"Şarabı denemek ister misiniz efendim?" Açık tenli garson kibarca, şişeleri öne doğru eğerek konuştu.
Minho beceriksizce başını salladı. Garson başka bir şey söylemediğinde ve ona biraz şarap döktüğünde mutlu olmuştu.
Bunun gibi restoranlar kesinlikle onun tarzı değildi. Avizeler, kadife koltuklar ve korkunç derecede küçük yiyecek porsiyonları yalnızca düğünlerde veya randevularda katlanmak zorunda kaldığı şeylerdi.
Ve son randevusunun bir yıldan daha uzun bir süre önce olduğu düşünüldüğünde, bu kesinlikle sinir bozucuydu. Minho bir randevu için hiç bu kadar korkmamıştı.
Aptalcaydı, Jisung onu seviyordu, o Jisung'u seviyordu. Peki buradaki sorun neydi?
Açıkçası Jisung, Minho'yla tanışmanın talihsizliğini yaşayan bu dünyadaki en iyi insan olduğu için miydi, yoksa tüm şımarıklık ve cilt bakımı altında Minho, borçlarla ezilmiş sıkıcı bir üniversite öğrencisi olduğundan mıydı?
Şarabı tadarken kendine acımasıyla boğulmaya devam etti ve Minho, içinde şarap olmamasına rağmen kadehten içmeye devam ettiğinde, garsonun rahatsızca yerinde kıpırdanmasını görmedi çünkü bunu fark edemeyecek kadar düşüncelerle meşguldü.
Neyse ki Jisung, lacivert bir gömlek üzerine pürüzsüz siyah bir kravat olan kıyafetiyle şık İtalyan restoranına girmek için tam da bu anı seçti. Saçları geriye doğru şekillendirmişti ama alnına birkaç tel yine de düşüyordu ve bu -bir dakika altın yaka mı giyiyordu?!
Minho neredeyse boş bardaktan boğuluyordu, kollarını panikle sağa sola fırlattı ve bu sırada garsonu yüzüne tokatladı, o da şaşkınlıkla sıkıntılı bir çığlık attı ve çılgınlık içinde kazayla Minho'un ayak parmağına bastı.
Jisung rahatsız bir şekilde içeri girdi, nereye gideceğinden tam olarak emin değildi, ama parlak kırmızı bir Minho'nun garsondan bolca özür dilediğini ve bunun sonucunda ekmek çubuklarını devirdiğini görünce gülümsedi.
Adının Jinyoung olduğunu öğrendikleri garsonun caddenin karşısındaki kebapçıda akşam yemeği yemeyi kibarca önermesi sadece 7 dakika sürdü. Jisung ve Minho mutlu bir şekilde kabul etti ve test edilen şarap için ödeme yaptı (ve yorulmuş garsona güzel bir bahşiş bıraktı).
Randevularının sonraki bir saati (veya 3) sıradan kebap dükkanında geçirildi. Gömlekleri ve kravatlarıyla çok ortamın dışında duruyorlardı. Okuldan çıktıkları belli olan bir grup gencin yanında oturdular.
Ama belki de Jisung'un geldiği en iyi randevu buydu.
Minho ile konuşmak çok doğaldı ve beraber hemen şakalaşmaya ve şakalaşmaya başladılar. Güneşin altındaki neredeyse her şey hakkında konuştular ve Jisung'un durup kendine bunun sadece ilk buluşmaları olduğunu hatırlatması gerekiyordu. Görünüşe göre akşamları sonunda planlanandan çok daha uzun sürüyordu, çift bunu her zaman yapıyormuş gibi hissetti.
Bu açıklama, devamında Minho'nun utangaç bir gülümsemeyle eve nasıl yürüdüğünü, birkaç gün içinde planlanan başka bir randevuları ve Jisung'un ona verdiği veda öpücüğünden sonra yanaklarının karıncalanmasını nasıl sağladığını anlatıyor.
-------------------------------------------
Bu arada cidden kebap yemeye gidiyorlar bu benim çevirirken yaptığım bir değişiklik değil.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Espresso || Minsung
Fanfiction-Kahve Dükkanı fici- (düzenlenecek) "Kendini es press yola*, dostum" [Jisung'un her gün sevimli barista ile flört etmek için geldiği kafe ve Minho'nun, espressosuna tükürmeye çok yakın olduğu müşterisi.] *Espresso ile yapılan bir kelime şakasıdır. Ç...