Üçüncü Bölüm-''Karganın Saklandığı Dalgakıran.''

20 4 6
                                    

Üçüncü Bölüm-''Karganın Saklandığı Dalgakıran.''

Tamino- Indigo Night.

Hozier- In The Woods Somewhere.

Vega- İz Bırakanlar Unutulmaz.

Karın üzerine işlenmiş bir suçun delili olduğunu belli eder şekilde yayılan kan, koşarak geldiğim bu ormanda bıraktığım ayak izlerinin içini dolduruyordu. Gecenin karanlığında kan, tıpkı onunla tanıştığımda ölen hayvanın kanı gibi katran rengindeydi.

Korku ensemdeydi ve benimle hiç bilmediğim bir oyun oynamak istiyordu.

Siyah ağaç silüetlerinin arasında gördüğüm silüet ile durdum, kim olduğunu biliyordum. Oydu. Sapasağlamdı ki bu bir iç çekmemi sağladı. Sesi duyup herkes kendini sokağa attığında ormana girmek için istekli olan bendim, Hikmet ve İpek girmemem için çabalasa da inadım onları yenmişti. Bahsettiği düşmanın onu vurduğunu düşündüğüme inanamıyordum.

Hatırlamam için bir anahtar olacak olan adamı bu kadar çabuk kaybedemezdim, değil mi?

"Az sonra sırtından vurulmuş gibi üzerime bayılmayacaksan, tüfek sesi buradan gelmedi?" Tolkun'un attığı adım kanla karışıyordu. Burada yalnız bir burun kanamasından kalan damlalar şeklinde olan kanın daha fazlasının olup olmadığını merak ettim.

"Tüm ormanı dolaştım," dedi ve şimdi iki adım ötemdeydi. "Tüm ormanı." Sesine yansımış bir öfke vardı. "Bir an seninle alakalı olduğunu bile düşündüm, kan izlerini takip ettim ama hiçbir şey yok. Tek bir iz bile."

Arkasını döndü ve karanlığa baktı. "Tek bir iz."

"Anlamadım, bir iz mi olmalıydı?"

"Eğer bir ses duyarsan, Şura," dedi gözleri benimkilerle buluştuğunda. "Sarkıt'ta gecenin bir yarısı, nedensiz bir tüfek sesi duyarsan benim dışımda birinden, bil ki bu normal değil. Çünkü bu şehirde herkes birbirinden habersiz bir hayatta kalma oyunu oynuyor ve bazılarının kargaları, benimle saklambaç oynamaya kalkıyor."

Pekala, dediklerinden hiçbir şey anlamadığım açıktı.

"Herkesin kendine ait bir oyunu olduğunu söylüyorsun," derken gözlerim onun ellerine kaydı. Ardından tekrar gözlerine. "Kendine ait bir düşmanın olduğunu da. Hatta seni kurtardığımı söylüyorsun, seni sorgulamak yerine senden bir şey isteyebilir miyim?"

"Dinliyorum."

"Hatırlamama yardım et."

Ağzımdan isteğimin dışında çıkan bu sesler, hatırlamak için çırpınıyordu. Gözlerimizin buluştuğu o kısa anda gözlerinde saklanan karganın kısa bir an kanat çırpıp, ormanın derinliklerine saklandığını düşündüm. Cevabını duyamadım çünkü ormanın içinde birden çok ayak sesi yayıldı.

"Şura!" gelen ses İpek'e aitti. "Neredesiniz?"

Endişe dolu sesi ormanın içine uymuyordu, buradaki yırtıcılar onun aydınlığını yutacaktı sanki.

"Geliyoruz! Burada bir şey yok!"

Cevabını alamadığım sorular dışında.

Biz adımlarımızı attıkça ağaçların üzerindeki kanatlı hayvanlar ürküp uçuyordu. Ya da konuşmamızın sonuna geldiğimiz için sıkılmışlardı.

Tolkun benden bir adım önde, gölgesi bir ağacınkini andırır halde yürürken simsiyah kabanı rüzgarlı havada geriye doğru süzülüyor, bu da ona mistik bir hava veriyordu. Küçük bir an, düşman dediğinin kendisi olabileceğini düşündüm.

EKİN KARGASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin