Bölüm 24

289 26 6
                                    

24.03.2019

•Can You Feel Me...•


Ama güneşe tapan sadece ayçiçeği değildi, ayçiçeğine de tapan güneşti ve güneş her sabah ayçiçeği için doğuyordu.


Ayçiçeği şimdi neredeydi? Yüzünü tekrar ne zaman güneşe dönecekti?


Gulf gözlerini açtığı zaman karanlık ve basık bir yerde olduğunu fark etmişti. Depo gibi bir yerdi hatta gibisi fazlaydı. Boş ve artık kullanılmayan bir depo gibi duruyordu ama etrafta variller vardı, yıpranmış ve paslanmış görüntülerinden içlerinin boş olduğu ve uzun zamandır burada oldukları belli oluyordu. Sanki uzun zamandır kullanılmamış bir depo gibiydi. Bu da deponun eski bir depo olduğunu düşündürüyordu. Paslanmış küçük metal varillerin yanında daha büyükleri vardı ve yıpranmışlık konusunda onlarında küçüklerinden farkı yoktu. Biraz ileride Gulf eski deforme olmuş bir koltuk takımı gördü, takım demek saçma olurdu. Her biri farklı ebat ve desenlerde olan iki tane üçlü ve biraz daha küçük bir koltuk ile üç tane berjer vardı. Hepsi yıpranmış ve birbirinden alakasızlardı. Mafya filmlerini andıran tarzda bir ortamdı ama Gulf hiç böyle bir ortamın gerçek olabileceğini düşünmemişti. Birileri burada mı kalıyordu? Neden burada olduğunu düşünmek yerine birilerinin burada yaşayıp yaşamadığını düşünürken henüz ayılamamış gibiydi. Birilerinin yaşayabileceği bir yer değildi ama gelen sesler Gulf'un burada yalnız olmadığını gösteriyordu.


"Bakın kimler uyanmış? Prensinin onu kurtarmasını bekleyen zavallı prensesimiz sonunda uyanmış. Ya da uyuyan güzel mi demeliydim?" dedi üzerinde siyah gömlek ve altında siyah pantolonu olan tefeci kılıklı adam, biraz aptal ve cahilliğini ego yapan itici tipler gibi duruyordu. Bedeni kas yığını beyni bomboş duruyordu, bunu anlamak için adamı tanımaya gerek yoktu. Uzaktan bir kez bakınca da belli oluyordu. Saçları kısa ve çirkindi, yüzü de çirkindi. Kötü saç kesimi yüzünü daha da çirkin gösteriyordu. Üstelik yaptığı çirkin şakalarla daha da çirkinleşiyordu. Baştan ayağa çirkin ve itici bir adamdı. Gulf ona bakarken farkında olmadan yüzünü ekşitmişti. Belki de bu saçma tavırları yüzünden bu kadar itici görünüyordu. Hayır, kesinlikle çirkin ve iticiydi.


"Hey sözlerine dikkat et, Benz!" Çirkin adamın aksine diğeri, yani daha az çirkin olan arkadaşı biraz daha aklı başında duruyordu ama onun da pek akıllı olduğu söylemezdi. Biraz saf ve nereye sürüklersen oraya gelecek bir tip gibiydi, kolay kandırılabilecek birine benziyordu ama saf birine göre yüzünde bir çok kesik izi vardı ve bu onu biraz korkutucu yapıyordu. İnsanlar onunla konuşmadan önce çekiniyor olmalıydı. Yüzünde bu kadar kesik olmasaydı, daha az itici olabilirdi. Diğerine göre güzel ve iticiydi.


"Onu bir prenses gibi ağırlamamızı istemediler mi? Su ister misin prenses?" dedi Benz. Çirkin adam arkadaşına tepki verdikten sonra diliyle çirkin bir şekilde dişlerini yalarken biraz eğilip Gulf'un yüzüne doğru yaklaştı. "Bir erkek için fazla güzelsin." diyerek kendi kendine söylenirken arkasından gelen sesle doğrulup bir iki adım geri attı. Gulf bu adamdan tiksindi. Yüzü çirkindi, sesi çirkindi ve çok konuşuyordu ama boş konuşuyordu.


"Hey Mos, Benz, kesin şamatayı!" diyerek diğer ikisini susturan daha düzgün giyimli ve daha düzgün yüzlü adam Gulf'a doğru yaklaştı, diğer iki aptalın bakıcısı olduğu belli oluyordu, hemen gözünün kenarında alnına doğru giden eski bir yara izi vardı. "Bu ahmak heriflerin kusuruna bakma, sevgilin gelip seni alana kadar seni burada biraz misafir edeceğiz. Bir ihtiyacın olursa seslenmen yeterli." diyerek Gulf'un ağzındaki bandı yavaşça çıkarırken oldukça kibar konuştu, dışarıdan bakınca bu kadar kibar olması beklenmeyen bir adamdı ama cüssesi ve tipine göre fazla kibar davranıyordu. Gulf şüphelenmişti, kaçırılmış olması bir kenara bu işte başka bir iş olduğunu düşünüyordu. Kimdi bu adamlar? Onu gerçekten Mew yüzünden mi kaçırmışlardı? Mew'in onu bulamayacak olmasından korkmuyordu bile, belli ki adamlar bulunmak istiyordu ve sadece göz korkutmaya çalışıyorlardı. Ama esas soru kim, kimin gözünü ve neden korkutmak istiyordu? Bu nasıl bir uyarıydı böyle?

From Sun To SunflowerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin