||Kim Taehyung 3-3||

698 68 31
                                    

_

|Jeon Jeongguk|

Japonya

Misato / Saitama

Merkez

14 Aralık 1988

Omzumda ağrılık yapan kahverengi çantayı masama bıraktığımda sandalyeme geçmiş, masa üstü bilgisayarımdan en son çözünen davanın soruşturma davasının ses kaydını bulduğumda bir süre baktım.

Dinleyip dinlememek arasında gidip geliyordum. Junko'nun bulunmasının üzerinden tam dört gün geçmişti. Üç gün boyunca her tür tedavi uygulanmıştı kendisinde. İyileşmesinde ise en çok ailesinin payı bulunurken onu ziyaret ettiğimde ki gülümsemesi görülmeye değerdi. O bir çok zehirli otun arasında açan beyaz bir papatyaydı, kendisini ele geçirmek isteyenlere karşı köklerinden vazgeçmeyen bir çiçekti Junko.

Bu davanın ise davetsiz misafiri, ilk önce çok kısa ve detaysız bir şekilde sorgulanmış sonrada bir hastaneye kapatılmıştı. Akıl sorunları olduğu oradaki doktorlar tarafından da onaylandığında orada tedavi görmeye başlamıştı.

Üçüncü günün sonunda ise Ren ve diğer sorumlu dedektifler Junko'yu soruşturmuş, davanın artık tamamen kapatılması için sadece bir adım kalmıştı. O da hastanedeki adamın sorgulanmasıydı. Diğer dört oğlanın ise affsız yargılanması sonucunda müebbet hapise çarptırılmışlardı.

Kahverengi çantamdan çıkardığım kulanılığı bilgisayara taktığımda ses kaydının üzerine basmış, o sırada masada kollarımı birleştirip dudaklarımın hizasında birleştirmiştim. Kaydın başlaması ile hemen sonrasında Ren'in sesini duymuştum.

"Merhaba Junko. Ben Nakamura Ren. Saitama polis merkezinde görevli dedektiflerinden birisiyim. Beni hatırlıyor musun?"

Bir süre sessizlik olmuş, sonrada Junko'nun hırıltılı ve çekingen sesiyle cevap vermesini duymuştum. "Evet."

"Sana sadece birkaç soru soracağım. Seni yormayacağım, güven bana." Ren'in gülümsediğini ses tonundan anlarken aynı şekilde Junko'nun da, "Tabii." dediğini duymuştum. İşaret parmağımı dişlerimin arasına aldığımda dinlemeye devam ettim.

"Sana, orada neler yaptıklarını sormayacağım. Sadece birkaç basit soru. Kaçırıldığın güne dair bir kaç şey hatırlıyor musun?"

"Sayılır. O oğlanları tanımıyorum. Okuldan çıkmıştım, bisikletimle eve ilerliyordum. Sonra birden önümü kestiler. Bisikletime tekme atıp devirdiler, tekme atmaya, saçımı çekmeye başladılar. Sabırlı olmaya çalıştım, nasıl olsa benimle uğraştıktan sonra beni bırakırlar sandım..."Bir süre sessizlik oldu. Fakat hemen sonrasında Junko'nun titrek sesini duydum.

"...Ama bırakmadılar."

Birkaç hışırtı duydum. Ardından Ren gergin bir sesle konuştu.

"Anlıyorum, tamam. Sorun yok, bunlar geride kaldı. Artık güvendesi ve sağlıklısın değil mi? Hey, şuradaki çikolata kutusu sana mı geldi? Çok severim, sankıncası yoksa bir tane alabilir miyim?"

Ren'in konuyu değiştirmede kullandığı sevimli ses tonu Junko'da dahil beni de güldürürken birkaç hışırtı sonrasında Ren'in ağızlarının dolu bir şekilde, "Çok lezzetli. Sende yesene bir tane." dediğini duydum.

Gülerek biraz daha çikolata hakkında sohbetlerini dinledim. Bazı vakalarda bu çok yapılmasa da Ren'in Junko'nun kendisini iyi hissedebilmesi için arada konudan sapmasına karşı göz yumabilirdim. Kolay değildi belkide hiçbir zaman unutamayacaktı. Ama iyi hissedebilmesi için ellimizden geleni yapacaktık.

An Unexpected Guest in the Junko Furuta Trial✔ × TaeKook Three-ShotHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin