22. Bölüm ~ İtiraf

1K 65 6
                                    

Taehyung'un elinden bileğimi kurtardım ve "Bırak geliyorum." diye dişlerimin arasından konuştum.

Kalabalık olduğu için kimse bizimle ilgilenmemişti. Bu yönden şanslıydım.

Taehyung arkasından geldiğim için belimden beni yanına doğru çekmişti ve hızlıca yürüyordu.

Eli belimden ayrılmadığı için ben onunla aynı adımları atmak zorunda kalıyordum. Sonunda beni bir odaya soktuğunda gözlerimi devirip ona döndüm.

Muhtemelen hazırlanmak için olan bir odaydı ama boştu.

Vücudumu arsızca süzdükten sonra beni bir anda duvarla arasında sıkıştırmasıyla neye uğradığımı şaşırdım.

Nefesini boynuma üfleyerek "İki hafta oldu." dedi. "O gece ne olduğunu o kadar merak ediyorsun ki bunu öğrenmek uğruna bana iki hafta boyunca cevap vermedin." deyip güldü.

O kadar yakındık ki gülüşünde bile nefesini tüm yüzümde hissediyordum. "Duruşun için tutkunu bile alt ediyorsun." dedi ve yüzünü tekrar boynuma yöneltti.

Yine direttim: "Ne tutk-" lafımı kesti. "Bu sefer de inkar edemeyeceksin." deyince gözlerimi kapadım.

"Gittikçe hayran oluyorum sana." deyip az da olsa geri çekildi ve beni tekrar baştan aşağıya süzdü.

"Ne yazık ki ben arzularıma seninki kadar söz geçiremedim."

deyip dudaklarını dudaklarıma bastırdı.

Bunu bekliyordum.

Bu sefer olacağını hissetmiştim.

Ben de ona karşılık vermeye başladım. Ödül töreninde birazdan sahneye çıkacaktık ama biz ne yapıyorduk.

Beni yavaş yavaş tadını çıkarıyormuşçasına öpüyordu. Ben de aynı şekilde karşılık veriyordum.

Öpüşme bizim için kaçınılmazdı ama burada olması garipti.

Ellerini duvardan çekip yanaklarıma yerleştirdi ve öpüşüne öyle devam etti. Bu sefer ben ellerimi beline yerleştirdim.

Bu öpüşmemiz birbirimize bir itiraf gibiydi aslında. Ama yine de sonrasını kestiremiyordum.

Öpüşü daha da derinleşmişti. Zaman durmuş gibiydi. Nerede olduğumu ve kim olduğumu unutmuştum.

Ve bu çok güzel bir histi.

Geri çekilip "O gece de bu oldu." dediğinde ağzımın aralanmasına engel olamadım.

Gözlerimi yumup derin bir nefes aldığımda güldüğünü hissettim. "Ama bilincin yerindeyken öpmek daha güzeldi." deyip dudağıma kısa bir öpücük daha kondurdu.

Kapının dışındaki uğultu arttığında birbirimize bir şey söylemeden dışarı çıktık.

Çıktığım gibi kapıda kızları gördüm. "Neredesin sen?" diye kızdılar ama onlara cevap veremeyecek kadar dalmıştım.

Tanrım, bu halde nasıl performans sergileyecektim? Acilen toparlanmam lazımdı.

Öyle bir şey yaşanmamış gibi davranmaya başladım.

Sonlara doğru çıkacaktık bu yüzden şimdi rahatlıkla töreni izlemek için yerlerimize geçebilirdik.

Yerlerimize ilerlediğimizde tabiki Bts'in önünde oturacaktık!

Yerimize baktığımda yanılmadığımızı anladım ve Rose'ye döndüm. Yüzü tatsız bir hal almıştı çünkü o da shiplerden nefret ediyordu.

Bts'e selam verdiğimizde hiçbir şey belli etmemek için aşırı çaba sarf ediyordum. Taehyung'a bakmamıştım bile.

                                         •
Yerimde durmadan zıplayıp performansımızı bekliyordum.

Sonunda How You Like That dışında bir şarkı sergileyecektik ve bu da heyecanlamam için ayrı bir sebepti.

Pretty Savage'ı çok seviyordum. Koreografisi çok güzeldi.

Görevli adımızı söyleyince yükseleceğimiz platforma adımlarımı attım ve beklemeye başladım.

Sahnemize ayrı bir özen göstermişlerdi bu sefer. Zaten göstermeseler başkan hayatta göndermezdi.

Şarkı başlayınca tüm bu düşüncelerimden sıyrılıp sahneye odaklandım. Bts bizden önce çıkmıştı bu yüzden şu an muhtemelen bizi izliyorlardı.

Bu durumun kalbimin hızla çarpmasına neden oldu ama odağımı tekrar sahneye yönlendirebildim. Çılgın alkışlarla performansımızı sonlandırmıştık.

Sanırım törenden sonra Taehyung'u evime davet edecektim. İki hafta sonra görmüşken tekrar bırakamazdım.

Birbirimiz için resmen alışkanlık olmuştuk. Biraz ayrı kalınca boşlukta hissediyorduk. En azından ben öyle hissediyordum.

Ve ben alışkanlıklarımdan vazgeçmeyi hiç sevmedim.

Obstacles~ TaeliceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin