Herşeyi anlamsız kılan aslında düşüncelerimiz değil midir ? Sanki bizi sürekli kendine çeken bir umutsuzluk var ya da düşüncelerimiz umutsuzdu. Çok heyecanlanmıştık , gördüğümüz uçak sanki umudun kanıtı gibiydi. Ama ne yazıkki umut yoktu. Uçağı görünce kendimizi kaybettik. Hızlıca koşmaya , bağırmaya , aptalca ve anlamsızca hareketler yapmaya başlamıştık. Uçağı görünce kurtulduğumuzu düşünmüştük ama hayal kırıklığı sanki bizi parçalıyordu. Gördüğümüz şey dehşetti sadece "Dehşetti".
Gördüklerimizi sindiremiyorduk. Ne oluyordu böyle ? Bu da neydi ? Anlayamıyorduk , anlamayada çalışmıyorduk , sadece şoktaydık. Peter'ın yüzüne baktığımda ifadesiz olduğunu fark ettim. Şaşkınlıktan sanki donmuştu. Yüzünü çevirip bana baktı. İfadesizce ,
- "Bunun tam olarak ne olduğunu bende bilmiyorum" dedi.
Kafamı "anlıyorum" dercesine hafifçe kımıldadım. Ama bir cevap bekliyordum. Açıklama yapmalıydı , benim korkumu bastırması gerekirdi. Ne yazıkki beklentilerimi karşılamadı. Oda bir açıklama bekler gibiydi ama benim olanlara anlam veremediğimi zaten biliyordu. Sanki gördüklerimiz bütün ümitlerimi yıkmış gibiydi. Gördüğümüz şeylerin bizi mahvetmesi normaldi. Uçak geldiğinde ona doğru koştuk. Uçak çok uzaktan uçmuyordu. Önce 500 m civarındaydı ve sonra hızlıca yaklaşık 100 m yakına geldi ve uçağın içindekiler tam tamına 10 canlı insanı aşağıya attılar.Yere çakılmaya yaklaştıkça insanların sesleri , çığlıkları yükseldi. Gözlerimizin önünde insanlar insanları uçaktan aşağıya canlı canlı ölüme yolladılar. Ölümlerini , vücutlarının parçalanışını öylece izledik. Donmuştum ve delice korkmaya başlamıştım. Neydi bu ? Neden böyle bir şeyi yapmışlardı ? Oysaki biz o uçağın bizi kurtarmasını bekliyorduk , insanları ölüme yollamasını değil. Tekrar Peter'ın yüzüne baktım. Birden arkamdan gelen sesleri duymaya başladım. Garip bir sesti , sanki bir homurtuydu. Arkama baktım ve bu seferde gördüğüm manzara korkunçtu. Arkamızda yaklaşık 15-20 tane zombi bize doğru hızlı adımlarla ilerliyorlardı. Heyecanım iki katına çıktı. Aman Tanrım! Ne yapacaktım , Peter'a baktım ama o hala parçalanan insanlara bakıyordu. Hemen Peter'ı dürttüm bakmadı , hala aynı yöne doğru bakıyordu. Hem arkama bakıyordum hemde Peter'ı kolundan sertçe sarsıyordum. Peter yüzüme anlamsızca , ruhsuzca baktı ,
- "Ne istiyorsun?" Dedi.
Duyduğuma inanasım gelmiyordu. Karşımda Peter bana sertçe ne istediğimi soruyordu , ağlamak istedim ama önce canımızı kurtarmalıydık.
- "Arkana bir baksana , zombiler üzerimize geliyor."
Sanki dediklerimi hiç duymuyordu , hiçbir tepki vermiyordu. Tekrar kolundan hızlıca çekerek ,
- "Peter lütfen kendine gel" dedim.
Yüzüme hüzünlüce baktı ve ,
- "Amy görmüyor musun?" Dedi.
- "Neyi Peter neyi görmüyorum?" Dedim.
Zombilere doğru döndü ve ,
- Görmüyor musun? Heryerdeler , nereye kadar kaçacağız? , Baksana olanlara uçaktan canlı insanlar atıldı.
Duyduklarım beni yıkmıştı. Evet doğruydu belki söyledikleri ama ölmeye dakikalar kala bunları düşünmek yerine kaçmamız gerekirdi. Yüzüne baktım ve,
- "Şu an yapmamız tek gereken , Kaçmak !" Dedim.
Aptalca sırıtarak ,
- "Hayır Amy , kaçmayacağız durup ölelim. Görmüyor musun ? Koskoca bir "BOŞLUKTAYIZ" , belkide artık pes etme zamanı gelmiştir ?" Dedi.
Ağlamayacaktım ama akan göz yaşımı durduramadım. Tam Peter'a
- "Aptalsınnnnn" dedim ve birden bir ses duyduk.
-"Heyyyy eğilin!" Dedi. Bu ses çok yüksekti ve geldiği yönü hemen bulduk zombilerin tam arkasındaydık. Olduğu yöne döndük hemen ve zombilerde o yöne doğru dönmüşlerdi. Bir kadındı ve elinde sanırım bomba vardı.Görür görmez ,
- "Aman tanrım ! , Bu da kim ?" Dedim.
Peter'a baktım fakat Peter anlamış gibiydi. Hızlıca ve yüksek sesle,
- "Amy eğil hemen!" Dedi.
Der demezde ellerini kafamın üstüne götürdü ve beni yere yapıştırdı. Sesin sahibi , elindeki bombayı attı ve insan parçaları üzerimize bir yağmur gibi yağdı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cehennemde Kabus
ActionYalnızım sadece yalnızım... Bu kocaman şehirde. Neden bu sessizlik ? Ne oluyor ?Gökyüzü neden simsiyah ? Saat kaç ? Hangi aydayız ? Bugün günlerden ne ? Annem babam kız kardeşim neredeler ? Neden kimse yok ? Herşey o kadar anlamsız ki sanki bir kab...