29. bölüm: "bir psikiyatrist ile eş olmak"

1K 106 76
                                    

İşlerimi gece üçte ancak halledip odaya geri döndüğümden beri Baekhyun'un yanına oturmuş onu izliyordum. Sırtı dönük uyuyordu, dudakları hafif aralıktı ve arada bir şeyler mırıldanıp kuruyan dudaklarını ıslattığına şahit oluyordum. Elleri sık sık karnını okşuyordu. Kaşlarının sıkça çatıldığını görünce sancısı olduğunu düşünüp geriliyordum. Sonra mışıl mışıl uyuduğuna ve hiçbir sorun olmadığına kendimi ikna ediyordum.

Sırf bu döngünün içinde yaklaşık üç saatimi geçirmiştim. Uykumun olmadığını söyleyemezdim. Yorgundum ama yatağa girip uzandığımdan beri uyumak içimden gelmemişti. Sırtımı yatak başlığına yasladım, bacaklarımı üst üste bağlayıp öylece Baekhyun'u izledim saatler boyunca. Arada pencereye göz atıp derin düşüncelere de dalıyordum. Güneşin doğduğunun da bir saat sonra alarmın çalacağının da farkındaydım. Bugün hafta sonu olduğu için ikimiz de işe gitmeyecektik ama uzanıp alarmı kapatmaya bile tenezzül etmemiştim. Sadece Baekhyun'u izliyordum.

Zamanı düşündüm sabaha kadar. Daha hızlı ilerleyen bir kavrama şahit olmamıştım daha önce. Baekhyun'un hamile olduğunu bir paltonun cebinden çıkan kağıttan öğrendiğim zaman daha dün gibiydi. Şimdi çoktan altıncı ayını doldurmuştu. Bu süreçte bir sürü şey yaşamıştık. Bir kızımızın olacağını öğrenmiş, kızımıza bir isim bile vermiştik. Bir kedi evlat edinmiştik, ki terapistimiz bunun ikimize de çok iyi geldiğini gözlemlemişti. Yeni ve daha geniş bir ev kiralamıştık, bu da Sehun'un sayesinde olmuştu ama taşınmak için hala ufak tefek aksilikler gözümüzün önünde bekliyordu. Bebek doğmadan taşınabileceğimize inanıyordum.

Bunlar hayatımızda gelişen güzel gelişmelerden birkaçıydı. Bir de hangi kefeye koyacağımı bilemediğim gelişmeler vardı. Baekhyun'un babası altı yıllık bir hapis cezasına mahkum edilmişti ve altı yıl sonra karşımıza nasıl çıkacak korkusu yüzünden sevinememiştik bile. Evan gideli aylar olmuştu. Ondan haberim bile yoktu ama artık karşımıza çıkacağını pek sanmıyordum. Zhan ile aramız daha mı iyiye yoksa daha mı kötüye gidiyordu bilmiyordum. İşe başladığımdan beri kafeye çok az uğrayabiliyor, uğradığım zamanlarda da iş haricinde pek konuşmuyorduk. Bu durum da feci canımı sıkıyordu ama dile getirmekten korkuyordum. Her şey daha da sarpa sarmasın diye, bir şeyleri daha feci dağıtmayayım diye durduğum yerde bekliyordum.

Bir de birkaç hafta önce babamın Seul'e geri dönüp bana annem ve öz babamla ilgili anlattıkları vardı. Bunları sık sık düşünüyordum, düşünmekten kaçmıyordum ama bir karara vardığım söylenemezdi. O gün babamla konuştuktan sonra gözleri dolu bir şekilde annemin eve gelmesini beklemiştim. Ondan yaptıklarının hesabını sormak istemiştim ama gelmemişti. Akşama kadar beklememe rağmen gelmedi. Babamın her şeyi anlatacağını bildiği için miydi, yoksa yine umursamaz bir anne olmak istediği için mi bilinmez. Ama ben o labirentten içim dolu bir şekilde çıktığımdan beri annemi hayatımın her yerinden silmeye çalışıyordum. Bir daha karşıma çıkana dek –ki buna cesaret edeceğine pek inanmıyordum- yoktu hayatımda. Kızımın sadece bir büyük annesi, bir de büyük babası vardı. Başka hiç kimse yoktu ona tanıtabileceğim.

Düşüncelerimden kendime bir labirent daha oluşturmaktan korksam da düşünmekten kaçamadığım birkaç saati daha gözleri şişmiş bir halde geride bıraktım. Baekhyun alarmın sesiyle yavaş yavaş uyanmaya başlamıştı. Alarmın sesinden rahatsız olduğunu anlayınca da uzanıp alarmı kapatmıştım. Baekhyun'a doğru döndüm ve tamamen uyanmasını beklerken gülümsemeye başladım. Gece o kadar tatlı bir şekilde sızlanıp adımı sayıklayıp durmuştu ki bunları yüzüne vurmak istiyordum. Birkaç kez su istediğini söylemiş, su getirdiğimde de arkasını dönüp uykuya dönmüştü. Rüyasında bir şeyler aşerip hepsini tek tek sayıklamıştı. Sabaha karşı da bir kez kalkıp tuvalete gitmiş, uyanık olduğumu bile fark etmeden uykusuna geri dönmüştü. Hamilelikten miydi bilmiyordum, son zamanlarda uykusuna düşkün biri olmuştu.

acıtmışım canını sevdikçe || chanbaek [mpreg]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin