"Lütfen bana Changbin'in flört ettiğini gören tek kişinin ben olmadığımı söyle." Jisung, arkadaşları kızaran baristaya şaşkınlıkla bakarken izleyen Hyunjin ve Chan'a sessizce mırıldandı.
Hyunjin boğazını temizledi, "Belki de rüya görüyorum. Bu aslında yaşanmadı." diye fısıldadı, Chan'ı güldürerek.
"Sizler çok dramatiksiniz. Ayrıca adam çok tatlı, sadece kızgınsınız çünkü bekarsınız." Hem Hyunjin hem de Jisung'un inlemesine neden olan alaycı bir sesle cevap verdi.
"Hatırlatma." Hyunjin iç çekti ve destek için Jisung'a yaslandı. "Kalbim biraz sevgi ve kucaklamalar için ağrıyor, çok mu şey istiyorum hı?"
"Affedersiniz." Arkalarında yumuşak bir ses konuştu.
Hem Chan hem de Jisung sesin sahibini bulmak için arkalarını döndüler. Hyunjin ise Jisung'un omzunda sızlanmaya devam etti, geri dönmek ya da gelen kişiye yol açmak için yana çekilmek istemiyordu.
"Oh" diye başladı Jisung, bu baristayı birkaç gün öncesinden hatırlayarak, "Merhaba Seungmin."
Arkalarında onların boylarında bir çocuk, omuzlarında bir Adidas çantası duruyordu. Yüzündeki kızgın bir ifadeyle oradan geçip gitmek istiyor gibiydi. Tezgaha ulaşma yolunu tıkayan Hyunjin'e açıkça bir bakış attı.
Chan özür dilercesine gülümsedi, "Hyunjin, adamım hareket et. İnsanlar koca götünden dolayı zorla geçmeye çalışıyorlar."
Hyunjin yüksek sesle ve dramatik bir soluk aldı, "Nasıl cüret edersin ?! Şimdiye kadarki görebileceğin en fit kıça sahip olduğumu biliyorsun."
Seungmin kaba bir şekilde homurdandı, "Gerçekten o kadar da iyi değil, şimdi defol ki işe koyulabileyim." kaşlarını çatarak bitirdi.
Uzun model hareketsiz kaldı, kendisine yöneltilen yorumdan geri çekildi. Kaşları çattı ve derin bir nefes aldı. Arkalarındaki kaba yabancıyla yüzleşmeye hazırlandı.
Chan sadece gözlerini devirdi ve eğlenceli gözlerle siparişini almak için sabırla bekleyen Minho'ya doğru adım attı. Jisung yalan söylemeyecekti, Minho'nun yüzünde yumuşak bir gülümsemeyle durmasına tanık olmak onun için bir nimetti.
"Asıl sana afferdesin" dedi Hyunjin, kaba yorumcuyla yüzleşmek için arkasını dönerek yüksek sesle, "Senin fikrine ne gerek vardı ne de doğruydu çünkü götlerin en iyisine sahibim ve- hasiktir sen çok tatlısın." Aniden bitirdi, sonunda önündeki çocuğu tam olarak görerek.
Seungmin'in gözleri önündeki sarışının ruh halindeki ani değişiklik üzerine genişledi. Birinin yüksek sesle güldüğünü duyduğunda yüzündeki kızarmayı engellemeye çalıştı.
Chan, o sabahtan beri yüzüncü sefer hissettikleri hayal kırıklığı içinde başını salladı ve Minho'ya döndü, "Onlar için gerçekten üzgünüm, bir grup çocuk gibiler."
Ancak Minho, Chan'a dikkat etmiyordu, bunun yerine göğsüyle gülen Jisung'a bakıyordu. İnsanın içini ısıtan sıcak bir kahkahaydı. "Sorun yok." Chan'ın onu duyduğunun farkında olmadan kendi kendine fısıldadı.
Rapçi, mutlu baristanın bakışlarını takip ettiğinde sırıttı.
Görünüşe göre tek hoşlanan artık Jisung değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Espresso || Minsung
Fanfiction-Kahve Dükkanı fici- (düzenlenecek) "Kendini es press yola*, dostum" [Jisung'un her gün sevimli barista ile flört etmek için geldiği kafe ve Minho'nun, espressosuna tükürmeye çok yakın olduğu müşterisi.] *Espresso ile yapılan bir kelime şakasıdır. Ç...