Jus Primae Noctis BL (TR Çeviri ) TAMAMLANDI

Jus Primae Noctis Cilt 2, Bölüm 10

***

(+18 uyarı !! rızasız eylem, şüpheli rıza )

Rahatsız olanlar Lütfen Okumasın !!

Bulanmu Sarayı'nın lüks balo salonunda ikinci kez durdu, ancak Walker hala bu yerin savurganlığına ve gerçeklikten kopma atmosferine alışkın değildi. En başından beri, göze çarpmayan bir köşede garip bir şekilde durdu ve elinde olan viski neredeyse el değmemiş kaldı.

Ona eşlik etmek için yanında kalan Wiltshire, hala yüksek toplumda suya giren bir balık kadar rahat davranıyordu. Zarif bir tavırla, zaman zaman merhaba demek için ona gelen aristokratlarla sohbet etti ve aynı zamanda Walker'a sürekli olarak bir şarap ve atıştırmalık akışı getirdi, yalnız hissedeceğinden endişeliydi, çünkü çok yersiz hissetti.

Marquess'in özenli tutumu, genç aristokrat bayanların Walker'a daha fazla dikkat etmesini sağladı. Onların hesaplarına göre, böyle ünlü bir aileden gelen Wiltshire Marquis, böyle bir bağlılığa sahip birini bekliyorsa, o zaman bu kişi kesinlikle yüksek bir statüye sahip olmalıdır. Ayrıca, Walker'ın yüksek toplumda çok nadiren görülen engebeli yüz özellikleri ve güçlü fiziği, gizemli cazibesini daha da çekici hale getirdi, öyle ki, İskoç ve Marquess'in durduğu odanın göze çarpmayan köşesi zaten mevcut bayanların gözlerinin en çok çekildiği yerlerden biri haline geldi.

Bu geceki balo, Prenses Caroline'ın on dokuzuncu doğum gününü kutlamak için görünüşte verildi, ama aslında, sevgili kızının korkularını yatıştırmak için Prens Regent tarafından organize edildi. Aynı zamanda, prensesin aniden aylarca halkın gözünden kaybolmasının bir sonucu olarak her yerde ortaya çıkan söylentileri susturma hedefine ulaşmak için de hizmet etti --- tam da bu nedenle, Prens Regent Londra'daki hemen hemen her tanınmış ve saygın kamu figürünü davet etmişti. Sonuç olarak, sahne, güzel giyimli beau monde ile dolu, gürültü ve heyecanla doluydu.

Prenses geldiğinde top doruk noktasına ulaştı, muhteşem bir şekilde giyinmişti-elmas ve incilerle kaplı görkemli bir lavanta elbisesi giymişti ve yavaş yavaş uzun spiral merdivenlerden aşağı inerken trenini desteklemek için iki hizmetçiye ihtiyaç duyuyordu. Giydiği elmas taç, yığılmış saçlarına sokuldu, ışıkla parladı ve Walker, kendi omzuna yaslanırken ağlayan zayıf genç bayan olarak onu neredeyse tanıyamadı.

"Marquess Wiltshire, Bay Robinson, partime hoş geldiniz."Tüm topluluk tarafından bakıldığında, Prenses Caroline zarif bir şekilde Wiltshire ve Walker'a doğru süzüldü ve hoş bir ritim ve mükemmel bir telaffuz ile bir sesle hoş karşılandığını dile getirdi.

Aniden, gözlemciler arasında fısıldayan tartışmaların sesleri sürekli olarak kulaklarına ulaştı - - - asil bir doğuştan olan Wiltshire'ı selamlaması gereken önemli bir şey değildi, ama onurlu prensesin Walker gibi yabancı bir adamı kabul etmek için inisiyatif alması için, bu kalabalığın içindeki herkesi Walker'ın gerçek kimliği hakkında daha fazla spekülasyon yapmaya yönlendirdi.

Walker o kadar gergindi ki eli hafifçe titriyordu, ama neyse ki, Marquess şarabı vücuduna dökmesini önlemek için bardağı elinden aldı. Prenses zarif bir şekilde elini uzattığında, Walker Wiltshire'ı taklit ederek, hafifçe bükerek ve dantel eldivenle kaplı ince beyaz koluna hafif bir öpücük koyarak kendini meşgul etti. Düzleştiği zaman, öfkeyle kızarıyordu ve Wiltshire'ın ona gözlerini sert bir şekilde yuvarladığını bile fark etmedi.

"Marquess Wiltshire ve bu Bay Walker Robinson'a, kızımın ciddi hastalığından kurtulabilmesi sayesinde. Minnettarlığımın bir işareti olarak, büyük meşe Malikanesini [1] Wiltshire Markizine bir hediye olarak sunacağım ve Majesteleri adına Bay Walker Robinson'a bir şövalyelik vereceğim."Prens Regent yüksek sesle ilan etti, Walker'ı o kadar şok etti ki şaşkına döndü.