Üçüncü Bölüm |🌼

19 3 7
                                    

Hoş geldin 🐸

Kağan ve Poyraz ile -horlamaların arasında- uyuduğum bir gecenin ardından, kalabalık bir aile gibi oturmuş hep beraber gülerek kahvaltı yapıyorduk.

İkisi erken kalkarak, annemden önce sofrayı hazırlamış şimdi de babamla yurtdışında olan ekonomiyi konuşuyorlardı.

Aral, çatalına taktığı yumurtayı sırf pislik olsun diye burnuma yaklaştırdığında anında bulanan miğdem ile yüzümü buruşturdum. “İki lokma yiyecektim alt tarafı abi ya...” Annem, çatalı tutup uzaklaştırırken, Poyraz gülerek sandalyemi kendi sandalyesine yaklaştırmıştı.

“Aral sende yani, üstümüze kussa napacağız şimdi?” Annem de gülerek söylendiğinde, homurdanarak çatalıma taktığım salatayı ısırdım.

Doğu, kafasını tabağa sokacak şekilde masanın başında uyuyordu ve kimsenin de ses etmek istediğini sanmıyordum.

Kağan, üşenmeden telefonunu getirip fotoğrafını falan çekmişti hatta çocuğun.

Tabağıma ayırdığım her şeyi yediğimde, masanın üzerinden bir peçete alarak ayaklandım. “Bu kız antreman yapmaya gider, tembellere iyi günler!” Doğu'nun sandalyesininin yanına gelerek kafasının üzerine ufak bir öpücük bıraktım ve masadakilere gülümseyerek el salladım.

Kağan, arkamdan kesinlikle anneme söyleniyordu. Duygu sömürüsü adam.

“Deniz kızı! Bekle bende geliyorum.” Poyraz, kapının ağzında ayakkabılarını hızlı bir şekilde ayağına geçirip yanımda dikildiğinde çantamı alarak onunla dışarı çıktım. “Bana bir daha deniz kızı dersen seni yumruklarım, ismim yeterince güzel.” Gülerek söylendiğimde, Poyraz'da alınmadan kolunu omzumun üzerinden geçirerek beni hafifçe kendisine çekti ve gülümsedi.

“Egoist olduğunu bir an unutmuşum canım, özür dilerim.” Kaşlarını kaldırıp abartarak konuştuğunda dirseğimi hafifçe karnına geçirdim. “Ayrıca Poyraz, nereye sen? Antrenör ile ilk günüm Umut bile gelmiyor vallahi.” Çantamın içinden telefonu çıkararak saati kontrol ettiğimde, bir yandan da yürümeye devam ediyordum.

Vakit vardı, arabaya binmeme gerek yoktu.

“Kağan yolladı, Umut'un kafesine gideceğim ama önce seni bırakayım. Tek yürümeni istemedim.” Kolumu Poyraz'ın beline sararak gülümsediğimde, ufak teşekkürümü anlayarak o da gülümsemişti.

Ee Rüzgar ile Kıvanç'ı da arayın, işim bitince yanınıza geçeyim bende.” Uzun yürüyüşümüz, şirketin kapısına geldiğimizdeki son soruma salladığı kafa ile sonlanmıştı.

Gitmeden önce saçlarımı karıştırmayı da asla ihmal etmedi.

Umut'un güvenlikten geçmem için verdiği kartı göstererek içeri girdiğimde sabah lavaboda attığı mesajları hatırlayarak direk alt kata indim.

Havuz ve soyunma odası burdaydı. Aslında, şirketin eski sahibi kendisi için yaptırmış ama şimdilik yeni bir yer ayarlayana kadar burda çalışmamı rica etmişlerdi.

Havuz küçük değilse, yeni bir yere ihtiyacım olmadığını da söylemiştim ama pek dinlenmemiştim.

Zaten tek olduğumu bilerek, soyunma odasındaki kabinlerden birisine girerek üzerimdekileri çıkararak koyu yeşil mayomu ve bonemi takarak havuzun yanına ilerledim.

NEFES BATAKLIĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin