00:06

1.5K 169 15
                                    

Ay, kararmaya yüz tutmuş gökyüzündeki yerini almıştı. Buğulu dursa da kendisini rahatça belli ediyordu. Mark ise bu gökyüzüne karşı çimlere serdiği bir örtünün üzerinde uzanıyordu. Aklındakilerden bir süreliğine kurtulabilmesinim tek yolu bulutsuz gökyüzünü izlemekti.

Biraz sonra yanında bir hareketlilik hissetti. Kafasını sola çevirdiğinde Donghyuck ile göz göze gelmişlerdi. Esmer, saçlarını griye boyatmıştı. "Yakışmış" diye düşündü Mark içinden. Sonra yeniden gökyüzüne döndü.

"Burada olman beklenmedik." dedi Donghyuck onun yanına uzanırken. Ellerinin karnının üzerinde birleştirmişti. Kafası hâlâ Mark'a dönüktü. Mark'tan hafif bir kıkırtı geldi. "Ben garip huyları olan bir erkeğim Donghyuck. Benimle vakit geçirmemelisin."

"Aslına bakarsan, bu yaptığın garip sayılmaz. Bende çok yapardım. Annem de yapmayı çok sever. Yıldızların onunla konuştuğunu söylerdi. Babamda küçükken hep gökyüzüne bakıp konuşurmuş. Halam neden böyle yaptığını sorduğunda ise, yıldızların çok yalnız olduğunu, onlarla kimsenin konuşmadığını söylermiş. Çocuk aklı, yıldızların kocaman ateş topları olduğunu nereden bilsin ki."

Bir süre daha konuştular orada. Donghyuck'un babası gibi, yalnız yıldızları mutlu etmek istediler belkide. O sırada kalpleri sıcacıktı. Tabiki klasik insan aklı, bunu gökyüzüne bakmanın verdiği rahatlama olarak yorumladı.

Fakat uçan kuş fark etti. Derin sevginin kokusu ile harmanlanmış havada binlerce kez mutlulukla turladı.

wannabe::markhyuckHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin