iii

2.2K 352 124
                                    

Seul, 2006

Genç çocuk mermer zeminin çıplak ayaklarında bıraktığı rahatsız hisse aldırmadan salona doğru ilerlemeye devam etti. Çift kanatlı kapıyı aralayıp omzunu kirişe yasladı, ellilerinin sonuna yaklaşmış kadın kristal bardaktaki sıvıyı yavaş yavaş yudumlarken derinlere dalmış, oğlunun geldiğini fark edememişti.

Jeongin annesini ürkütmemek adına usulca deri koltuğun diğer köşesine bıraktı bedenini, topuz yaptığı saçları hafifçe dağılıp alnına düşmüş kadının bakışları halen zemindeydi.

Oğlu hafifçe omzunu okşadığında zarifçe gülümsedi. Saat gece yarısını çoktan geçmiş, cam şişenin sonuna yaklaşırken bilinci bulanıklaşıp, düşüncelerinin arasına çekilen perdeyle mayışıp rahatlamıştı.

Esmer genç parmaklarıyla oynamayı kesip yanındaki kadına döndü, gecenin bu vaktinde kazandığı cesaret uykusunu kaçırınca adımları çoğu gece annesinin sabahladığı odayı bulmuştu. Kelimelerini toparlamaya çalışırken etraf tamamen sessizdi.

"Çıktığımı söylediğim kızları hatırlıyor musun?" Derin bir nefes verip avizede gezdirdi irislerini, ayın ışığı taşlara vururken duvarlara minik pırıltılar yansıtıyordu.

"Ya da randevularım hakkında verdiğin tonla öğütlerini?"

Güzel kadın elindeki bardağı yavaşça yere bırakıp yüzünü sıvazladı, ciddi bir konuşma yapacaklarını fark etmiş, kendini toparlamaya çalışarak bedenini tamamen oğluna çevirmişti.

Başını salladı usulca. "Aşk acısı çekiyorsun diye içmene izin vereceğimi sanıyorsan-" Biraz duraksadı kelimeler ağzında yuvarlanıyordu. "Yanılıyorsun, bir gün olur da benimki gibi bir evlilik yaparsan içecek yeterince vaktin olacak çünkü."

Sonra dediğine kıkırdayıp koltukta biraz daha yayıştı, Jeongin sıkıntıyla ofladı ailesinin mutsuz evliliği hakkında konuşmak istemiyor, zor kazandığı cesaretini yitip gitmeden kullanmayı umuyordu.

Aslına bakarsanız ikisi birbiriyle oldukça yakındı, oğlunun ilk kalp kırıklığını da, ilk öpücüğünü de anlattığı kişi en başta kendisi olmuştu, ta ki Jeongin büyüyüp kendi hakkında bazı gerçekleri fark edene dek.

"Sana hiç yalan söylemedim anne."

Elini ensesine atıp sertçe kaşıdı, yanındaki kadına duyduğu güven her zaman için babasına kıyasla daha ağır basmış olsa da, içindeki  küçük endişe kırıntıları kelimelerini aksatıyordu.

"Sevdiğim insanların cinsiyetleri haricinde."

Bakışlarını tavandan çekip tekrardan annesine çevirdi, tıpkı kendisininkilere benzeyen güzel gözler yaşlarla dolmuştu.

Kadın önce oğluna yaklaşıp yanaklarını sevdi, sonra başını Jeongin'in omzuna yaslayıp yavaşça gözlerini kapattı. Esmer genç titrek bir nefesi dudaklarından kaçırırken yutkunup tekrar konuştu.

"Hiç kızmayacak mısın?"

Annesi tekrar kıkırdadı. "Hiç kızmayacağım."

Jeongin fark etmişliğin verdiği rahatsızlıkla yerinde kıpırdandı. "Biliyordun." Keskin fısıltısı omzunda neredeyse uykuya dalacak olan kadını ürküttü.

soleil, hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin