3. Bölüm - Karanlık Oda

68 6 6
                                    

Duyduğum sesle kendimi gözlerimi açma mecburiyetinde hissettim. Tam ellerimi yüzümden çekiyordum ki BAM !!! Kafama gelen darbe ile yere çakılmam bir olmuştu. Gözlerimi zar zor açmaya çalıştığımda gözlerimi açmıştım ama aslında açamamıştım. Bulunduğum oda şiddetli bir şekilde karanlıktı. Birden odada bulunan pencereden ani ve sert bir ışık geldi. Pencerenin önünde bana arkası dönük bir şekilde duran birş vardı. "Ne-nerdeyim ben?" dedim sakin bir sesle. Cevap gelmedi. "Napacaksın bana?" dedim yalvarıcı bir sesle. " Merak etme küçük seni yemem" dedi. Ben ona yalvarıyodum ve o ukalaca konuşuyordu. "Öldürecekmisin beni?" dedim. Kahkaha patlattı. "Ölmek için fazla güzelsin bebeğim"dedi. Neler oluyordu ? Çok korkuyordum. Hiç korkmadığım kadar çok. "YA SEN NE KADAR GERİZEKALISIN" diye bağırdım titrek bir sesle. "Şşşşt küçük sakin ol" dedi. "Küçük" Bu kelime bana Joseph'i hatırlattı. Joseph Morgan. "Eğer Joseph denen adamsan seni gebertirim" dedim. "No no no. Yanlış cevap bebeğim" dedi. "John brni bulur ve sana bunlar ödetir" dedim. Ellerini cebine koyup iç çekti. "Kesin öyle yapar" dedi. Niye bu kadar çaresizdim ? Buraya gelirken anneme dikkatli olacağıma dair söz vermiştim. Sözümü tutamamıştım. Annem nasıl olduğumu bilseydi çok üzülürdü. Annem. Sessiz geçen 3 dakika içinde o düşünceye dalmışken gözlerim doldu. Ağlamaya başladım ve çığlık attm. "Sakin ol ufaklık" dedi çığlığıma karşılık. "Seni burda kimse duyamaz". Bu umurumda bile değildi. "SENİ PİSLİK HERİF. SENDEN NEFRET EDİYORUM. ANNEMİ İSTİYORUM. ANNE LÜTFEN KURTAR BENİ. LÜTFEN" ağlamaklı çığlıklarımla birlikte boğazımdan hıçkırıklar kopuyordu. Bugüne kadar hiç ağlamamıştım, ve şu an deli gibi ağlıyordum. Ne ara bu kadar dolmuştum ben ? Bu kadar acı çekecek kadar çok mu yaşamıştım ? Ölmek isteyecek kadar çok mu acı çekmiştim ? Hani ağladıktan sonra uykun gelir ya. He işte. Bana da o olmuştu. Uykum ve çaresizliğimdrn başka hiçbirşeye sahip değildim. Uyumuştum. Kendime gelecek kadar çok. Uyandığımda pencereden ışık gelmiyordu. "Günaydın" dedi beni kaçıran kişi. "Gün aydı mı gerçekten ? Bu karanlık odada bunu söylemek için gerizrkalı olman gerekir ki zaten öylesin" dedim kendimden emin bir sesle. Kendime geliyordum. Ve o şiddetli ışık. Bunu kuruyormuydu ? Pencerenin karşısına geçip ellerini cebine koydu. "Beni bırakmayı planlıyormusun" dedim. Yanıma yaklaştı. Yüzğme doğru eğildi. Kalp atışlarım yükseliyordu. Kulağıma eğilip "Daha yeni başlıyoruz bebek. Ne bırakması?" dedi. Kabul edelim ki tok sesi fazlasıyla çekiciydi. Bana da yakışıklı katil şeysi mi olacaktı. Simona ! Diye uyardım kendimi saçmalamayı kes. Kalbim obkadar hızlı ve sert atıyordu ki o da duymuş ya da hissetmiş olmalıydı. Ufak güldü. Ve o anda dışarıdan bir ses geldi. Yanımdaki hızlıca diklendi "Kim var orda?" diye bağırdı. "HAKLISIN BEBEĞİM. HERŞEY DAHA YENİ BAŞLIYOR" dedi dışarıdaki, muhteşem bir aksanla. Kendimş James Bond filminin baş rolünde gibi hissediyordum. Ve bir bayılma seramonisine daha hoşgeldiniz...

İmkansızı SevmekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin