"Chanyeol? Nereden geliyorsun sen?" Kapıyı açtığım gibi Baekhyun'la karşılaşmayı hiç beklemediğim için biraz ürkmüş, tepkilerimi kontrole alıp kapıyı ardımdan kapatmıştım. "Depoda mıydın?" diye sordu arkama göz attıktan sonra. Gündüz vakti buraya girmem çok riskliydi ama kimseye yakalanmadan çıkmıştım.
"Evet, güzelim. Birkaç işim vardı." Gülümseyerek ellerimi boynundan geçirdim ve kafeye göz atıp Baekhyun'a döndüm. Ellerini belime yerleştirip gülmeye başlamıştı. "Senin erken aşermelerine karşı hazırlanıyordum. Soğuk hava deposundaki hazır pasta ve meyveler senin emrini bekliyor."
"Tatlı aşereceğimi nereden biliyorsun?" Kıkırdayarak elini yumruk yaptıktan sonra omzuma vurdu ve geri çekildi. Günlerdir bir şeyler aşermesini beklediğim için tetikte olmadığım söylenemezdi. Zhan fazla evham yaptığımı söylese de ben bunu sadece hazırlık aşaması olarak görüyordum.
"Hissediyorum diyelim." Sorusunu cevapsız bırakmadan geri çekildim ve elini kavrayıp içeri ilerledim. Hamileliğinin altıncı haftasında olmasına rağmen hala diğer hamile bireylerle aynı tepkimeleri yaşamıyordu ve bu da beni korkutuyordu. İçinde yaşadığı yoğun stresin farkındaydım. Sırf bu yüzden, bütün planlarımı alt üst etmiştim. Bütün önceliğim sadece ondan ibaretti.
İçeri girdiğimizde herkesin kendi yerinde olduğunu görmüştüm. Kafe fazla yoğun olmadığı için Baekhyun'u zorla da olsa bir masaya oturtmuş, dinlenmesini söylemiştim. Günlerdir yoğun bir halsizlikle başa çıkmaya çalışıyordu ve her an düşüp bayılmasından korkuyordum. Onu yalnız bırakmamak için elimden gelen gayreti gösterdiğim için günlerdir kafeden de ayrılamıyordum. Sırtımı Suho'ya verip bu işi halletmesini ummaktan başka bir çarem yoktu.
Sakinleştirici bir çay yapıp önüne koyduktan sonra karşısına oturdum. Telefonuyla ilgilenirken yüzü bir anda düşmüş, telefonu masaya bırakmıştı. Bir sorun olup olmadığını sormadan anlatmaya başlamıştı. "Linda için çok endişe ediyorum. Babam ikisini de zorla eve götürdüğünden beri sesleri çıkmıyor."
Parmaklarıyla oynamaya başladığında arkama yaslanmış, düşünceli bir ifadeyle onu izlemeye başlamıştım. Byun Yongsuk, beklendiği gibi kızını ve karısını o evde bırakmamış, gecenin bir yarısı ikisini de zorla eve götürmüştü. Depoda olduğum için korumaların aramasını yanıtlayamamıştım ve bu yüzden vicdan azabı çekiyordum. Ama dediklerine göre zaten her şey çok hızlı olmuştu. Yetişebileceğimi sanmıyordum.
"Baban Linda'ya bir şey yapar mı?" diye sordum endişeyle. Travmalarını anımsatmak istemesem de o adamın ne kadar şiddet yanlısı olduğunu biliyorduk. Bunun için endişe etmesi normaldi.
"Bilmiyorum. Daha önce ona vurduğunu görmedim çünkü Linda babama hiç karşı gelmezdi. Babam tüm öfkesini ve hırsını benden çıkardığı için Linda'ya sıra gelmezdi zaten. Ama şimdi emin olamıyorum. Umarım boşanmaktan vazgeçmemiştir."
"Merak etme, Jongin'e güvenebiliriz." Gülümseyerek birbirini ezdiği parmaklarına uzandım ve avuçlarımın arasına alıp okşamaya başladım. Jongin'e çok iyi hazırlanması için birtakım belgeler verdiğim için içim rahattı ama bunu henüz Baekhyun bilmiyordu. Zamanı gelecekti. "Bence Linda için ev bakalım, ne dersin?" Ellerini bırakıp heyecanla cebimden telefonumu çıkardım ve emlak sitelerini aramaya başladım. Olabildiğince gergin konulardan uzak kalmasını sağlamaya çalışıyordum.
"Başımızda bunca şey varken sırayı ev bakmaya nasıl getirdin? Anlamıyorum, Chanyeol. Fazla sakinsin."
Şaşkınlıkla başımı telefondan kaldırdım ve kuşkulu ifadesine bakıp sertçe yutkundum. Baekhyun'un zekasını hafife almış değildim ama onu nasıl kuşkulandırdığımı anlamıyordum. "Nasıl yani?" diye sordum gülümseyerek. Hala aptala yatıyor olmama sinirlenmiş gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
acıtmışım canını sevdikçe || chanbaek [mpreg]
FanficBen gençken iki erkek tanıyordum, çok yakın arkadaşlardı. Ama hep daha fazlası olmayı istediler. Birbirlerini seviyorlardı ama hiç fark edemediler. Karşındakinin ne söyleyeceğinden çok korkuyorlardı. Daha sonra onlar, farklı eyaletlere taşındılar. *...