1.11

30 5 40
                                    




* Ay'ın Kayıp Oğlu *


... "En büyük yalanlar gördüklerimize değil zihnimizde kurduklarımızdır. Belki buna ön yargıda denilebilirdi. Ancak Tanrı her zaman zayıf bedene en büyük gücü verirdi. Nedeni çok açık değil mi? Güçsüzler bu Dünya'da ezilmeye ve ölmeye mahkumdur. Zayıf görünmek ve sürekli ağlamak bir insanın zayıf bir ruha sahip olduğunu göstermez. Tam aksi onun güçlü ve insanlara değer veren bir ruha sahip olduğunu gösterir. Katı insanlar da güçsüz ruha sahip değillerdir tabii ki ama kırılgan bir ruha sahiptirler. İşte tam olarak bu nedenden kendilerini katı gösterirler. Kırılgan olan ruhları paramparça olmasın diye. Güzel olanda budur aslıda, katı görünen kişinin kırılgan ruhunun parçalarını toplayacak olanda zayıf bedene sahip güçlü ruhlardır..."

Savaş çemberinin iç kısmındaki olayları Taehyung gözleriyle takip bile edemiyordu. HEİ'nin bu kadar güçlü olduğunu bilmiyordum. Ve bu yaralı haliydi. Ancak şu sıralarda gücü iyice azalmıştı. Tek sıkıntısı bu da değildi karşısındakinin gücü çok ilginçti Taehyung anlamak için baya çaba sarf etmişti. Sonunda anladığı şey önünde sanki kâğıt varmış gibi yazılar yazıyordu daha çok kara büyü gibi şeylerdi çünkü herhangi bildiği bir dile benzemiyordu. Bunu da Yoongi birkaç kez büyü yaparken duymuştu oradan tahmin etmeye çalışıyordu.

Ama turunculu son 15 dakikadır HEİ'nin adım dahi atmasına izin vermiyordu. O yazıları o kadar hızlı yazıyordu ki göz kırpma saliseleri içinde büyü çoktan gerçekleşmiş oluyordu.

Nasıl bu kadar hızlı olduğunu anlamak ve ona göre hareket etmek mümkün görünmüyordu. HEİ'nin de çok zorlandığı belliydi. Şu an Taehyung'u neredeyse sinirden ağlatacak olan hemen yanındakilerin HEİ'nin aldığı her darbede eğlenmeleriydi. Biraz ileride de Yuhwa savaşı izliyordu. Yüzü dümdüzdü. Buradan ne anlamalıydı Taehyung. Nasıl yazdığına odaklanmaya çalışıyordu. Ama baksa bile takip edemiyordu başını ve sonunu görüyordu onda da HEİ çoktan yeni bir yara edinmiş oluyordu. Yanındakileri duymak istemiyordu artık, öylesine acımasızdılar ki...

"Savaş başlayalı ne kadar oldu?"

"İki saat olmak üzere."

"İyi bile dayandı, şu insana bak sanki anlayacakmış gibi dikkatle izliyor."

"Sonuçta sevgilisi bırak ölmeden önce görebildiği kadar görsün."

"HEİ'nin ölmesini asıl bu sebepten istiyorum. Cidden mide bulandırıcı."

Taehyung alt dudağını anlık bir sinirle ısırmıştı, ağzına gelen yoğun bir kan tadıyla yüzünü buruşturdu. Arkasındakilere hızla döndü. "Madem bu-bu kadar güç-lüydünüz... onunla neden siz savaş-madınız.?" Sorusunu Yuhwa da duymuş gülmüştü. O gülene kadar bu kadar yakına geldiğinin farkında bile değildi. "Cidden çeneniz bu kadar güçlüyken neden siz savaşmadınız?" bu sefer soruyu Yuhwa sormuştu.

Gülen kişilerin az önceki eğlencesi sessizliğin esiri olmuştu. Taehyung artık savaş alanına bakamaz olmuştu. HEİ'nin ağzı yüzü kan içinde kalmıştı. Onun gücü görünür değildi karşı tarafı etkiliyordu ama etkisi altına alacak kadar HEİ de güç kalmamıştı.

Son yazdığı büyüde HEİ dizlerinin üzerine düşmüş tek eliyle göğsünü tutuyordu. Savunmasızdı. Ve karşında ki onun ayağa kalkmasını bile beklemeden tekrar saldırdı. Taehyung boğazı parçalanırcasına bağırdı sanki ona yardımı olacakmış gibi "YAPMA! Ö-ölücek..."

Ağlamaktan gerçekten nefret ediyordum gözyaşlarımdan onu artık net bile göremiyordum. Yüzü yaralar içindeyken kalbimdeki baskı o kadar artmıştı ki canım olduğu yerde çıkıverecekti sanki. Midem bulanıyor, başım öyle dönüyordu ki ayaklarımın altından yer kayıyordu.

ƅʅυє ʌɲɗ ʛɾєɣ {тαєкσσк}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin