8

570 72 80
                                    

"Beom, neye bakıyorsun?"

Yeonjun, birkaç dakikadır öylece elindeki kitaba bakan Beomgyu'ya tedirgin bir şekilde sormuş ve uzanıp elini omzuna koymuştu. Beomgyu ise hâlâ sessiz ve donuk bir şekilde kucağındaki kitaba bakıyordu. Kısa bir süre sonra bir şey söylemek için dudaklarını aralamış fakat hemen ardından geri kapatmıştı. Bunu birkaç defa tekrarladıktan sonra ise sonunda zorla bir şeyi kontrol etmesi gerektiğini söylemiş, ardından kitabı da alıp odadan çıkmıştı. Yeonjun da onun peşinden gitmişti. Ne olduğunu merak ediyordu.

"Beom-"

"Hyung, ben gerçekten özür dilerim..."

"Ne için?"

Beomgyu, dudaklarını birbirine bastırıp çalışma odasına girmiş ve kitabı masasının üzerine bırakmıştı. Kitabın içinde resim olan sayfası açıktı ve Beomgyu gözlerini o sayfadan ayırmıyordu.

"Her şeyi düzelteceğim, tamam mı? Telafi edeceğim."

"Bana ne olduğunu anlatacak mısın?"

"Bu kitap,"

Beomgyu, başını kaldırıp Yeonjun'a bakmış ve kelimelerini toparlayabilmek adına kısa bir süre duraksamıştı. Ardından sesinin titremesine engel olmaya çalışarak konuşmasına devam etmişti.

"Bunu sana nasıl açıklayacağımı bilmiyorum... Bu siktiğimin şeyi bir büyü kitabı olabilir. Şehirde olan şey burada yazıyor. Her ne kadar karışık kelimeler olsa da anlattığı tam olarak bu."

"Ne?"

Yeonjun kaşlarını çatıp ellerini yumruk hâline getirmişti. Beomgyu'nun söyledikleri çok saçma geliyordu. Yani kim inanırdı ki!

"Beom, kitabı sana baban verdi. Eğer öyle olsaydı sana neden versin?"

"Belki de bilerek yaptı hyung. Büyü olayları ile ilgilenmemizi sağladı ve sonra da bu boku verdi."

"Bunu neden yapsın ki?"

"Bilmiyorum. Sikeyim..."

Beomgyu sinirden ağlamamak için kendini sıkarken telefonunu eline almış ve kayıtlı numaralardan Seungjoo'ya ait olanı aramıştı. Telefon çok geçmeden açıldığında ise konuşmaya başlamıştı.

"Seungjoo hyung, siyah yarasa çiçeklerinin nerede yetiştiğini biliyor musun?... Sorun değil. Teşekkür ederim... Sonra açıklarım, görüşürüz."

Beomgyu telefonu kapattıktan sonra çalışma odasından çıkacakken Yeonjun'un bileğini kavramasıyla durmuş ve ona dönmüştü. Onu sorgulayacağını biliyordu ancak bir şey demeden gitmesi, açıkçası onun açısından daha iyi olurdu.

"Nereye?"

"İşim var, gitmem gerek."

"Nereye gidiyorsun?"

"Büyüyü durdurabilecek bir şey için siyah yarasa çiçeği bulacağım."

"Tamam, gidelim hadi."

Yeonjun odadan çıkarken bu sefer durduran taraf Beomgyu olmuştu. Bu denli tehlikeli bir yere Yeonjun ile gidemezdi. Evet, şehre göndermişti ancak bu daha farklıydı. Ona tamamen yabancı olan bir yere gitmesine asla izin vermezdi.

"Hayır. Tek gideceğim."

"Güvenli bir yer değil, değil mi? Ben de geleceğim."

"Ben seni tek gönderiyorum ama!"

"Ne yapabilirim? Sevdiğim adamı korumak için orada olmam gerek."

Yeonjun, Beomgyu'nun yüzüne doğru yaklaşıp konuştuğunda Beomgyu her ne kadar irkilmiş olsa da sakin kalmayı başarmış ve belli etmeden yutkunmuştu. Gözlerini kaçırmamak için direndiğini de belli etmemeye çalışıyordu ancak bu durum, Yeonjun'un dikkatinden kaçmamıştı.

"O zaman benim sevdiğim adam da bundan böyle tek başına şehre falan inemez."

"Sevdiğin adam?"

Beomgyu onaylar şekilde başını salladığında kendini zorla da olsa toparlayan Yeonjun olabildiğince geniş bir şekilde gülümsemiş, dudaklarını Beomgyu'nun yanağına bastırmıştı.

Yani öyle yapacaktı. Beomgyu kasıtlı olarak yüzünü o tarafa çevirip dudaklarının birleşmesini sağlamış olmasaydı.

Beomgyu hiç beklemeden Yeonjun'un üst dudağını dudaklarının arasına aldığında Yeonjun da onun alt dudağını kavramış, tutku dolu bir öpüşme başlatmıştı. Başlarda oldukça sakin giden süreç sadece birkaç saniyede bir tık hırçınlaşmış ve şehvetle dolmuştu.

Yeonjun'un elleri Beomgyu'nun belini sıkıca kavramış, Beomgyu'nun kolları ise Yeonjun'un boynuna dolamıştı. Yeonjun fark etmeden Beomgyu'nun belini okşadığında Beomgyu'nun bedeni kasılmış, elleri Yeonjun'un tişörtünü olabildiğince sıkmıştı. Yine de Yeonjun'un dudaklarından uzaklaşmak istemiyordu. Şansları varken tadını çıkarmalıydılar.

Uzun bir sürenin ardından iki taraf da her ne kadar istemiyor olsa bile nefesleri tükendiği için dudaklarını ayırmak zorunda kalmıştı. Yine de aralarında milimler dışında herhangi bir mesafe yoktu.

Yeonjun, kapatmış olduğu gözlerini aralayıp Beomgyu'ya baktığında Beomgyu da aynısını yapmış, bir süre sadece birbirlerine bakmışlardı.

"O zaman beraber gidelim."

"Evet, bu en iyi karar."

Bakışmanın sonrasında yapılan kısa süreli konuşmadan sonra ise ikisi de kendi odasına çekilmiş ve gitmek için hazırlanmaya başlamışlardı.

_____

İlk olarak bölümü geç attığım için özür dilerim😔 Aklımda şu an fic için belirli bir son yok ve bunu da hesaba katarak yazmam gerekiyor. Bu yüzden bölümü birkaç kez silip en baştan yazdım😓

Neyse, en azından birleştiler artık kurguya tamamen odaklanabilirim✋🏻

Silent People (BeomJun) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin