Dörtlü İttifak | 12

942 42 13
                                    

JONATHAN SMALL'UN İLGİNÇ HİKAYESİ


Arabadaki polis müfettişi çok sabırlı bir adamdı; yanına epey geç dönmüştüm. Ona boş sandığı gösterdiğim zaman, yüzünün rengi değişti.

Sıkıntıyla "Desenize ödül gitti!" dedi. "Para yoksa ödeme de yok. Eğer hazine bu sandığın içinde olsaydı bu geceki çalışma ben ve Sam Brown için birer onluk anlamına gelecekti."

"Bay Thaddeus Sholto zengin bir insan," dedim. "Hazine olsun olmasın, sizi ödüllendirecektir."

Ancak polis müfettişi umutsuzca başını salladı: "Bu pis bir iş," diye tekrarladı, "Bay Athelney Jones da böyle düşünecek."

Tahmini doğru çıktı, Baker Caddesi'ne gidip de boş sandığı gösterdiğimde, dedektif boş boş baktı. Onlar da, Holmes, mahkûm ve o, eve yeni varmışlardı, planlarını değiştirmiş ve önce durumlarını haber vermek için yol üzerindeki bir polis merkezine uğramışlardı. Arkadaşım, her zamanki umursamaz bakışlarıyla koltuğuna yayılmıştı. Small, hissiz bir şekilde onun tam karşısında oturmuş, tahta bacağını sağlam olan bacağının üstüne atmıştı. Boş sandığı gösterdiğimde sandalyesine yaslanıp gür bir kahkaha patlattı.

Athelney Jones hiddetle; "Bu senin işin, Small!" dedi.

"Evet, onu hiçbir zaman elinizin erişemeyeceği bir yere koydum," diye sevinçle bağırdı. "O benim hazinem ve eğer ben onu alamazsam kimsenin almasına da izin vermem. Size söylüyorum; Andaman'da mahkûm üç adam ve ben hariç, yaşayan hiç kimsenin o hazine üzerinde bir hakkı yok. Artık biliyorum ki o hazine bana yar olmaz ve biliyorum ki onlara da yar olmaz. Hem onlar için hem de kendim için en doğru olanı yaptım. O hazine dördümüzün yeminiydi. Biliyorum ki benim yerimde hangisi olsa benim yaptığımın aynısını yapardı. Hazinenin Sholto ya da Morstan'ın eş, dost, akrabasına gitmesine seyirci kalmaktansa, onu Thames'e attım. Ahmet'e yaptıklarımız onları zengin etmek için değildi. Hazineyi anahtarın ve küçük Tonga'nın olduğu yerde bulacaksınız. Teknenizin bize yetişeceğini anlayınca, hazineyi emin bir yere attım. Bu macerada size tek Rupi] yok."

Athelney Jones sert çıktı; "Bizi kandırmaya çalışıyorsun, Small. Hazineyi Thames'e atmak isteseydin, sandıkla birlikte atman daha kolay olurdu."

Small, yandan kurnaz bir bakış attı ve cevapladı; "Benim için atmak, sizin için de onu geri çıkarmak kolay olurdu," dedi. "Beni yakalayacak kadar akıllı olan, bir demir sandığı da nehrin dibinden çıkaracak kadar akıllıdır. Şu an tüm hazine yaklaşık beş millik bir yol boyunca dağılmış vaziyette, onu toplamak epey zor olacaktır. Gerçi bunu yapmak bana çok zor geldi. Bize yetiştiğinizde neredeyse çıldırmıştım. Yine de bunun için yas tutacak değilim. Hayatımda çok inişler, çıkışlar oldu, fakat gidenin ardından ağlamamayı öğrendim."

"Bu çok ciddi bir durum Small," dedi dedektif, "bu denli karşı gelmek yerine adalete yardımcı olmuş olsaydın, duruşmadaki şansın artardı."

Sabıkalı Small, "Adalet mi?" diye homurdandı. "Ne güzel adalet be! Eğer bizim değilse, kimin hazinesi o? Onu hak etmek için hiçbir şey yapmamış kişilere onu teslim etmenin adalet neresinde? O hazineyi nasıl aldığıma bir bakın! O sıtma yuvası bataklıkta geçen koskoca yirmi yıl! Tüm gün sakız ağaçları altında çalışıp, geceleri o iğrenç mahkûm barakalarında zincirlenmek, örümcekler tarafından ısırılmak, sıtma nöbetleri geçirmek, beyaz adamdan intikam alma sevdasındaki o lanet suratlı zenci polislerin zorbalıklarına katlanmak... İşte ben böyle kazandım Agra hazinesini; siz ise kalkmış, uğruna bedel ödediğim şey ile bir başkasının sefa sürmesine katlanamadım diye, bana adaletten söz ediyorsunuz! Bir hücrede oturup, benim olması gereken para ile keyif çatanları düşünmektense, defalarca idam edilmeyi ya da Tonga'nın zehirli oklarıyla postumu deldirmeyi tercih ederim."

Sherlock Holmes - 1. CiltHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin