Oyunun Kazananı

511 65 16
                                    

Wonwoo gözlerini kapattığı gökyüzü altında açtı tekrar gözlerini. Ancak kıpırdayamadı yerinden. Etraf hala çok karanlıktı. Onu bulamadıkları için sevindi. Aklı biraz daha bekleyeceğini bildiğinden dolayı tekrar kendini kapattı.

Tekrar gözlerini açtığında gökyüzü yıldızlarına veda ediyordu. Gün doğmaya yakındı. Onu asıl heyecanlandıran şey ise etrafta onun adını haykıran seslerdi. Bir tane değildi. Bir sürüydü. Bağırıp burada olduğunu haykırmak istiyordu.

Artık yakalanıp yakalanmamak umurunda değildi. Çok üşüyordu. Üşümenin ve acının sona ermesini istiyordu. Tekrar kapattı gözlerini.
Üçüncü uyandığında ya da gördüğü rüyasında ki Wonu bunun rüya olduğuna emindi. Aynı yerdeydi. Başında Mingyu vardı. Gökyüzü artık iyice aydınlanmıştı. Artık sesleri de duymuyordu. Etrafında onlarca insan vardı. En güzeli de artık üşümüyordu. Acı hala onunla birlikteydi. Ona endişe ile bakan adama gülümsedi. Gördüğü rüya için Tanrı'ya şükrediyordu.

Son uyanışı daha önce bulunmadığı bir yerde oldu. Tahmin etmesi zor değildi. Yattığı beyaz örtünün üzerinde elini tutmuş adama baktı. Dibindeki koltukta uyuyakalmıştı. Gün onun için tekrar ağarıyordu. Jiyo da buradaydı. Başka bir köşede uyuyordu. Oyundan çıkmamıştı. Daha yanmamıştı. Boşta olan elini Mingyu'ya doğru uzatmak istese de daha önceden tanıdık olduğu omzundaki sızı kendini belli etti. İstemsizce ufak bir nida çıktı ağzından.

Diken üstünde uyuyan Mingyu duyduğu ince sese hemen gözlerini açtı. Saatlerdir uyanmasını beklediği adam sonunda uyanmıştı. Hemen ona yaklaştı. O kadar korkmuştu ki ona bir şey olacağına. Eğer Jiyo ona buluşmaya gittiğini haber vermeseydi belki daha kötü olacaktı her şey. Ancak geçe kalmadan aldığı buluşma haberi onun hayatını kurtarmıştı.

Kim Yoo Na kaçırdığı adamın elinden kaçması üzerine vurulmuş halde ormanda kaybolmasının başına daha fazla dert açacağını biliyordu. Böyle bir şey olabileceğini tahmin etmemişti ancak kendi ölümünü hazırlayan adamı bir başına ormanda ölüme bırakmıştı. Oradan kurtulamayacağını biliyordu. Hiçbir şeyden habersiz olaylardan sıyrılmayı planlarken Mingyu, Wonu'nun onunla buluştuğunu öğrenmesi üzerine başına gelebilecek en kötü şeyi yapmıştı. Ne var ne yoksa tek celse de satıp tüm o yüklü parayı bulduğu dört bir yana savurmuştu.

Ona yaşadığı villanın da gitmemesi için konuşmasını söylemişti. Beş kuruşsuz kalmaktan korkan Kim Yoo Na kolaylıkla ötmüştü. Ancak Mingyu bununla yetinmemiş onun tüm suçlarının çetelesini polise sunmuştu.
Ormanda kaybolduğunun sabahına karşı Mingyu, Jiyo ve arama kurtarma ekibi ile orman karış karış edilmişti. Sonunda bir ağaç dibinde fazlasıyla kan kaybetmiş halde bulundu. Mingyu o zamanki ona gülümseyişini hiçbir zaman unutabileceğini sanmıyordu. Şimdi hastanede bu yeni uyanmış halini de unutamayacaktı hiçbir zaman. Wonu ona soluk tenine rağmen gülümsüyordu.

"Oyunu kim kazandı?"

Kim Mingyu istemsizce gülümsedi. Ona sarılmayı çok istiyordu ancak bu şu an mümkün değildi. Jiyo bağırdı.

"Ölümden döndün ama sen hala kazananı mı soruyorsun?"

Arkadaşının yanına yaklaştı. Jiyo istemsizce ağlıyordu.

"Sana gitmemeni söylemiştim. Beni dinlemeliydin!"

Wonu onun bu haline gülümsüyordu. Kim Mingyu âşık olduğu adama tekrar âşık oluyordu. Parmağındaki yüzüğe baktı. En doğru kararı verdiğinden emindi. İlk gördüğü andan itibaren onun oyunu kurallarıyla oynamak isteyeceği tek kişi olduğunu biliyordu.

