Bir Mucize

29 10 3
                                    

O kapkaranlık mağarada telefonumun şarjı bitmiş halde hiç bir şey görmeden ağladık. Artık ben de yetmiyordum biz Aydınlatmaya. Benim de ışığımı söndürmüşlerdi. Anca bir mucize aydınlatırdı bizi..

Biz orada ağlarken kendi sesimi duyuyordum. Kerem'in sesini de duyuyordum. Geçmişteki bizin sesini..
Gülüyorlardı. Yani Gülüyorduk biz.. Ağlıyorduk da.. ne yapacağız diye düşünmenin vakti gelmişti. Biraz daha beklersek polisler gelecekti.

Kerem'in elini tutup yerden kaldırdım. Birlikte hiçbir şey görmeden yürüdük.. Yürüdük.. Yürüdük.. Sonra bir şeye çarptım. Bir kapıya üstündeki kabartmalı harflerden o kapı olduğunu anladım. Açtım kapıyı girdik. Peki geri nasıl gidicektik. Birlikte duvarları yoklaya yoklaya ilerlerken elim bir kabartmaya çarptı. Kerem de bir fener bulduğunu söyleyince hemen kabartmaya baktık:
İlerlemek isterse insan önüne bakmalı geri dönmek isterse de arkasına..

Sanırım anlamıştım Kerem'in elinden tutup yedinci kapıdan arkam dönük ilerlemeye başladım. Hiç arkamıza bakmadan yürüdük. Sonra önümüze döndüğümüzde mağaranın çıkışı oradaydı. Ne ceset vardı... Ne de ben..

Birlikte arabaya binip eve gittik.
Kapıdan içeri girerken yerde bir mektup buldum. Aldım ve açtım. Isimsizdi ve sadece iki kelime yazıyordu.

"Schrödinger'in Kedisi"

Bu da neydi böyle? Hemen Kerem'i aradım acilen buraya gelmesini söyledim. Aslı evde yoktu. Okuldaydı. Benim de okulda olmam gerekiyordu ama öyle bir zamanım olmamıştı. Yaklaşık 10 dk. Sonra geldi.
"N'oldu?"
Eline mektubu uzattım. Okur okumaz telefonunu çıkardı. Ve arama çubuğuna yazdı. Sonuçları okumaya başladı.

"Bu bir deneymiş. 1935'de erwin Schrödinger tarafından yapılmış. Kuantum mekaniği ve kopenhag yorumu ile ilgili bir paradoksmuş."

"Eee devam et nasıl bir deney?"

"Bir kedi, küçük bir şişe zehir ve radyoaktif bir kaynakla kapalı bir kutuya bırakılıyor. Eğer içerideki monitör radyoaktifliği algılarsa (azalmakta olan tek atom) küçük şişe kırılır, zehir kediyi öldürür."

"Peki bunun bizle ne alakası var?"

"Bir de sonucu var: Kedi kutu açılana kadar hem ölü hem de diri kabul ediliyor."

Birbirimize baktık. Bu ne demek oluyordu peki? Aklımıza gömdüğümüz kadın geldi. Yani kadın hem ölü hem de diri miydi? Kim olduğunu gerçekten merak etmeye başlamıştım.

Kerem ortamın gerginliğini azaltmak adına beni sahile davet etti ben de kabul ettim. Bunun anlamını yarın düşünecektik. Giyinip çıktım. Yarım saatlik bir yol ardından sahildeydik. Denizin kenarına oturup sustuk. Ta ki kerem arabaya gidip gelene kadar elinde bir kalem bir kağıt bir de cam şişeyle geldi.

"Hadi bakalım ışık tek bir dilek hakkın var. Dileğini bu kağıda yaz ve denize bırak. Belki deniz getirir bize istediklerini."

Kağıdı ve kalemi alıp sadece iki kelime yazdım:

"Bir Mucize.."

Çünkü ilk başta da söylediğim gibi bizi anca bir mucize aydınlatabilirdi. O sırada kerem de şarkı açıyordu. Kağıdımı görmemişti. Ama o da aynısını düşünüyordu sanırım. mucize şarkısını açtı. Ben de kağıdı şişeye koyup şarkıyı dinlemeye başladım.

"Bir Mucize tanrım bize... Hayat biraz gülsün diye.."

<<Bugün de burda bırakıyorum. En Sevdiğim bölümlerden biri de bu oldu. Araştırmak isteyenler için Schrödinger'in Kedisi gerçek bir deney>>

Aynı bulutun altındaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin