Bölüm 25: Part 1

347 19 91
                                    

29.03.2019

•When I Think About You?•


Güneş batmak üzereydi ve hava kararacak olmasına rağmen çok güzeldi. Hafif esen rüzgar Gulf'un alnına gelen saçlarını bir o tarafa bir bu tarafa savuruyordu. Saçları hafif esen rüzgarla dans ederken Gulf'un yüzünde hiçbir ifade yoktu. Üzerinde düzgün bir takım elbise vardı, oldukça şık görünüyordu. Bu kadar şık giyinmişken bir davete, bir düğün veya bir buluşmaya gidiyor olmalıydı. Bunların hiçbiri değildi. Sadece Gulf'un saçları değil etraftaki otlar ve ağaçlar da hafif esen rüzgarla savruluyordu. Etraftaki çimen kokusu da rüzgarla Gulf'un burnunu dolduruyordu. Sadece yaprak ve rüzgar sesinin olduğu, her yerde tarih ve isimlerin yazdığı mezar taşlarının olduğu bir yer için fazla şık sayılmazdı. Mezarlığa gelirken her zaman böyle takım elbiseler giyilmez miydi? Hayatında kaç kere mezarlığa gelmişti ki? Gulf'un mezarlıkta ne işi vardı? Üzerindeki koyu renk takım elbisesini ve içine açık renk gömleğini buraya gelmek için giymişti. Yüzünde hala yeşile dönmek üzere olan hafif morluklar vardı. Kaçırılma olayının üzerinden kaç gün geçmişti? Üç gün mü beş gün mü yoksa neredeyse bir hafta mı olmuştu? Zamanı veya günleri takip etmiyordu Gulf, ama burada ne arıyordu? Hangi günde bile olduklarını bilmiyorken kimin mezarına gelmişti?


Böyle güzel bir havada neden mezarlığa gelmişti ki? Sevgilisiyle randevuya çıkmalıydı.


Gulf ellerini ceplerinden çıkarıp derin bir nefes alıp verdi, alıp verdiği bu nefes sanki son nefesiymiş gibi alıp vermekte oldukça zorlanmıştı. Yüzünde çaresiz bir ifade vardı, sanki iki duvar arasında sıkışmış ve buradan nasıl çıkacağını bilmiyormuş gibi bakıyordu. Mezarlıkta bir çıkış yolu mu arıyordu? Üstelik mezarlıkta gökyüzü ve yeryüzünden başka hiçbir şey yokken... Yoksa zaten... Bir çıkış yolu yok muydu?


Belki de gökyüzü ve yeryüzü arasında sıkışıp kalmış bir ayçiçeğinden başka bir şey değildi.


"Neden?" diyebildi kısık sesle, sesindeki titreme sanki hiçbir şey anlamıyormuş gibi değil de olanları kabullenemiyormuş gibiydi. Birden boğulmuş gibi hissedip kravatını gevşetti ve gömleğinin üstten bir iki düğmesini açtı. Burnuna hava çekip başını kısa bir an geriye attı. Gömleğinin düğmelerini açmak için kolunu kaldırdığı zaman yukarı sıyrılan tekstil parçasının altından görünen bileklerinde hala kaçırılma olayından kalma iplerin izi görünüyordu. Ama kendini düşünemeyecek kadar ifadesiz ve bir o kadar da çaresizdi. Gulf kimin mezarının başında böyle çaresiz hissediyordu?


Güneş battığı için mi ayçiçeği bu kadar çaresiz hissediyordu? Güneş bir daha ne zaman doğacaktı ki?


Gulf şu an çaresizliğin yanında iliklerine kadar tek bir şey hissediyordu; özlem. Güneş batarken başını kaldırıp bakışlarını batan güneşe dikerken özlem duygusu çaresizliğinden daha ağır basıyordu. Gulf buraya gelmeden önce en son annesinin çalışma odasından elinde bir dosya ile çıkmıştı, elinde tuttuğu kese kağıdı rengindeki dosyayı sıkarken bir kez daha kısık sesle "Neden?" diye sordu. Kime neyi soruyordu? Buraya bir mezar taşına 'neden' diye sormaya mı gelmişti?


Gulf buraya gelmeden birkaç gün önce gözlerini bir hastane odasında açmıştı ve yanında Mew yoktu.


Gulf nasıl veya ne zaman geldiğini bilmediği hastane odasında gözlerini açtığı zaman gözleri yanıyordu, bedeninde daha önce var olduklarından bile emin olmadığı bütün kemikleri ağrıyordu. Ağrıları yüzünden zorla nefes alıyordu. Sanki kafası yerinde değilmiş gibiydi, ağrıları hissediyordu ama boynunun üstündeki başını hissetmiyordu. Etleri ezilmiş Mew'in hayranı olduğu teninde morluklar oluşmuştu. Mew bunları görmüş müydü? Gulf böyle ağrılı uyanmışken Mew neredeydi? Gulf her şeyi bir kenara bırakıp tek bir şeyin farkına varmıştı; Mew yanında yoktu. Sadece bakışlarıyla etrafına baktı ve kısık sesle tek bir ismi söyledi.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 19 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

From Sun To SunflowerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin