Kol Mikaelson

949 68 9
                                    

Kai gittikten sonra bir süre odamda takıldım hatta bir kaç eşyanın yerini değiştirdim. Uzun zamandır her şey aynı biraz değişiklik güzel olur diye düşünmüştüm. Zaten hava gitgide kararıyordu hiç bir şekilde abimleri sinir etmeyip yarın akşamı beklemem gerekiyordu.

Masanın üstünden telefonumu alıp odamdan çıktım. Merdivenin kenarına oturarak aşağıya kaydım ve salona girdim.

Masanın üstünde duran içi viski dolu bardağı aldım yavaşça koltuğa oturdum.

"Uyanmışsın." stefan yanıma oturdu ve kolunu omzuma attı.

"Sonunda uyuyabildim güzelce." diye mırıldanarak viskiden yudum aldım.

Damon içeriye girdi ve masaya yöneldi "Bardağım nerede!" dedi masaya yüzüğüyle vurarak.

Bir yudum daha aldıktan sonra elimi kaldırdım ve tek hamlede bardağı elimden aldı.

"Kai'nin yerini bulmuşlar." karşı koltuğa oturup bacaklarını masaya uzattı.

Stefan üstünü düzeltti "Neredeymiş?"

Ağzımdan ufak bir kıkırdama kaçırdım "Cehennem turuna çıkmıştır."

Damon tek dikişte bardakta ki viskiyi bitirdi "Bir kaç saat önce Kol ile karşılaşmışlar. Bu arada Kol seni arıyordu." bardakla beni gösterdi.

"Umrum dışı." başımı Stefan'ın dizlerine koydum.

İkiside bir süre ölüm sessizliğinde bana baktı. Ayağa kalkarak sessizliği Damon bozdu.
"Ben çıkıyorum." bardağı masaya bıraktı ve hızlı adımlarla evden çıktı.

"Elenayla sevişmeye gidiyordur." diye mırıldandım.

Stefan gözlerini devirdi ve beni iterek ayağa kalktı.

"Ne dedim şimdi!?" diye dalga geçtim.

Stefan derince iç çekti "Sen evde misin?"

"Dışarı çıkıp Kol ile karşılaşmak istemiyorum."

"Pekala ben gidiyorum Caroline ufak bir parti düzenliyormuş yardımımı istemişti."

Başımı salladım ve ona öpücük gönderdim.

Öpücüğümü havada yakalarmış gibi yaptı ve göz kırparak evden çıktı.

Hızlıca ayağa kalktım, ne zaman abimler evde yoksa evin altını üstüne getirip neler var neler yok diye bakıyordum çünkü.

Koşar adımlarla ilk Damon'ın odasına girdim.

Çekmecelerini açtım içinde neler olduğuna bakmaya başladım.

İki üç t shirt ve ıvır zıvırdan başka bir şey yoktu. Zaten bir şey aramıyordum bana göre bir şey yoktu işte.

Çekmeceleri eski haline getirerek kitapların olduğu rafa doğru ilerledim.

Stefan'ın günlükleri tarih sırasına doğru dizilmişti "1940" yazan günlüğü aldım.

"Sanırım en son 30'lu yıl günlüğünü okumuştum." mırıladanarak ipini çözdüm.

İlk satırlarında göz gezdirdim evet bunda kalmıştım.

Günlüğü yatağın üstüne koydum ve raflara geri yöneldim.

Yeni kitaplar var mı diye inceledim ama yoktu tam arkamı dönecekken kolum günlüklere çarptı. Arasında boşluk kaldığı için tüm günlükler yere yıkıldı.

"S!ktir." hızlıca eğildim ve günlükleri tarih sırasına göre toplamaya başladım.

Gözüm bir günlüğün açılmış sayfasına takıldı. Sayfasının ortası yırtıktı. Günlüğü aldım kapağını incelemeye başladım. Tarih yazmıyordu. Hem bu günlüğü daha önce görmemiştim.

Sen canavar değilsin/Kai Parker\Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin