13. bölüm: "kabul görülmemiş nedenler"

1.2K 165 143
                                    

Suho'dan duyduklarımdan sonra onu hırpalamamak için kendimi çok zor tutuyordum. Bana Baekhyun'un benim için koruma tutmak istediğini söylemişti. Üstelik bunu sırf güçlü olduğu için Suho'dan istemişti. Hiç bu kadar aşağılanmadığımı düşündüren alaycı bakışları hala üzerimdeydi. Tam yakasına tekrar yapışmak üzereyken Baekhyun geldi.

"Chanyeol? Ne oluyor burada?" Havada asılı kalan elimi indirip derin bir nefes aldım ve geriye çıktım. Suho toparlanıp Baekhyun'un karşısına geçmişti. Az önce söylediklerini hatırladıkça deliriyordum. Baekhyun'un onunla sevgili olacağına inanıyordu.

"Chanyeol'e aramızdaki meseleden biraz bahsetmek zorunda kaldım. Kusura bakma, çok üzerime geldi."

Şaşkınlıkla arkamı dönüp Suho'nun ukala tavırlarına baktım. Yanlarına giderken Baekhyun'un suçlu gibi dudak kemirdiğine şahit olmuştum. "Ne diyor bu herif, Baekhyun? Benim için koruma tuttuğun doğru mu?" Sakinleşmeye çalışırken daha çok sinirlendiğimi fark etmiştim. Baekhyun'un suskunluğu da duyduklarımı teyit ediyordu. Bu duruma inanamıyordum. Baekhyun neyden bu kadar korkuyordu?

"Suho... Hani aramızda kalacaktı? Neden böyle yaptın?" Bana bir cevap vermek yerine Suho'ya sitem etmesi iyice sinirlerimi bozmuştu. Herhangi bir kıskançlığım yoktu ikisine karşı. Sadece Suho'nun açık açık bana meydan okuduğunu bildiği halde ondan yardım istiyor olması canımı sıkıyordu.

"Affedersin, Baek. Bir an boş bulundum." Suho'nun anında mağdur edebiyatına geçmesine şaşırmamıştım. Ne ara bu kadar değiştiğini anlayamıyordum. Eski arkadaşım gibi değildi, hırs gözünü karartmıştı. "Ama biraz eksik anlattım zaten. Baekhyun yalnızca senin için değil, annesi için de bir koruma istemişti. Tabii ben Baekhyun için endişelendiğimden ona da bir tane ayarladım."

"Hala ne konuşuyorsun sen? Bizi korumak sana mı düştü?" Bana dönüp büyük bir soğukkanlılıkla Baekhyun'un planlarını anlatmaya devam ediyordu. Suho'nun, Baekhyun'un özel hayatına bu kadar girmesi hiç iyi bir fikir gibi gelmiyordu. Baekhyun'un ona ne anlattığını, neden koruma tutmak istediğini söylediğini merak ediyordum. "Baekhyun? Duyduklarım için bir açıklaman var mı?" Elimden geldiğince sakin bir tavırla sorduğumda başını sallayıp elimi kavramıştı.

"Hadi biz biraz yukarı çıkıp konuşalım." Dedi evin kapısına çekiştirirken. Son anda duraksayıp Suho'ya bakmıştı. "Seninle bu meseleyi daha sonra konuşsak olur mu? İstersen içeri girip diğerleriyle kahvaltı et." Hala daha nezaket göstermesine kocaman bir nefes vererek tepki vermiş, gözlerimi devirmiştim. Başımda büyücüler, cadılar da olsa o herifin beni korumasına ihtiyacım yoktu.

"Pekala, biraz vaktim var sanırım. Sonra görüşürüz." Kol saatine göz atıp el salladıktan sonra kafeye girdi. Vurdumduymaz tavırları beni deli ediyordu. Arkadaşlarımızdan önce Suho'ya evlendiğimizi açıklamamız daha sağlıklı olacakmış gibi geliyordu.

Baekhyun'la beraber yukarı çıktıktan sonra anahtarımla eve girmiş, kanepeye oturmuştuk. Sessizliği suçluluk doluydu, bana olan bakışları bile özür sözcükleri fısıldıyordu. Ben ise şaşkınlığıma şaşkındım. Baekhyun yıllar önce beni korumak için hayallerini terk edip gitmişti. Yıllar sonra da bütün korkularını bavuluna tıkıp geri gelmişti. Hala bizim güvenliğimizden emin olmaya çalışıyordu. Neye şaşırıyordum? Neye kızıyordum ki bu kadar? Neydi bu vicdanı öfkeyle örtbas eden, hangi renk bir örtüydü?

Suçum vardı. Suçlu gibi bakması gereken bendim. Milyonlarca kez özür dileyip, gözlerine bakmaktan utanması gereken asıl kişi bendim. O sözcükleri zamanında okumayıp gökyüzüne haykıramadığım için suçluydum. Biliyordum, kaderi değiştiremezdim belki. Baekhyun'un sekiz sene orada hapis yatmasını engelleyemezdim. Ama o sözcükler hiç yazılmamış gibi yıllarca onu suçlamam haksızlıktı. Ondan başkasına dokunmayacağıma yemin etmem gerekirken... Hepsi ona karşı büyük haksızlıktı. İşte ben buna katlanamıyordum.

acıtmışım canını sevdikçe || chanbaek [mpreg]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin