8.BÖLÜM

26 3 13
                                    

PARE evet pare yazıyordu. Şu anda düşünebildiğim tek şey Erda' yı oradan çekip almak. Bir kaç adım attım. Kurtlardan beyaz olan ayaklarını Erda'nın önünden çekti, hemen ardından da siyah olan kurt çekti ayaklarını izin verir gibi bir halleri vardı. Adımlarımı hızlandırıp Erda' yı  kucağıma aldım zaten fazlasıyla zayıf bir kız olduğu için yok gibi bir şeydi  Erdayı kucağıma aldığımda yüzündeki kızarıkları fark ettim. Çok geçmeden kurtlara arkamı döndüm ulumalar birden kesildi.

Arkama tekrar döndüğümde o ağaç boyundaki kurtlardan tüy bile kalmamıştı. Yoluma ve Erda' ya bakmayı tercih ettim. adımlarım hızlandı. Neler oluyordu burada kimdi bu adamlar yada neydi bu hayvanlar Erda ile nasıl bir alakaları olabilirdi ki? 

Adımlarımla kalp atışlarımda hızlandı, olaylar iyice akıl almaz bir hal almıştı. Hızlandıkça hızlandım nereye gidebilirdim ki kızın evini bilmiyordum benim evime gitmemiz mümkün değildi. Buraya en yakın ev Bora' nın eviydi. Boralara doğru ilerlemeye başladık. Bembeyaz olan yüzü şimdi kızarmıştı yüzünün kızıllığı beni yeterince korkutmuştu onu görmemeleri için hızla ceketimi çıkartıp suratına örttüm ellerim titriyordu.

 Korku bedenimde nüksetti artık yıllardır yabancılaştığım korkuyu yıkık evime davet etme zamanı geliyor ve hatta geçiyordu bile. İçimde olan şeyin bir tarifi yok biliyorum aşık değilim ama aşık gibiyim içimdeki hiçbir zaman o boktan kelebeklerden olmadı ya yırtıcı kuşlar vardı yada yoktu bu kadardı kısaca ya hep ya hiçti. Sadece sınıf arkadaşım olduğu için telaşlanıyordum o kadar. Yada artık her neyse.

Erda' nın hala uyanmamış olması iyice canımı sıkmaya başlamıştı. On en fazla on beş dakikaya  Boraların evine gelmiş olacaktık. Dahada hızlandım Pamir' den ise ses seda yoktu. Erda kımıldadı biraz inler biraz uyku sersemi bir ses çıktı ağzından sadece biraz hareket etmişti ama bu benim için yeterliydi ufakta olsa bir yaşam belirtisi göstermişti yutkundum ve adımlarımı dahada hızlandırdım. Zaten var ile yok arasında kaybolmuş üstüne pembe boya değdirmiş gibi gözüken beyaz inci tanesinin hiç bir ağırlığı yoktu bu sebeple koşmaya başladım.

15 dakika sonra Boraların evine varmıştık. Kapıyı hunharca tıkladım zile bastım ve kafasını uykudan yeni uyanmış olduğu her halinden belli olan Bora camdan çıkardı ve konuşmaya başladı ;

"Lan kız mı o kucağındaki? Siktir git lan puşt evime kız mı atçan? Açmıyorum lan kapıyı ne işin varsa evinde hallet" dedi.

"Saçma sapan konuşma gerizekalı aç şu kapıyı"dedim. 

Yılan tıslamasına benzer bir gülmeden  sonra kapıyı açmaya aşağı indi. Kapıyı açar açmaz hızla kendimi ve kucağımdaki inci tanesini içeri attım. Bora' nın odasına giderken Bora' da arkamızdan hızla geldi. Erda' yı yatağa oldukça nazik ve sakin bir şekilde yatırdım. Meraklı gözlerle bana bakan Bora lafa girdi;

"Ne olmuş yengeye o adamlar kimmiş? Niye almışlar yengeyi? olum merakta bırakma sana adamı anlat işte." dedi.

"Lan bir dur  konuşayım bende bilmiyorum ne olup bittiğini. Sadece ormanda buldum işte" dedim.

"Ormanda mı? kız mı bulmak mı? Üstü başı yırtık değildi değil mi?" dedi.

O söyleyene kadar aklıma bile gelmemişti. Zaten böyle bir şey olmamıştı olsa fark ederdim. Herhalde. Bende lafa girdim;

"Yok öyle bir şey olmamış sadece" Ne diyecektim peşinden koştum ormanda o adamlardan biri ters yöne koşuyordu bende o yöne doğru gittim bir baktım 2 tane kocaman kurt. Bak birinin adı da Pare imiş ulan söylerken ben inanmıyorum bunlara bu gerizekalı nasıl inanacak. "Sadece yere düşmüş tam olarak ne olduğunu ben de bilmiyorum" dedim

"Her neye bu kız nasıl uyanacak? ve tam olarak bu kızıllıklar ne?" dedi.

40 Yılda bir mantıklı konuştu. ne yapabilirdik su döksek Pamir;

"Sana gerizekalı demekten hoşlanmadığımı biliyorsun. Fakat öyle yakışıyor ki ana bir bilsen baygın kıza su döküp şoka mı uğratmak istiyorsun" dedi 

O da haklıydı neden bu gün herkes haklıydı neyse. Ne yapabileceğimi düşünmeliydim uyanması ve yaralarına odaklanmalıydım. Telefonumu alıp Albino hastalarındaki cilt kızarıklıklarına bakmaya başladım ve tabi ki hiç bir şey bulamadım. En sonunda kızarıklıkların yaklaşık 1 hafta sonra geçeceğini öğrendim.

Tam olarak bu kızarmalara sebep olan şeyi bilmesem de en azımdan geçeceğini biliyordum. Peki uyanınca, uyanınca ne olacak. Beni burada görünce beni nasıl buldun diye soracak ne diyeceğim "Sana karşı olan hislerimi tam olarak kestiremedim de bende seni takip ettim" mi diyeceğim. Yada daha saçma ne cevap varsa hepsini söyleyeceğim kesin.

Karnıma sancı girdi beni burada görmemesi daha iyiydi. hem soruda sormazdı bende bahaneler yürütemezdim. Ayağa kalktım Bora elinde alt komşudan aldığı fondöteni sürmek için hazır bir şekilde bana bakıyordu. Sebepsizce bu saçma durum karşısında güldüm. Bora' ya dönerek konuşmaya başladım;

"Bora ben gideceğim uyanınca benim onu buraya getirdiğimden bahsetme tamam mı? Uyanınca bana yaz her andan haberdar olmak istiyorum. Uyanınca ne olduğunu sor sonra bana anlat tamam mı?" dedim 

Bora da kafasıyla onaylayınca tereddütle çıktım.

***BORA*** 

Ulan bu işin ucu bana nasıl dayandı. Bu kız nasıl benim başıma kaldı ne oluyor lan. Hay ben böyle aşkın ıstırap na ya neyse bende kızın uyanmasını beklerken yemek yiyeyim.

Yavaş adımlarla mutfağa gittim fondöteni de yolda bir yere attım ve mutfağa vardım kız uyanınca acıkır falan diyede yaptığım makarnadan birazda ona bıraktım. Ketçaplı , mayonezli , salçalı ve yoğurtlu uzun makarna tam ağzıma layık Refet olsa yine mideme laf eder yemeye başlayınca gelir oda yerdi tam bir manyakla arkadaşlık yapıyorum.

Yerime kuruldum tabağımı çatalımı alıp anime mi açtım. Yorganımı çektim kola mı aldım  başlat  tuşuna bastım ve bir bağırış "Neredeyim beeen?" dedi kız 'ebenin a*ında' diyemedim. Tabağımı bırakıp kızın yanına gittim.

"Günaydın karınca naber hayat nasıl hatırladın mı  beni? Bora ben umarım balık hafızalı değilsindir çünkü şu anda en çok ihtiyacımız olan şey senin hafızan." dedim bana baktı biraz durdu açlarını karıştırdı;

"Kim getirdi beni buraya" dedi 

Refet diyemem Refet diyemem böle bir şey yapamam Refet azıma eder. Yutkundum ve lafa başladım;

"Refet kurtarmadı seni" dedim.

Bu sıçtım tüyü nereye dikeyim demenin başka şekliydi...









            

Siyah Beyaz YörüngeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin