ix

1.5K 259 283
                                    

Paris, 2009

Elindeki boş kahve bardağına bakarak yürüyordu genç Parisli. İşten çıkmış ve eşyalarını almıştı. Meydandaki yerine gidip birilerinin portresini çizmek ve her gün olduğu gibi evine yalnız dönmek zorundaydı.

Jeongin'in aldığı kahve bardağına son kez bakıp iç çektikten sonra yanından geçtiği çöp kutusuna atıp yürümeye devam etti. Şanslıydı ki isabet ettirmişti.

"Kaktüsü kime verdi acaba..."

Yoldaki minik çakıl taşına vurmadan önce söylendi. Kendi kuyusunu kazdığına inanamıyordu. Kaktüsün böyle bir anlamı olduğunu kim düşünebilirdi ki?

"Merhabalar Davin Bey."

André, genelde yanında çizim yapan adama şakayla karışık selam verirken şapkasını çıkarıp kafasını eğerek selamladı. Yaşlı adam bakışlarını portresini yaptığı minik oğlandan çekip sarışına çevirdi ve gülerek karşılık verdi.

"Size de merhaba genç adam. Asık suratınızın sebebi nedir acaba?"

Hyunjin, iç çekip omzundaki çantayı yere bırakırken "Hiç sorma Davin Amca," dedi. "Kendi ellerimle hoşlandığım adamı başkasının kollarına attım gibi bir şey oldu."

Adam çizmeye devam ederken sarışın şövalesini kurup eşyalarını yerleştirdi. Bir yandan da adama bugün yaşananları anlatıyordu. Onu hep akıl hocası olarak görmüştü. Davin, maceracı bir adamdı. Gitmediği ülke kalmamıştı neredeyse. Çok şey deneyimlemişti. Görmüş geçirmiş bir insandan öğüt almayı seviyordu Hyunjin. Bu yüzden adama hiç düşünmeden ne derdi varsa anlatırdı. Çözüm bulamasa bile dediği şeyler rahatladırdı sarışını.

"Yani neredeyse en anlamlı çiçeği vermiş oldum, inanabiliyor musun?"

"Verdiği kişi anlamını bilmiyor olabilir, hemen evhamlanma."

"Flörtün sana sıradan bir çiçek değil de kaktüs alsa, anlamına bakmaz mısın? Ben hemen bakardım sanırım ya da bakmazdım. Bakar mıydım? Bilmiyorum bakar mıydım sence?"

Fransız adam gülerken elindeki kalemi bırakmış ve küçük çocuğa "Bitti," diyerek gülümsemişti. Annesi resmi alıp parayı uzatırken çok güzel olduğuyla ilgili bir şeyler söylemişti daha sonra da gitmişlerdi.

Yaşlı adam parayı çantasına koyarken gence döndü. "Kendini çok kaptırmış gibisin bu delikanlıya."

"Hayır... Evet. Hayır. Bilmiyorum. Evet sanırım, evet gibi."

Adam çenesi düşen bu kararsız gence bir daha güldü. "Bu delikanlı her gün gelen Uzak doğulu genç mi?"

Hyunjin, kafa salladığında gülümsedi adam. "Yakışıklı çocuk değil mi?"

"Öyle."

"Tatlı da ve nazik duruyor. Sana yardım ederken gördüm."

"Öyle... Ve Koreli benim gibi. Tesadüfe bak."

Davin Kore'ye gittiğinde öğrendiği birkaç kelimeyi söyleyip kahkaha atarken Hyunjin de onun bu hallerine güldü. Adam yeteri kadar güldükten sonra elindeki kalem lekesini silmeye başlamıştı.

soleil, hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin