1.14

14 6 13
                                    




* Derin Acıların Dokunuşu *


... "Korkuların bile bir bedene ait olamadığı zamanlar vardır. Yaralı ruhların duygusuz ve acımasız olduğu anlar. Duyguların bedenleri terk ettiği nadir anlarda bizi toparlayacak kişileri ararız belki yanlış seçimler yaparız belki de en doğru kararları o anda veririz. Piyanonun telleri kadar gizlidir bazı duygular. Yapboz gibi tamamlanmak isteriz bedenlerimizi de Tanrı tam olarak böyle yaratır, eşsiz ve kendine ait. Onu tamamlamak ve arzulara boyun eğmekse tamamen kusursuz işleyişin saatinin hep aynı yerde bozulduğu dakik bir saat gibidir..."

Kadehi içtiği andan itibaren tamamen farklı hissediyordu Jungkook. Bedeni yenilenmeye başlamışçasına başı ağrıyordu. Günlerdir kanayan iyileşmeyen kanadı bugün daha çok ağrımaya başlamıştı. Yanındaki HEİ'ye söyleyip diğer taraftaki terasa çıkmak için hareketlendi. Soğuk hava kendisine iyi gelecek tek şey gibi acele ediyordu. Kalbinin içi yanıyordu resmen, neydi bu?
Kalbi atmayan bir beden neden kalp ağrısı çekerdi ki?
Hızla ilerledi. Terasın girişindeyken, terasta siyah elbiseli gri saçlı biri vardı. Etrafı süzen. Çekinmeden çıktı terasa o bedenin birkaç adım ilerisine korkuluklara yaslandı. İçine derin derin soğuk havayı çekti. İçindeki yangını söndürmek için ancak o rüzgâr, alevi daha da harmanlıyordu. Yanındaki kişinin gözleri üzerinde dolanıyordu, hissedilir bir şekilde.

Ona baktığında maskeden görünen büyük şaşkınlık dolu gözlerine baktı. İyi olup olmadığını sordu ama hiçbir şey söylemedi karşısında ki.

Gözleri tanıdık bir manzara gibiydi özlemle izledi. O bakışlar onun göz yaşları, sanki içinde ki yangını da söndürüyordu. Biraz daha inceleyince kolunu sıkı sıkı tuttuğunu fark etti. Olduğu yerde yalpalayan bedenine baktı sanki iyi durumda değildi. Yakınlaşmak istedi ama çekingen beden geriye adımladı. Jungkook içini bu derece huzur veren kişinin beline uzandı, kendine doğru çekti. Şaşkınlıkla açılan ağzı, etraftakilerden canlı tonda teni, pembe tonlarında dudakları, mavi ve yeşilin en canlı karışımı gözleri ve soluk gri saçları... ömründe kaybettiği kendini bulduğu gözlerde takılı kaldı.

Kendine çekmesinin etkisiyle karşısındakinin elleri kendisinin omzunu tutmuş, tuttuğu yerlere kan izlerini bırakmıştı. Az önce tuttuğu korkuluklarda ki kan izleri de dikkatini çekiyordu. Kendisinin yaralarını saran beden, ondan daha fazla yaralıydı. Sanki kelimelerin ağzından dökülmesine gerek yoktu. Bakışları kuracağı her paragrafı ifade ediyordu ona. Yaralı kolunu iyileştirip kendini ona bağlamak istedi, Jungkook. Gözlerinden akan yaşlara rağmen hala Jungkook'u net görmeye çalışıyordu Taehyung. Onun neden burada olduğunu bile anlamamıştı Riona mutfağın terasına çıktıktan bir süre sonra yanından içeride tanıdığı birini görmüşçesine hızla ayrılmıştı. Daha sonra garip donuk bir ifadeyle ve elinde de bir kadehle geri dönmüştü. Taehyung'a "İçinde ne olduğunu sorma ve iç." diyerek sert bir sesle çıkışmış, Taehyung bu değişikliğe anlam verememişken itiraz edeceği zaman kadehi ağzına zorla dayamıştı. İlk yudumdan sonra yemek borusu çayır çayır yanmaya başladığı sırada kadehi içmemek için ittirdiğimde Riona engel oldu. Kadehin tamamını öleceğini hissederek içerken bir anda arkadan onu çağıran biriyle konuşup "Beni burada bekle." Diyerek hızlıca o kişinin yanına gitti. Orada öylece kalakalmıştı. Ne içtiğini karanlıkta seçememişti. Koyu rengi ve demirimsi tadı öyle mide bulandırıcıydı ki başı eskisinden daha çok dönüyordu. Kendisine neden böyle davrandığını çözemişken az önceki durumundan daha kötü hale gelmişti. Göğüs kafesinin içi yanıyordu sanki. Acılarını bir nebze unutmak için terastan karanlığa doğru kaydı gözleri.

Bir süre sonra düşünceler bir kara bulut gibi zihnini sarmaya başlamıştı. Taehyung o balkonda ölmeyi o kadar çok düşündü ki her şeyin bir an önce bitmesini istiyordu artık. Atlamak ya da o hançeri gerçek amacıyla kullanmak için. Gökyüzüne baktığı an Tanrı'ya yalvarırcasına bir işaret istedi eğer ölmesi gerekiyorsa ona bunu belli edecek bir işaret... o sırada atmasını istemediği kalbini daha çok attıran adeta yaşam bahşeden o kişi çıkageldi. Şaşkınlığını saklayamıyordu artık, tüm ırkına düşman olan kişi mi kurtarıcısıydı? Ölmeyi gerçekten de hak etmiyor muydu? Ona parlayan beyaz gözleriyle bakan kişinin yanağına koydu elini. Jungkook bu hareketle onun eline yasladı kafasını sevilmek isteyen bir yavru tavşan gibi. Okşadı yüzünü Taehyung, dudakları bu büyülü dokunuşlarına birini daha eklemek için yüzüne yakınlaştı, gözleri kapalı olan Jungkook bu dokunuşla araladı gözlerini.

ƅʅυє ʌɲɗ ʛɾєɣ {тαєкσσк}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin