BÖLÜM 2:ACIMASIZLIK

42 2 10
                                    

Ne kadar değişik öyle değil mi? Önce kötü olaylar sonra iyi bir kızın karşına çıkması...
Geçekten iyi bir şey gibi geliyor böyle bakınca ama her şeye de aynı bakış açısı ile bakmayacakmışsın, ben bunu öğrendim. Üzmeyelim birbirimizi, kırmayalım insanları, kötülükler yapmayalım, acımasızca bakmayalım her şeye ama ne fayda ki sen bunu ne kadar dil dökersen dök... Mutlu sonlar hikayelere mahsustur.

Eren ile Cemre arkadaş gibi 8 ay konuştular sonra yine günlerden kış mevsimi ve her zaman ki gibi sahilde buluştular. Eren öyle bir hissin içindeydi ki sanki kötü günler, olaylar, zaman vs. gibi şeylerin olmayacağını kendi adı gibi biliyor gibiydi. 

Eren Cemre ile buluşmak için can atıyordu çünkü ona çıkma teklifi edecekti. Cemre güzel bir kıyafet ile Eren'in karşısına çıktı selamlaştılar sarıldılar ve biraz yürüyüş sonra kafeye gittiler. Kafe de otururken Cemre bir şeyler konuşuyordu ama Eren onu dinliyor gibi gözükse de gözlerini ondan alamıyordu, hep güzel güzel şeyler düşünüyordu, yine de aklında '' nasıl çıkma teklifi etsem acaba?'' sorusu takılmıştı. En son sahile gelmişlerdi Eren' in kalbi hızlanmaya başladı eline yüzüne bulaştırmamak için hemen çıkma teklifini etmek istiyordu, sonra Eren içinden diyerek '' bir şey söylememe gerek yok o anlar zaten'' düşünerek ona baktı, elini tuttu ve sarıldı. Cemre anlayarak ''evet'' dedi. O an işte ikisinin de en mutlu anı gibiydi en çok ta Eren için en iyisi olmuştu. Sanki uzun zamandır sevgili gibilerdi, öyle davranıyorlardı.

Her yılın kış mevsimlerinde buluştular, iyi ve mutlu oldular. Kavga olduğunda hemen trip vs. gibi şeyler değil de hemen birbirlerine sığınıp çözüm arayan, hemen kavgayı sonlandıran bir ilişkiye sahiplerdi. ''Dünyanın en iyi ve en mutlu ilişkisi bizleriz'' sanıyorlardı, Eren ile Cemre üç buçuk sene ilişki kaldılar ve sonrası... Savaşta bile yapılamazdı.

Eren ile Cemre yine bir kış mevsiminde, yine her zaman ki gibi sahilde buluştular. Bu sefer Cemre arkadaşı ile gelmişti ve Eren tekti, güzel güzel konuştular, el ele tutuştular, sarıldılar. Cemre telefonunu Eren' in yanına bırakarak arkadaşı ile tuvalete gittiler. İşte o an Eren' in kafasına şeytan girdi, hayatında hiç yapmadığı şeyi yapacaktı, Cemre'nin telefondaki mesajları okuyacaktı. Ama Eren'in eli telefona bir gidiyor bir geri geliyor, tam telefonu alıp okuyacak ama yapamıyor. En son şeytan baya gıdıkladı ve telefonu alıp kilidi açtı, Eren'in parmak izi zaten kayıtlıydı.

Eren WhatsApp a girdi, arşivlenmiş bir mesaj? Bunu gören Eren'in içine kötülük düşer gibi oldu ama kafasında '' asla yapmaz Cemre öyle şey'' düşünce vardı. Arşivlenmiş mesaja tıkladı ve korktuğu başına gelmişti, ''Vazgeçilmezim'' diye kayıtlı biri, Eren beyninden vurulmuşa döndü. O kişi Eren'in yakın arkadaşı olan Ufuk, Cemre Eren'i onunla aldatıyordu. Titremeye başlayan Eren ilerde Cemre'nin geldiğini gördü ve telefonu aynı yerine koydu, dalıp gitmişti. Cemre geldi ve Eren'i öyle görünce ''bir şey mi oldu canım?'' dedi, Eren dalıp gitti Cemreyi duymuyordu ve yine kafasında bir düşünce; '' ben ne yapacağım şimdi? Cemreye nasıl kızayım nasıl bağırayım?''.

Cemre en son Eren duymayınca bağırdı;

''Ereeeeennnn!''

Eren uykudan uyanır gibi oldu ve;

Eren: ''Heh.. Ne oldu?''
Cemre: ''İyi misin Eren ne oldu sana durup dururken kaç saatten beri sana sesleniyorum ya neden beni duymuyorsun?''
Eren: ''He bir şey yok, hadi saat geç oldu seni evine bırakayım.''
Cemre: ''Yok bana arkadaşım eşlik edecek bugün sen geç eve ben geçerim merak etme.''
Eren: ''Tamam hadi görüşürüz''
Cemre: ''Ne oldu sana söylemeyecek misin? Biz böyle mi vedalaşıyorduk Eren?''
Eren: ''Yaa! git işte evine ne beni sinir ediyorsun!?''

Diyerek sert adımlarla gitti, Cemreye bir kelime bile dedirtmeyerek.

Eren o günden sonra sinirli, belalı, kavga eden ve kötü birisi olmuştu. Ufuk'un Cemreye attığı son mesaj: ''aşkım saat 3 te sahilin orada buluşuyoruz dimi?'' ve Cemre de: ''evet aşkım tabi ki'' yazmıştı. Saat de 14:30 tu, Eren o sıra tepede terkedilmiş bir kulubeye gitti ve bağırarak, haykırarak öksüre öksüre ağlamıştı, oraya buraya saldırdı camlar kırdı. Elini kanattı ve tişörtünü yırtıp eline tuttu ve saat 3'e geliyordu Eren yola koyuldu onları basacak.

Eren sahile yaklaşmıştı uzaktan onları görür gibi oldu hemen koşmaya başladı. Yanlarına gitti, bir de ne göresin?! Cemre ile Ufuk öpüşüyorlardı. Eren yere düşecekti bacakları boşalmış gibi oldu, yanlarına gidip:

Eren: ''CEMREEEEE!! Sen nasıl yaparsın bunu bana he nasıl!''
Cemre: ''Eren..''
Eren: ''Ya sen Ufuk? Sen bana bunu nasıl yaparsın. Ulan sen benim yakın arkadaşımdın lan seninle aynı sahada koşmadık mı? Aynı havuzda yüzüp başarı kazanmadık mı? Saygınlık kazanmadık mı? Sen nasıl bana...''
Ufuk: ''Eren sen neyden bahsediyorsun kardeşim''
Cemre: ''Eren açıklayabilirim özür dilerim''
Eren: ''Neyini açıklayacaksın lan! Ben sana bağlandım lan ben seni sevdim, seni incitmemek için elimden geleni yaptım bu lanet olası üç buçuk senenin içinde! Sen nasıl bana bunu yapabilirsin ya gerçekten ben daha size bir şey demek istemiyorum. Siz bana bunu yaşattınız ya öldürdünüz beni! Mahvettiniz beni, Allah belanızı versin!''

Eren elindeki kanı Ufuk'un eline akıtır ve Cemreye de kanlı tişört parçasını vererek: ''Bunlar benden size hatıram olsun çünkü beni bir daha asla göremeyeceksiniz.'' dedi. Oradan ayrılıp yine o terkedilmiş kulubenin oraya gitti, kırdığı cam parçasını alıp intihar edecekti. Ne kadar kesmeye kalksa da içinde bir korku vardı, ve cam bileğini kesmiyordu belki Allah izin vermiyordu. 

Eren o gün hiç uyuyamadı, günlerce ağladı arkadaşlarından sakladı. Eren asla mutlu olamayacaktı sanki. Sevgilinin en yakın arkadaşı ile aldatmak ne kadar kötü, işte insanlar hemen değişebiliyormuş ''neden yaptı'', ''niye yaptı'', ''içim kan ağlıyor hiç bir şey hissetmiyorum'', ''ölsem bu kadar canım acımazdı'', ''bu bana yapılır mı'' .

Bu düşünceler insanı mahveder, uçurumdan düşmüş ama yaşıyor hissi verir.
Gerçekten bu hayat çok zor be Allah'ım...









YENİ ADAM,YENİ YAZAR. 



CemreHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin