4. Bölüm

167 23 26
                                    




İyi okumalar.




Bugün hava çok sakindi. Bu sakinlik ise bir yıkımın bildiricisiydi.

Neyin ne anlama geleceğini düşünüp beynimi yormadan bilecek kadar uzun zamandır yaşıyordum burada. 

Çakı ve bıçaklara bakım yapmak için uyuşukça odama girip sandalyeye yerleştim. Elimdeki Columbia dikiş tutmazdan başlayacaktım, metal masanın üzerindeki yağı elime alayım derken açık pencereden yabancı sesler ilişti kulağıma. Yerimden kalkmam ile pencerenin önünde bitmem bir oldu. Evin girişine ilişti gözlerim. 

"Vay canına!" 

3 yabancı evimi heyecanla süzüyordu.

Ruhsal yorgunluğum sardı bir anda bedenimi. Sinirle dişlerimi sıktım, kapının önünde oldukları için kapıyı kapatıp boş verecek kadar zamanım yoktu bu nedenle birkaç saniye düşünüp elimden bırakmadığım çakıyı sıkıca tuttum, gözüm odamda gezinip masamın üzerinde durunca elimdekini siyah av bıçağı ile değiştirdim. Dudaklarımı yalayıp rahatlamak için derin bir nefes aldım, kapıma yaklaşıp evin içinden geldiğini belli eden seslerine odaklandım.

"Burada birileri yaşıyordur değil mi?"

“Tabi ki. Uzun zamandır terk edilmişe benzemiyor, her şey yeni gibi ve düzenli.”

“Şu an eve girerek doğru bir şey yapmadığımıza eminim.”

“Evet, ama neden kapısı açık ki, böyle bir yerin daha korunaklı olması gerekmez mi? insanlar kafayı yemiş durumda."

"Herkes burada yaşayan birileri olduğunu akıl edemez sonuçta ama imkansız da değil, sanırım evin sahibi de kafayı yiyenler arasında" Daha yakın gelen sese gözlerimi devirdim.

"Baksanıza, bunlar burada yaşayanlar olabilir." ilk duyduğum sesin cümlesiyle kaşlarım çatıldı ‘bunlar’ derken? Şu an bir yabancının sadece anne ve babam ile benim dokunduğum aile resmimize dokunuyor olması öfkeden bedenimi titretti. Nefes alış verişlerim hızlanırken kendime hakim olmaya çalıştım çünkü odama birisi yaklaşıyordu. 

"Dikkatli davranın eşyalara." Dikkatli davranmayı bırak, parmak bile değdirmeyin.

"Sadece bakıy-" 

Odama yaklaşan kişi kapıda benimle karşılaşınca cümlesini bitiremeden sesi kesildi. Benden daha kısaydı, gözleri elimde ona doğrulttuğum bıçağa değince korkuyla yüzüme baktı.

"Ne dikiliyorsun orada?" 

Üç kişilerdi, belki tek kişi baş edemeyebilirim ama evim için elimden geleni yaparım. Doktor saatler önce kente inmişti bu nedenle ondan yardım isteyemezdim, diğerlerini çağıracak kadar da zamanım yoktu bu nedenle karşımda korkuyla dikilenin üzerine yürüdüm.

"Çocuklar" Endişeli sesiyle diğerlerine seslendi. Koridora çıktığımda üzerine gelmemden dolayı geri geri yürüyenin arkasında kalan ikiliye baktım ve durdum.

Biri teknoloji odasının kapısından bedeninin yarısını çıkartmış neler olduğunu anlamak için buraya bakıyordu, gözlerimiz kesiştiğinde şaşkınlıkla kalakaldı. Diğeri ise elindeki çerçeve ile ortada dikilmiş şaşkınca bir bana bir elimdekine bir de kendilerine yaklaşan arkadaşına bakıyordu.

Bıkmıştım artık. 1 yıl önce her şeyin başlangıcı olan o adam yüzünden yaşama isteğim kalmamıştı. Her şeyin arkasında onun olduğunu düşünüyorum. Onu kovduğumdan beri uzun aralarla sıra sıra gelmeye başlamıştı herkes, hiçbirinde de güzellik yoktu, hep şiddet. Genelde Yoongi koşardı yardımıma, bana ettiği yardımların hesabı tutulamazdı, benim yüzümden uğraştığı şeylerin de. İşin ciddiye bindiğini anladığımızda ve gelen kişilerin direkt benim evime yönlenmesi nedeniyle karşı evdekiler bana daha sık gelip gitmeye başlamıştı. Bir ay önce ise evimin yukarısına basitinden bir kulübe yapmıştım, kitap okuma bahanesiyle oturur nöbet tutardım, bu kez kim gelecek, diye. Karnıma yediğim bıçak, yüzüme yediğim yumruklar derken tüm anılar birer birer doluştu belleğime, şimdiye kadar hiç birini öldürmedim diye bir pişmanlık daha yaşadım, bunların tekrarını istemiyorum artık. Bu sondu. Bu son, karşı çıkmaya çalıştıkları an alacaktım canlarını.

Storm | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin