2

736 99 42
                                    

"Günaydın baba, günaydın anne!"

Güne enerjik başladığını göstermekten çekinmeyen Yeonjun, oturma odasındaki anne-babasının yanına gidip yanaklarına birer öpücük kondurmuş ve onların oturduğu koltuğun karşısına geçip oturmuştu.

"Beomgyu ile konuştum ve bana sizi çok özlediğini söyledi. En kısa sürede sizi görmeyi istiyormuş."

Yeonjun, Anne ve babasının tepkisiz bir şekilde ona baktığını fark ettiğinde kaşlarını hafifçe çatmış, gergin bir şekilde sırtını dikleştirnişti.

"Kötü bir şey mi yaptım? Neden benimle konuşmuyorsunuz?"

Hiçbir şekilde yanıt alamadığında Yeonjun onlara yaklaşmış ve annesinin yüzünü ellerinin arasına almıştı. Hiçbir şekilde tepki gelmiyordu ve bu garip bir şekilde ona karşı binadaki Kim teyzeyi hatırlatmıştı. Paniklemiş olsa bile şaka yaptıklarını ummaktan başka elinden gelen bir şey yoktu şimdilik. Bu yüzden annesinden uzaklaşmış ve kapının önüne gidip askıdan aldığı montunu üzerine geçirmişti.

"Markete gidiyorum."

Yeonjun evden çıkıp yavaş adımlarla markete giderken normalde kalabalık ve gürültülü olan sokağın fazlasıyla sessiz olması dikkatini çekmişti. Çevrede dolanan tek tük insanlar da yavaş ve savsak adımlarla ilerliyordu. Yeonjun durumun iyice garipleştiğini hissederken kaşlarını çatıp markete girmişti.

Marketten aldığı birkaç abur cuburun parasını ödemek için kasaya gittiğinde kimse olmadığı için sıraya girmesine bile gerek kalmamıştı. Kasiyer ürünleri gerçekten yavaş bir şekilde kasadan geçirdikten sonra boş bakışlarını Yeonjun'un yüzüne diktiğinde Yeonjun parayı uzatmış, adam almadığında tedirgin bir şekilde geri almıştı.

"Parayı... almayacaksanız gideceğim."

Olumlu veya olumsuz herhangi bir yanıt gelmediğinde Yeonjun parayı cebine koyup aldığı poşetle birlikte marketten çıkmıştı. Yolda ilerlerken telefonu çaldığında Yeonjun ailesinden birinin aradığını düşünerek sevinse de Beomgyu'nun adını gördüğünde duraksayıp telefonu açarak kulağına götürmüştü.

"Beom?"

"Hyung, annen ve babanla konuştun mu?"

"Hayır, bir sorun var."

Yeonjun adımlarını birkaç metre ilerideki parka yönlendirirken duraksamış ve elini saçlarının arasından geçirmişti. Beomgyu ona endişeyle ne olduğunu sorduğunda ise sırtını, arkasında duran evin duvarına yaslamıştı.

"Çok sessiz. Annem ve babam çok gariplerdi. Markete gittim ve dışarıda kimse konuşmuyor. Çok garipler. Kim teyze gibi."

"Normal davranan tek bir kişi bile yok mu?"

"Yok."

Yeonjun sırtını duvardan ayırıp parka girdiğinde bankalardan birine oturmuş ve poşetten çıkardığı cips paketini, telefonu kulağı ve omzu arasına sabitledikten sonra açmıştı.

"Yanıma gel hyung. Eğer dediğin gibiyse senin de öyle davranmaya başlamanı istemiyorum. Hem daha iyi araştırırız. Ailen de endişelenirse seni arayabilir, değil mi?"

"Onları burada bırakıp gelemem..."

"Ben de seni orada bırakamam. Kıyafetlerini topla ve yanıma gel. Sana konum atacağım."

Yeonjun itiraz edeceği sırada suratına kapanan telefonla beraber susmuş ve telefonunu cebine koyup cipsini yemeye devam etmişti. Yedikten sonra kalkacak ve eşyalarını toplayıp Beomgyu'nun evine gidecekti. Başka bir seçim şansı yoktu ve dürüst olmak gerekirse seçme şansı olsaydı da korkusu yüzünden er ya da geç onun yanına giderdi. O gün yaşadığı gerginlik Yeonjun'a bir ömür yeterdi.

_____

Bölümler istediğim kadar uzun değil ama boş cümleler yazarak sizi sıkmayı da istemiyorum. Belki bölümlere daha fazla olay eklemeliyim😔

Silent People (BeomJun) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin