6

593 77 93
                                    

Yeonjun, elindeki damla çikolatalı kurabiyeyi yerken bir yandan da araba sürüyordu. O sırada telefon çaldığında Yeonjun, Beomgyu'nun aradığını bildiği için hiç bakmadan telefonu açmıştı.

"Beom?"

"Yolculuk nasıl gidiyor? İyi misin?"

"Şehre varmak üzereyim, yol sakin. Bu yüzden beklediğimden kısa sürdü."

"Koyduklarımı yiyor musun?"

"Şu an elimde kurabiye var."

"Tamam. Şehre varınca haber ver."

"Aslında vardım. Buradan sonrasında yürüyeceğim, bir şeylerin gözümden kaçmasını istemiyorum."

Yeonjun, sınır kapısının önüne park ettiği arabadan çıkmış ve eşyalarını aldıktan sonra arabasının kapısını kilitlemişti. Telefonla konuşarak ilerlerken arkasında duyduğu ses yüzünden korkuyla bağırarak arkasını dönmüş ve Beomgyu'nun da paniklemesine sebep olmuştu.

"Hyung, iyi misin?"

"İyiyim, sadece korktum..."

"Neyden?"

Yeonjun, sesin nereden geldiğine bakarken yerde bir ölü kuş görmüş, ona doğru eğilip bir süre incelemişti.

"Kuş düşmüş. Yakınlarda birkaç tane daha ölü kuş var."

"Şehir sınırının içindeler mi?"

"Evet. Biraz daha dolanıp eve geçince seni arayacağım."

Yeonjun, telefonu kapatıp etrafa bakınmış ve ilerlemeye devam etmişti. Yolda gördüğü iki-üç insanla konuşmaya çalışmış ancak onlardan en ufak bir cevap bile alamamıştı. Şu an Beomgyu yanında olsa çok daha rahat edeceğine emindi ancak onu hiçbir şekilde riske atamazdı. Ailesinden bile daha yakın olduğu tek kişiydi sonuçta.

Yolda ilerlerken açık bulduğu bir markete girmiş, yiyecek birkaç şey aldıktan sonra çıkmıştı. Para ödemeden bir şeyler almak garip gelse de görünüşe göre bunu sorun edecek kimse yoktu. Bu yüzden kendisi de sorun etmemeye çalışıyordu.

Üç saatini yürüyerek geçirdikten sonra evine vardığında kapıyı açıp açmamak arasında birkaç dakika tereddüte kalmış, ardından derin bir nefes alıp evine girmişti. Çantasını kapının yanına bıraktıktan sonra sadece bir günde fazlasıyla özlediği anne ve babasını aramaya başlamıştı.

Beklediği gibi, oturma odasında öylece oturuyorlardı. Yeonjun'un onları bıraktığı yerde, aynı şekilde duruyor olmaları gözlerinin dolmasını sağlamıştı. Ailesi geçen bir günde normalden fazla çökmüş görünüyordu, bir şey yememiş veya içmemiş olmalıydılar. Aynı zamanda uyumamış gibi de görünüyorlardı. Bu yüzden Yeonjun mutfağa gidip kolay bir şeyler hazırlamış ve onların yanına getirmişti.

"Her ne kadar böyle olsanız da beni duyduğunuzu düşünüyorum. Biraz dayanın tamam mı? Beomgyu ve ben her şeyi halledeceğiz."

Yeonjun, babasına yemekten biraz uzattığında en azından tepkisiz kalmasını bekliyordu, beklediği gibi de olmuştu. Ancak her ne kadar beklediği bir şey olsa bile gözlerinin dolmasını engelleyemiyordu. Sonuçta ailesini daha önce hiç böyle görmemişti, nasıl davranması veya ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Bu çaresizlik de ister istemez ağlamasına yol açıyordu.

Orada uzun bir süre ağladıktan sonra zorla kendini toparlayıp kalkmış, kapının önüne koymuş olduğu çantasını aldıktan sonra yalpalayarak da olsa odasına gitmişti. Her ihtimale karşı kapısını kilitledikten sonra da telefonunu çıkarmış, Beomgyu'yu aramıştı.

Silent People (BeomJun) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin