Kenma hiçbir şey düşünmüyordu. Sadece yürüyor ve yağmur damlalarının teninde bıraktığı soğukluğu hissediyordu. Acaba ne zamandan beri dışardaydı? Telefonu evde kalmıştı o yüzden bilmiyordu saati.
"Acaba eve dönsem mi ki?" Diye düşündü. Kuroo'nun hala orada olduğunu sanmıyordu fakat yine de eve gitmek istemiyordu. Biliyordu ki duvarlar üstüne gelip onu boğacaklar..Kenma birkaç metre daha yürümeye devam etti ve tanıdık bir silüet gördü. Gördüğü kişinin kim olduğunu anlayamadan o, Kenmaya doğru koşmuştu.
-KENMAAAĞ! KENMAAAĞ!
-H-hinata.. Selam
-Kenmaaa selaam. Nasılsıın? Ben de bu akşam sana mesaj atacaktım çok güzel şeyler oldu! Her şeyi sana anlatmak istiyoruuuum.Hinata'nın enerjisi o kadar yüksekti ki perişan halde ona bakan Kenma'nın ne kadar kötü halde olduğunu fark etmemişti bile. Hinata devam etti:
-Kenma gerçekten çok mutluyum çok güzel şeyler oluyor. Madem burdasın mesaja gerek kalmadı. Zamanın varsa anlatabilir miyim?
-Tabii anlatabilirsin. Noldu?
-Kageyama ile çıkmaya başladık! Ondan öncesinde baya sorunlar yaşadık fakat şimdi çok iyiyiz. Beraber eve gidiyorduk. Ama benle daha fazla vakit geçirmek istediğini söyledi o yüzden marketten bir şeyler alıyor ehehe"
Hinata bunları tek nefeste söylemişti. Kenma bir anlığına şaşırdı sonra da ara sokaktaki bağrışmalarını hatırladı. Onu utandırmamak için o konuyu açmadı.
"Eğer Kuroo ile tartışmasaydım ben de bu kadar mutlu olabilir miydim?"Kenma Hinataya cevap vermemişti. Hinata ise öylece suratına bakıyordu. Sonra durdu ve Kenma'nın ciddi derecede ıslandığını gördü. Bir anda bağırdı:
-KENMA NEDEN SIRILSIKLAMSIN? ÜŞÜTECEKSİN
-Evden aceleyle çıktım unutmuşum ceketimi.
-Olmaz öyle al şunu!
Üstündeki yağmurluğu çıkarmaya yeltendi fakat Kenma izin vermedi. Su damlaları yeterince ağırlık yapıyordu zaten. Bir de yağmurluk taşıyamazdı.
O sırada Hinata sevgilisinin onlara doğru geldiğini gördü. Elinde bir sade bir de çikolatalı süt vardı(^^) Hinata bir kez daha bağırdı:
-KAGEYAMA, KENMAYA BİR BAK SIRILSIKLAM!
Kageyama döndü ve çocuğa baktı. Perişan haldeydi
"Acaba Kuroo ile bir şey mi oldu" diye düşündü. Ve konuşmaya başladı.
-Kenma.. Cidden çok kötü durumdasın. Ya ceket verelim ya da evine hemen koşarak git
-Cekete gerek y-yok. E-eve gideceğim. G-görüşürüz"Bunu diyip hemen arkasını dönüp ordan uzaklaştı. Hinata arkasından "SENİ ARAYACAĞIM! DİKKAT ET KENDİNE GÖRÜŞÜRÜÜÜZ" diye bağırdı. Aslında yanına gidecekti fakat Kageyama durdurmuştu onu.
"Hadi biz de gidelim Hinata:) Üşüteceksin"
Kenma sokağı dönmeden önce arkasına baktı. Kageyama Hinata'nın omzuna bir elini atmıştı. O şekilde yürüyorlardı ve Hinata kocaman gülüyordu. Kenma, Kuroo'nun da o şekilde elini omzuna attığını hatırladı. Hep yapıyordu bunu. Kenma sırıttı ve kafası eğik şekilde yoluna devam etti.
.
.
.
.
Kenma 5 dakika daha yürüdükten sonra evine varmıştı. Kapının girişindeki aynaya baktı. İğrenç görünüyordu. Hemen kendini duşa attı. Karnı ağrıyordu bu yüzden sıcak suyun iyi gelebileceğini düşünmüştü.
Banyodan çıktıktan sonra saçlarını kuruttu çünkü üşüyordu. Üstüne kalın bir şeyler giydi ve aşağıya indi. Atıştırmalık bir şeyler aradı fakat bulamadı. Yemek yapacak gücü de yoktu.
"Kuroo olsaydı bana yemek yapardı"
İç çekti ve odasına gitti. Eline Nintendosunu alıp yatağına girdi ve yorganını kafasına kadar çekti. Oyun oynamak her zaman ona iyi geliyordu.
Birkaç saat oynadıktan sonra gözleri yanmaya ve kendi kendine kapanmaya başladı. Uyumamak için kendini zorlasa da dayanamadı. Bugün hem mental hem de fiziksel olarak çok yorulmuştu.
.
.
.
.
.
.
.
.
Sıçrayarak uyandı. Yine kabus görmüştü. Bu geceki 3. kabusuydu. "Artık kabus görmek istemiyorum izin ver de uyuyayım!"
Kime söylediğini bilmiyordu bu sözü.
Yataktan kalkıp ışığını açtı. Bir anda Kuroo'nun ceketini istedi. Ona sarılınca kabus görmüyordu. Fakat sabah koyduğu yerde değildi. Dolabına baktı, yatağının altına, kirlilerin içine...
Ama hayır yoktu hiçbir yerde bulamıyordu.
"Kuroo ceketini neden götürdün.. Şu an ihtiyacım var ona"
"Hayır şu an sana ihtiyacım var"
Bir anlığına durup "ne kadar da klişe bir laf. Ama neden doğru" diye düşündü.
Yatağına geri yattı. Gözlerini sıkıca kapattı ve hiçbir şey düşünmemeye çalıştı. Onu yaparken zaten tekrar uykuya dalmıştı.
Öğlen 12 olmuştu. Kenma mesaj sesleriyle uyandı. Hafifçe gözlerini açıp telefonuna baktı. Mesajlar Hinatadandı. Okumadı onları. Uykuya geri döndü