.

Donghyuck beklemediği bir anda saçlarını boyatmıştı. Sevgili olmalarının üzerinden geçen 2.gündü ve bu Mark için oldukça sarsıcı olmuştu.

Donghyuck hafif bir kıkırtı bıraktı boş parka. "O kadar garip ve saçma şeylerdi ki, gülesim geliyor düşündükçe. Ama en sonunda istediğimiz oldu." Elinin birini Mark'ın ince hırkası üzerine uzattı ve sıkıca orayı tuttu. Sanki Mark'ın kaçmasına engel oluyordu. Mark ise hırkasına tutunan ele güldü ve Donghyuck'un saçlarındaki elini çekerek hırkasına tutunan elini kavradı. Esmer olanın elini yavaşça dudaklarına götürdü ve parmaklarının üzerine hafif bir öpücük bıraktı.

Bakışlarını Mark'ın gözlerine çıkardı Donghyuck. Uzunca izlediler birbirlerini. Saat 01.00'a vurduğunda Donghyuck Mark'ın omzunda usulca uyuyordu. Mark ise saat 02.00'a vurana dek onu izlemişti.

+++++

"Neden uyandırmadın diye sormayacağım. Ama anlamadığım o kadar saat insan kendisi üşümese bile sevgilisinin üşümesine nasıl göz yumar?" Donghyuck içine gömüldüğü yorganın kaymamasına özen göstererek yavaş adımlarla koltukta oturan Mark'a doğru ilerledi. Mark onu uyandırmadığı için 2 saate yakın bir süre soğukta uyumuştu. Uyandığında kendini ne denli üşümüş bulduğu tahmin edilemezdi.

Mark "Klişe ama söylemezsem olmaz Hyuck. 'Seni izledim.' " dedi. Yüzünde hafif tebessüm vardı. Donghyuck tam ona cevap verecekken odanın kapısı hızla açılmıştı. Yunah kollarında bir dolu abur cubur ile yatakta oturan ikilinin arasına girdi.

"Kimse sevgilisi ile fingirdeyemez. Şimdi bir film açın da izleyelim, atlatmam gereken bir ayrılık var."

+++++

Donghyuck:
İkizimden nefret ediyorum

Mark:
Acaba neden :D

Donghyuck:
Bir insan nasıl bu kadar inatçı olur
Sevgilisinden ayrılan o ama onun ayrılığını biz çekiyoruz

Mark:
Bir kerelik olmuştur eminim

Donghyuck:
Yunah'ı tanıyorsam benim huzurlu olmamı çekemediği için böyle yaptığına yemin edebilirim

Mark:
Sen çok tatlısın
Gerçekten...
Okulda yanından ayrılmayacağım güzelim
Tamam mı?

Donghyuck:
Tamam
Neden güzelim dedin ki şimdi|
Neden yani|
Manyak ya bu|
Akıl bırakmıyor insanda|

Mark:
Yazıp silmek yerine yollasan mı artık sevgilim?

Donghyuck:
Güzelim yazdın ya
Ona şey ettim...
Neyse neyse

Mark:
Konuyu değiştirmiyoruz
Sen utandın mı?

Donghyuck:
Yok
Öldüm daha çok
Utanmak ne kelime

Mark:
Bende senin sevimliliğinden öleceğim

××××

Selam millet. En son yorum yapma ile alakalı bir yazı yazmıştım. Bazılarınız oraya gerçekten çok güzel şeyler yazmış. Çok teşekkür ediyorum yorumlarınız için.

Evet, zamanı geldi dostlar. Final yakın. Bir kitap daha bitiyor. Gerçekten mutluyum. Bu kitap da diğer kitabım gibi beklentilerimi karşıladı. Okuyan, oy veren ve yorum yapan herkese teşekkür ederim. 2.kitabımızı da bitiriyoruz...

Ben tek kitap üzerinde çalışmak istemediğimden dolayı Cries in a cool way ile beraber başka bir kitabı daha ilerleteceğim. Konusuna hâlâ karar veremedim bu yüzden bir süre kurgu üzerinde çalışacağım ve hazır olduğunda sizlerle paylaşacağım. Kurgu konusunda iyiyim onu söyleyeyim :)

wannabe::markhyuckHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin