"Ah bak," Seungmin'in sıkılmış sesi, "Tahmin et kim burada yine" dedi.
Minho'nun sıcak çikolata yaptığı yerden kafasını kaldırıp bakmasına gerek yoktu, çünkü biliyordu. Belki de bu, Seungmin'in olayı ilgisiz göstermesiyle ilgiliydi, ya da belki de sadece içgüdüsel olarak ona kaçıp gitmesini söylemekti.
Ancak Seugmin'in ağzının köşeleri kendini beğenmiş bir gülümsemeyle kalktı. "Çocuğun dövmesi var."
Bu, Minho'nun yukarı bakmasına ve içeri giren genç adamı görmesine neden oldu. Sonuçta herkes dövmeli bir adamı severdi, ama Minho bu adamı sevemezdi. Hayır! Ne münasebet. Minho'nun onun sevmediği bir şeyi varsa buydu.
Aslında, dövmeler yüzüden ondan biraz daha az nefret ediyordu.
Genç adam, başı dik ve gömleğinin kolları açık olarak içeri girdi. Gömlek, omuzlarının etrafına sıkıca oturuyordu ve her biri farklı renk ve boyutlarda, kollarına tam oturan birçok dövmeyi ortaya çıkarıyordu.
Ne yazık ki adam, Minho'nun kendisine yöneltiği ince bakışını gördü ve oraya doğru yürürken sırıtışı hemen büyüdü.
Aynı hatayı bir daha yapamadan Minho, Seungmin'in dirseğini tuttu ve ona yalvaran bir bakış attı. Neyse ki hiçbir şey söylemek zorunda değildi, çünkü arkadaşının diğerlerinin yüzündeki mutlak dehşeti görünce verdiği iç çekiş yeterli bir açıklamaydı.
"Arkadaşım olmasaydın, seni aşkının ellerine kurban ederdim." Seungmin, miks istasyonundan yazar kasaya yürüyerek cevap verdi.
Minho minnetle gülümsedi ve dikkatini hemen yaptığı sıcak çikolataya verdi, krema makinesini alıp üstüne gezdirdi.
Ama direnemedi ve kendini konuşmayı dinlerken buldu "Merhaba, sanırım yine duble espresso?" Diye sordu Seungmin ve Minho alaylıca kıkırdamaktan kendini zor tuttu.
En iyi arkadaşını sevmek için başka bir nedeni daha vardı. Seungmin kimseyi siklemezdi. Bu yüzden Minho, sinir bozucu düzeydeki müşterisine kendisi yerine hizmet ettiği için minnettardı, biraz da korkuyordu.
Bu yüzden genç adam yumuşak bir şekilde kıkırdayarak "Ah, beni çok iyi tanıyorsunuz" dediğinde biraz hayal kırıklığına uğramıştı.
"Bir isim alabilir miyim?" Seungmin, gencin yorumunu görmezden gelerek sordu. Minho, gencin cevabını duymak için gizlice daha iyi eğildi.
Haftalarca sürekli "Seninki" demişti ve Felix sorduğunda genç adam "En iyi kocan" diye cevaplamıştı. Ama kesinlikle adamın Seungmin'e cesareti yoktu, Seungmin'in yüzünde bu kadar ölü bir ifade varken asla olamazdı.
"Jisung."
"HASİKTİR!" Minho, sıcak çikolatasını elinden yere düşürdü, bu da iş arkadaşı Yedam'ın sürpriz bir çığlık atmasına neden oldu. Depodan tüm yol boyunca yöneticisinin tansiyonunun çıktığını ve 'bugünlerde çocuklar' diye bağırdığını çoktan duyabiliyordu.
Ancak kaynayan sütün kavurucu acısı, aşırı köpürmüş krema ya da çikolatanın ezici kokusu bile Minho'nun göğsündeki çekiçle vurulma hissini alt edemedi çünkü sonunda çocuğun yüzüne koyacağı bir isim vardı.
Jisung.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Espresso || Minsung
Fanfiction-Kahve Dükkanı fici- (düzenlenecek) "Kendini es press yola*, dostum" [Jisung'un her gün sevimli barista ile flört etmek için geldiği kafe ve Minho'nun, espressosuna tükürmeye çok yakın olduğu müşterisi.] *Espresso ile yapılan bir kelime şakasıdır. Ç...