Hastaneden çıkması çok sürmedi ancak sargılı omzu yüzünden kolunu kullanamıyor bu sebepten de kendi işlerini bile göremiyordu. Mingyu eve gitmesine izin vermedi. Onun evine hatta onun odasına yerleşti. Jiyo bağıra çağıra kavga ede ede Mingyu'yu ikna edip iki üç gün onlarla kalıp arkadaşının iyi olduğundan emin olmak istedi.

Birkaç gün boyunca Wonu ona yardım etmek isteyen ikilinin kapışmasıyla dinlendi. Sonunda Jiyo, Mingyu'nun kapı kilitlemelerine, çelme takmalarına dayanamayıp gitti. Giderken laf atmaktan çekinmemişti. Mingyu onun üzerine titriyordu adeta. Omzuna değip canını acıtabileceğini düşündüğünden dolayı birlikte uyumuyordu bile. Jiyo gittikten birkaç gün sonra bu durum Wonu'nun canını sıkmaya başlamıştı. Kolunu rahatça hareket ettirmeye bile başlamıştı ancak hala uzak duruyordu Mingyu ondan.

Bir gece uyumaya gidince onun rahat etmesi için sırtına yastık koyan Mingyu'yu tutup çekti. Üzerine düşen bedenin kulağına fısıldadı.

"Benimle yanacağını söylemiştin ancak benden kaçıyorsun."

Mingyu üzerine düştüğü bedenin bu kadar davetkâr davranmasından cesaret alarak yerini düzgünce belledi. Üzerine eğilirken yine de koluna ve omzuna dikkat ediyordu.

"Seninle yanmak, oynayacağım en güzel oyunun sonu olur ancak."

Wonwoo'nun daha talepkâr davranması onu iyice kışkırtıyordu. İkisi de birbirine iş atıyor sonra kendilerini kaybediyorlardı. O gece yine kendilerini kaybettikleri geceydi.

Oyunun kazananı belliydi. Kim Yoo Na insanı hürriyetinden yoksun bırakma ve kasten adam yaralamaya teşvik suçları başta olmak üzere on altı ayrı suçtan yargılandı. Mingyu evi ve Meanie dışında her şeyi nakite çevirip yardım kuruluşlarına dağıttı. Kim Min şirketler grubu her bir şirketinin farklı yerlere satılması üzerine bir daha toparlanamayacak şekilde dağıldı. Yılın varis trajedisi olarak birçok yerde manşet oldu Kim Mingyu.

Wonwoo oturduğu evden Mingyu'nun yanına taşındı. Başta Jiyo'nun çok sıkı tepkilerine maruz kalsa da sürekli olarak ziyaret ediyorlardı. Mingyu ve Wonu hayatlarının geçimini Meanie işleterek kazandılar. Birlikte geçirdikleri ilk yılı kendi barlarında 'Benimle Yan' konseptli bir parti ile kutladılar. Jiyo ailesi ile arasının düzelmesi ardından çok yeni olan bir şirkete yatırım yaptı.

Oyunun kazananı belli demiştik ancak bir kazananın olmadığı oyunu oynuyorlardı. Önemli olan kazanmak değildi, önemli olan kaybetmemekti. Kendilerini kaybetmemeleriydi, aşklarını kaybetmemeleriydi en çok da birbirlerini kaybetmemeleriydi. Kaybettikleri an yandıkları andı. Onlar yanmayı göze alarak birlikte bir oyuna atılmışlardı. Kazananın olmadığı bu oyunda kaybeden de olmadılar, aksine tek kaybeden Kim Yoo Na oldu.

Sıra kaybetmedikleri oyunun bitmesini niteleyecek olan kutlamadaydı. Jeon Wonwoo yakın arkadaşı Jiyo'nun koluna girerek yürümüştü Kim Mingyu'ya. Jiyo son kez öyle bırakıyordu arkadaşını. Wonu heyecanla karşısında takım elbise ile duran adama baktı. En az onun kadar heyecanlıydı. Gülmekten ikisi de tuhaf gözüküyordu. Mingyu yüzüğü takarken önemli soruyu sordu.

"Hazır mısın yeni oyuna?"

Wonu güldü. Bir kez daha onunla yanabileceği bir oyuna başlamak mı? Şüphesi yoktu. Kafasını onaylarcasına Sıra onun yüzük almasına geldiğinde gülümsedi. Cevabını bildiği soruyu sormaktan çekinmedi. Yüzüğü takarken sihirli kelimeler döküldü ağzından. Bu yeni oyunun açılışıydı. İlk oyunda yanmışlardı ancak ikinci oyunun kaybedeni onlar olmamıştı. Şimdi heyecanla yeni oyuna atlıyorlardı. Hiçbir tereddütleri olmadan. Bu oyunu da kazanacaklarından emindiler.

"Sen hazır mısın benimle yanmaya?"

Benimle Yan | MeanieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin