Bölüm 8

666 36 48
                                    

14.02.2019

•He Will Protect Me•


Bütün takım yerlerdeydi. Gerçekten yerlerdeydi. Kamp yapmaya takımı toplamaya gelmişlerdi ama... Dün gece hepsi sabah olmayacakmış gibi sanki Koç Pique hiç gelmeyecekmiş gibi içmişti ve sonunda hepsi sızmıştı. Bazılarının hala ağzında içki şişesi vardı, kimse yattığı yeri bilmiyordu. Hepsi bulduğu yere sızmıştı.


Mild gözlerini açıp etrafına baktı, başı öyle ağrıyordu ki dün akşam neler olduğunu düşünemedi ve dün geceden elinde kalan boş şişeyi gelişine bırakıp yerinden kalkmaya çalıştı. Başını tutarken ensesini kaşıdı. Dün bütün gece takım arkadaşlarıyla içmişlerdi ve hepsi bir odada sızıp kalmıştı, içerisi testosteron kokuyordu. Sadece bazıları erkenden odasına gidebilmişti. Ama Mild gidememişti ve Sam de gidebilmiş görünmüyordu. Gulf zaten gelmemişti. Akıllı çocuktu dün akşam takım arkadaşları gibi içmediği için azar yemeyecekti. Koç Pique onları bu şekilde görünce çok kızacaktı. Ama Mild bunu düşünebilecek kadar aklı başında biri değildi şu an, dün akşam her ne kadar keyfi yerinde olsa da şu an baş ağrısı çekiyordu. Yerinden kalkarken sendelemiş olmasına rağmen düşmedi. Yerde birbirinin üstünde yatanlar, koltukta ve yatakta sızanlar vardı. Ayağını bastığı yere dikkat etmesi gerekiyordu çünkü birilerinin üstüne basabilirdi. Bastı da. Esmer kısa boylu bir çocuğun eline bastı ama neyse ki çok basmamıştı. Panikle oda arkadaşı ve takım arkadaşı olan kaleci Sam'i aradı. Herkesi uyandırması gerekiyordu.


"Sam, hadi uyan." dedi ve yerde takım arkadaşının üzerinde uyuyan kaleciyi kolundan tutup kaldırmaya çalıştı. Sam zorla kalktı ve aval aval etrafına bakınırken Mild diğerlerini tek tek uyandırmaya çalıştı. Bağırdı. Vurdu. Çekiştirdi. Dürttü. Kucaklayıp kaldırmaya çalıştı. Kısacası çok çabaladı. Ortalık çöplükten beterdi ve Koç Pique gelmeden önce buraları toplamaları gerekiyordu.


Mild sırtını tutarak odasının kapısına gelirken Sam'i kolundan çekiştiriyordu. Diğerlerini uyandırmak için kaldırmaya çalışırken beli ağrımıştı. Herkes Mild gibi ufak tefek değildi. Aralarında iri yarı olanlarda vardı. Bu yüzden ufak kaptanın ağrıyan başına beli de eklenmişti. Sam kapının kenarına yaslanırken gözlerini açık tutamıyordu. Uzun kalecinin uyumaya ihtiyacı vardı.


Mild anahtar deliğini bulup kapıyı açtı ve attığı ikinci adımdan sonra gözleri büyüdü.


Gulf iyi ki gelmedi diye düşünüyordu. Mild onun baş ağrısıyla uyanırsa kesin sinirleneceğini ve Mild'in kafasına bir tane geçireceğini düşünmüştü ama Gulf...


Mild şaşkın bir şekilde kafasını öne uzanıp gözlerini daha da açtı. Gördüklerine inanmak istediğinden bile emin değildi.


Yarı çıplak bir adamla koyun koyuna mı yatıyordu Gulf? Yoksa Mild içkiyi fazla mı kaçırmıştı? Belki de rüya görüyordu ve henüz sabah olmamıştı. Evet evet sabah olmamıştı. Bunun başka mantıklı hiçbir açıklaması yoktu. Mild zorla yutkundu ve bu anın resmini çekmek aklının ucundan bile geçmedi, buna daha sonra çok pişman olacaktı.


Geri geri sakin sessiz adımlar atıp odadan çıktı ve Sam'i de ensesinden yakalayıp kapıyı geri kapattıktan sonra Koç yardımcısının kaldığı odaya yöneldi. Hiçbir şey görmemiş gibi yaptı. Bunu bir rüya gibi düşünecekti. Düşünemese bile Gulf'a bunu soramazdı. Kesin dayak yerdi.

From Sun To SunflowerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin