"Hoseok birini mi bekliyordun?" çalan kapıyla annem bana seslenmiş "Hayır." diye mırıldanırken kapıyı açmıştım. Gördüğüm yüzle şokla ona bakmış annemin duymadığından emin olduğum sesimle "Senin burada ne işin var?" diye tıslamıştım. Yoongi her zaman ki sırıtışıyla bana bakarken sinirlenmemek için derince nefes almıştım. "Ders çalışacaktık hani? beni eve almayacak mısın yoksa?" tam reddetmek için ağzımı açmıştım ki annemin sesiyle ikimiz de ona döndük "Hoseok? Arkadaşını neden içeri davet etmiyorsun canım?" Yoongi'nin sırıtışı büyürken "Müsait değiliz ya anneciğim? Hem Lisa'lar gelecek dedim hani?" annem yalan söylediğimi fark etmiş olacak ki sırıttı geçen evi toplamamamın cezasını vermek istermiş gibi "Odana çıkarsınız canım neden müsait değiliz? Hem sonradan bana demedin mi Lalisa ve Jungkook alışverişe gidecekmiş diye?" bir bir yalanlarımı ortaya çıkarmıştı. Yoongi gülmemek için dudaklarını birbirine bastırmıştı. "Müsait değilseniz okulda ders çalışabiliriz Hoseok. Hiç sıkıntı değil." Annem Yoongi'nin üzgün sesini fark etmiş olacak ki beni kenara ittirmişti. "Geç canım ne müsait olmaması? Hoseok arkadaşınla beni tanıştırdıktan sonra odanıza geçin güzelce ders çalışın tamam mı?" Yoongi anneme bakıp gülümsedikten sonra bana dönmüş ve göz kırpmıştı. "Min Yoongi bizim okulda ve arkadaşım değil. Görüşürüz anne." Annemin bir şey demesine fırsat vermeden Yoongi'nin kolundan tutmuş ve odama sürüklemiştim. Sakince odamın kapısını kapatmış sinirlenmemek adın birkaç saniye gözlerimi yummuş ve nefes almıştım. Arkamı döndüğümde Yoongi Lisa'lar ile olan fotoğraflarıma bakıyordu. "Ne istiyorsun açıkça söylesene? Bıktım senden çünkü." Yoongi beni takmamış Taehyung ile olan fotoğrafımızı eline almıştı. "Arkadaşın değilim demek. Çok kırıldım haberin olsun." "Canımı sıkmaya falan mı geldin? Okulda yeterince sıkıyorsun yeter bence." Yoongi elinde ki fotoğrafı yerine bırakmış bana doğru gelmeye başlamıştı. Merakla ona bakarken "Annene kesinlikle sevgiliyiz demeliydim." diye mırıldanmış beni duvara yaslanmaya zorlamıştı. Birkaç dakika bakıştıktan sonra kahkaha atmış "Yüzünün halini görmeliydin. Aşırı tatlısın." dediği şeyle odada sessizlik olurken şaşkınlıkla ona bakmıştım "Şey yani, neyse." itirafını toparlamaya çalışması ama becerememesine gülmüş göz göze gelince ise hemen toparlanmıştım. "Ee ne zaman gitmeyi düşünüyorsun?" yatağıma uzanırken "Keyfim ne zaman isterse." diye mırıldanmıştı. Sabır dilenircesine yukarı bakmıştım. "Uzanmasana o pis kıyafetlerinle yatağıma!" baygın gözlerle bana bakmış, "Ya sen iki dakika susmayı bilmez misin Hoseok? Sadece iki dakika ya!" "Benim evim değil mi istediğim zaman susarım sana ne?" "Ne yaparsan yap ya." "Yapıyorum zaten." "İyi." "Sana iyi!" "Ne güzel anlaşıyorsunuz öyle." Babamın sesiyle kapıya dönüş ardından Yoongi'ye geri dönmüştüm, uzadığı yerden ayaklanmış masum bakışlarla babama bakıyordu. "Biz böyle anlaşıyoruz baba? Ve kapı çalma diye bir şey var haberin olsun yani." babam bana bakıp sırıtmış o beklediğim rezil etme evresine yavaş yavaş geçmişti. "Hoseok? Annene okuldan arkadaşım demişsin ama sevgilin falansa bana söyleyebilirsin biliyorsun." Babamın dediği şeyle gözlerim büyümüş, şaşkınlıkla ona bakmıştım. Yoongi arkadan kısık sesle kıkırdamış, yine de babamın duymasını sağlamıştı. Babam kaş göz yaparken "Ne sevgilisi baba? Her eve getirdiğim arkadaşımı neden sevgilim sanıyorsunuz siz?" "Başka arkadaşında mı geldi?" "Sussana sen." babamın kahkahasıyla ters bakışlarımı ona döndürmüştüm. Ağzına fermuar çeker gibi yapıp bana göz kırpmıştı. "Yoongi, birazdan akşam yemeği yiyeceğiz. Kesinlikle kalmalısın." "Siz nasıl isterseniz Bay Jung." babam son kez bana göz kırpıp odanın kapısını sakince kapatıp çıkmıştı. "Hayatım! Biricik oğlun sonunda sevgili yapmış!" sesiyle birlikte Yoongi kahkaha atmış ben ise utançla yüzümü kapatmıştım. "Sus! Tek kelime etme bile!" "Bir şey demedim ya." "Hâlâ gülüyorsun Yoongi! Dayak mı istiyorsun?" O da babam gibi ağızına fermuar çekiyormuş gibi yapmıştı, "Of! Bıktım hepinizden! Lisa gel kurtar beni ne olur!" O sırada telefonumun çalmasıyla Lalisa'nın aradığını görmüş "Yuh! Kız duydu gerçekten de." diye mırıldanmıştım. Yoongi bu tepkim üzerine kıkırdamış, yatağımda uzanmaya geri dönmüştü. "Efendim Lisa?" "Ee sen söylemedin mi ismimi?" "Ne?!" "Şaka yapmıştım tuttu mu cidden? Jungkook görüyor musun kuzenin müneccim olmuş." "Ne oldu? Bana dön artık!" "He, şey diyecektim ya. Taehyung geldiği için satıldım Jungkook tarafından. Biliyorum burada olduğunu kes sesini." "Ee Lisa?" "Sen de gel." "Yoongi burada şansına küs." "Ne! Nasıl!" "Kapatıyorum Lisa dikkat et öptüm." Bir şey demesine fırsat vermeden yüzüne kapatmış, odada gezdirdiğim bakışlarımı Yoongi'de tutmuştum. Pürdikkat beni izliyor arada sırada gözlerini uzunca kapatıyordu. Uykusu gelmişti büyük ihtimalle. "Uyumak istiyorsan uyu. Ben seni kaldırırım." uzun bir süre bana bakmış omzunu silkmişti. "Israr ediyorsan." diye çatallaşmış sesiyle konuşmuş, battaniyemin altına girmişti. "Boş Boş ayakta durmak yerine uyumak istersen yanıma gelebilirsin, izin veriyorum." mırıldanmasından birkaç dakika sonra gerçekten boş boş ayakta dikildiğimi fark etmiş omuz silkmiştim. Yavaş adımlarla yatağıma ilerlemiş battaniyeyi kaldırmıştım. Baktığımda Yoongi gerçekten uyuyordu, uyurken mırıldanmasına gülümsemiş annemlerin bizi basmaması için dua ederek yanına uzanmıştım. Anında sıcaklığından mayışmış, kendimi uykunun kollarına bırakmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Golden Boy - Sope
FanfictionJung Hoseok Okulun gözdesi olmakla beraber öğretmenlerin de güvendiği biriydi. Ta ki öğretmenleri peşine Min Yoongi adında baş belası birini takana kadar.